Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Milliyetçilik; bir insanın anasını, babasını, kardeşlerini, dede ve ninelerini sevmek gibi doğal bir duygudur.
Nasıl ki insan ailesini sevmek duygusunu doğuştan getirir; mensup olduğu milleti ve o milletin tarihini sevmek duygusu da yaradılıştan gelir. İşte, milletini ve ecdadını sevmekten ibaret olan bu duyguya “milliyetçilik” denir.
Nasıl ki her insan ailesini korumak, kendisi ve ailesinin ileri gitmesi, yükselmesi, ekonomik yönden kalkınması için çalışır; milliyetçi de milletinin gelişmesi, yükselmesi için çalışır. Haddizatında, kendisi ve ailesi için çalışan kişi doğrudan doğruya milleti için de çalışmış olur. Bu noktada milliyetçilik, şahsi menfaatlerle ülke menfaatleri çatıştığı durumlarda milletin menfaatlerini kendi menfaatleri üzerinde tutmaktır.
Kısaca tanımlayacak olursak; “milliyetçilik, milletini sevmek ve onun yükselmesi için çalışmaktır.”
Her milletin mensupları kendi milletlerinin milliyetçisidirler. Her ülkedeki milliyetçilik de o ülkede yaşayan milletin adıyla anılır. Amerikalılar Amerikancı, İngilizler İngilizci, Yunanlılar Yunancı olduğu gibi Türkler de tabii olarak Türkçüdür.
Atsız Hoca, Türkçülüğü bir “ülkü” olarak görür ve şöyle tanımlar: “Türkçülük, büyük Türk ilinde, Türk uruğunun kayıtsız-şartsız hâkimiyeti ve istiklali ile Türklüğün her yönden bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür.” (Makaleler -lll-)
x x x
NEDEN MİLLİYETÇİYİZ?
Aslında yukarıdaki açıklamalar neden milliyetçi olduğumuzun cevabını da veriyor.
Doğal bir duygu olduğu için…
Lâkin bu doğal duygu çeşitli akımların, liberalizm-kapitalizm, küreselleşme gibi iktisadî ve siyasî “düzen”lerin tesiriyle zayıflıyor. Hatta bu düzeni savunanlar milliyetçiliği kasten ırkçılıkla bir tutarak gereksizliğine milleti inandırmaya çalışıyorlar. Bunlar içinde daha da ileri gidenler milliyetçiliğin zararlı, yıkıcı, bölücü olduğunu ileri sürüyorlar.
Kısaca milliyetçilik bir taarruz altında…
Velâkin taarruz altında olan milliyetçilik sadece ve sadece Türk Milliyetçiliğidir. Şu üzerinde yaşadığımız topraklarda, enteller açısından her türlü milletin milliyetçiliği serbesttir… Almancılık, Amerikancılık, Ermenicilik iyidir, güzeldir, hoştur… Hatta bu enteller Kürt milliyetçiliğini kışkırtırlar. Fakat iş Türk milliyetçiliğine geldi mi, o zararlıdır, kötüdür!
Hal böyle olunca daha şuurlu, sistemli bir “milliyetçilik”, ve “bu milliyetçiliği siyasî sahada sahiplenmek, savunmak, gündemde tutmak” ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu ihtiyaca cevap vermek için milliyetçiyiz.
Dehşet verici bir saldırı altında olduğu için, Türk Milletini korumak, milliyetçiliği muhafaza etmek, milli kimliğimizi meydana getiren değerleri yaşatmak için milliyetçiyiz.
Ecdadımızla iftihar ettiğimiz, İslâm dinini de içine alan millî kültürümüzü sevdiğimiz, yaşamasını istediğimiz için ve Türk milleti “ilelebet Payidar olsun” diye milliyetçiyiz.
Atsız Hoca’nın tarifinde olduğu gibi, “Türk ilinde kayıtsız-şartsız hâkim ve müstakil olabilmek” için milliyetçiyiz.
İstikbale ancak Türk milliyetçiliği fikriyatıyla güvenle bakılabileceğine inandığımız için milliyetçiyiz.
Milletimizi dünyada ve çağımızda hak ettiği yere ancak milliyetçilikle, millî siyasetle getirebileceğimize inandığımız için milliyetçiyiz.
Bu mavi-yeşil memlekete ve onun al bayrağına hayran olduğumuz, onların uğrunda kurban olmaya hazır olduğumuz için milliyetçiyiz.