İSTİKLAL HARBİNDEN… KEMAL TAHİR

Neslihan KORUTÜRK - 20.11.2010

Bu dünyada herkese yer var.

         

Kemal Tahir’in “Bir Mülkiyet Kalesi” adlı eserinden, bu güne, bilhassa Ermeni ve Kürt meselesine ışık tutan satırlar:

                        Yunan dört günden beri gerileyip gerileyip kafasını vurduğu halde, hattı yaramamıştı.

                        Selâmi Efendi:

                        — Bunun pek ehemmiyetli bir manası vardır, diyordu, dört gün dayanmak demek, düşman geçemeyecek demektir.

                        — Nereden biliyorsun?

                        — Bilmez miyim? Balkan harbinin en tehlikeli zamanlarında, Hariciye Nazırlığını Ermeni milletinden Redikyan Efendi yapıyordu. Bulgarlar Çatalca’ya doğru ilerliyorlar. Hariciye Nazırı Düveli Muazzama elçilerinden birini bırakıp diğerine koşuyor. Yalvarıyor. İmparatorluğun payitahtını, Al-i Osman sülalesinin “Dersaadet”ini, Halife-yi Ru-yu Zemin Efendimizin “İstanbol”unu kurtaracak. O sırada İstanbul’da bulunan bir Fransız muharririnden okudum. Muharrir bir akşam Nazır’ın Taksim’deki evine uğramış, bakmış ki çay içiyor. Sormuş: “Düveli Muazzama’dan yardım vaadi mi aldınız?”, “Hayır! Artık, yardımlarına ihtiyacım kalmadı.”, “Ne demek?”, “Askerimiz üç günden beri Çatalca’da tutunuyor. Bizim asker, bir yerde üç gün tutunursa sökülmesi hemen hemen imkânsızdır.” Ben, askerimize, Ermeni hariciye Nazırı kadar inanmazsam ayıp… 

                        *   *   *

                        Dağda gezen zeybeklerin şehirde tek tük dolaşanlardan farkı, silahlı olmalarıydı. Tüfekleri omuzlarında, kulaklı palalarıyla altıpatlar tabancaları bellerindeydi.  Çete reisi olan efe kızanlarından daha kısa boylu, fakat biraz daha şişman ve çok daha çevikti. Paşaları selâmladılar. Sonra curalar çalmaya başladı. Bütün çete efelerinin arkasında tek sıra olarak zeybek oyununa kalktı. Sahici eşkıya, sahici efe olduklarından mıdır, nedendir, oyun Canseza’ya pek ürpertici hisler verdi. Her diz vuruşta toprak sanki sallanıyordu.

                        *

                        Ermeni kadın, “Ermeni kırımı” hakkında; Türk kadınıyla konuşuyor:

                        Kürt şeyhleri “Gâvur öldürmek sevap” dediler. “Gâvurun ırzı, namusu Müslüman’a helal” dediler.

                        Niçin böyle dediler?

                        Şeyhler zengindir hanımcığım. Zengin olanlar insanlara hiç acımazlar.

                        Neden?

                        Acısa zengin olamaz.

Tarih: 20.11.2010 Okunma: 836

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?