Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Dün, Ankara’da yer yerinden oynadı.
Kars’tan, Erzurum’dan, Trabzon’dan, Antakya’dan, Anamur’dan, Sandıklı’dan, Edirne’den; kısaca Türkiye’nin her yerinden ülkücüler Ankara’ya aktı.
On binlerce ülkücü Ankara sokaklarını doldurdu.
Genç-yaşlı, çoluk-çocuk, kadın-erkek, büyük bir heyecanla Ankara’ya koştu. Anadolu’nun her yerinden gelenlerin ilk durakları Başbuğ Alparslan Türkeş’in kabri oldu. Sabahın erken saatlerinden itibaren Başbuğ’un kabrini ziyaret eden ülkücüler bir yandan birbiriyle kucaklaşırken, bir yandan da Türkeş’in kabrinde fotoğraf çektirme, onun toprağıyla olsun hatıra sahibi olma yarışına girdiler. Kabirde duygulu sahneler yaşandı. Pek çok ülkücü gözyaşlarını tutamadı.
Ülkücüler için ikinci durak Ata’nın kabri, Anıtkabir’di. Burada da büyük bir izdiham vardı. Anıtkabir; gerek Atatürk’ün, gerekse Türk İstiklal Savaşının önem ve değerine uygun olarak çok güzel düzenlenmiş. Son halini görmeyenlerin mutlaka görmeleri gereken bir “millî” mekân haline gelmiş. Gezerken tüyleriniz diken diken oluyor. Yeniden millî bir ruhla doğuyor ve doluyorsunuz.
“31 Ekim Güç birliği toplantısı” için son durak Atatürk Spor Salonu idi. Saat 11:00 civarında ulaştığımız spor salonu hınca hınç doluydu. Bizden önce gelenler, 10 bin kişilik salonun daha saat 10:00’da dolduğunu söylediler. Sadece tribünler değil, salonun ortasındaki boşluk da dolmuştu. İçeride en azından 13 bin kişinin olduğu anlaşılıyordu.
En az onun kadar, belki ondan daha büyük bir kalabalık ise salona girememiş, bahçede, hatta ana girişin bile dışında kalmıştı.
On binler sadece sayısal bir kalabalık ifade etmiyordu… Toplantıya katılanların gözlerine dikkatle baktım; hepsinde coşku, canlılık, azim ve kararlılık vardı. Uzak yerlerden gelmişlerdi fakat yüzlerinde en ufak bir yorgunluk emaresi okunmuyordu. Genç-ihtiyar bütün ülkücülerde davaya ve lidere karşı büyük bir ilgi, inanmışlık vardı.
MHP lideri, partililerine saygılı… Konuşma yapacağı saatten 10 dakika kadar evvel salona geldi. Partilileri selâmlama esnasında büyük bir coşku yaşandı. Tam saat 14:00’te konuşmasına başladı.
Çok güzel hazırlanmış bir konuşma yaptı. Sözleri sık sık alkışlarla kesildi. Konuşmasının bir yerinde; Mustafa Kemal’in, 1919’da İstanbul’u işgal eden gemileri gördüğünde sarf ettiği “geldikleri gibi giderler” sözünü hatırlatınca yapınca alkıştan kıyamet koptu. Bu söz dakikalarca alkışlandı.
Toplantının başından sonuna kadar muhteşem manevî bir hava hâkimdi. İnsanlar ve lider duyguluydu. Diğer en büyük alkış fırtınası, Bahçeli’nin, “Ülkücünün yeri Milliyetçi Hareket Partisi’dir” şeklindeki bütün ülkücüleri partiye davet ettiği cümleyle beraber koptu.
Dün, Ankara’da samimî, imanlı kadınlar ve erkekler vardı.
Milliyetçi Hareket’in tek başına iktidarını görmek bu samimî kitlenin hakkıdır.
x x x
ALLAH’TAN KORKUN
Dün Ankara’da bütün memleketi ilgilendiren bir “hareket” vardı… Fakat medya bu büyük hadiseyi görmezden gelmeyi tercih etti.
MHP’yi destekleyen YENİÇAĞ ve ORTADOĞU gazeteleri dışında “Güç birliği Toplantısı”nı manşete taşıyan gazete olmadığı gibi; 1-2 gazetede küçücük verilenlerin dışında “toplantı”dan, Bahçeli’nin konuşmasından bahseden bile yok.
Yahu, Allah’tan korkun!
Bütün Türkiye’den 10 binlerce kişi, bir gaye için Ankara’ya akmış…
Türkiye’deki 3’ncü büyük partinin lideri ve milletvekilleri katılmış, lider 2 saate yakın hitap etmiş… Ülke gündemi hakkında konuşmuş…
Bunun haber değeri olmayacak da neyin olacak?
Bu nasıl habercilik anlayışı?
x x x
Tabii dün, memleketin en kalabalık meydanı, İstanbul-Taksim’de bir canlı bomba patladı…
Manşetleri o “işgal” etmişti.
Acaba, o bomba MHP’nin şahlanışını gölgede bırakmak için mi yapıldı?
Bu nasıl bir MHP korkusudur?
Nasıl bir ülkücü korkusudur?
Önceki yazılar