Oy gizli, haber
kutsal, yorum hürdür.
Ülkemiz o kadar zengin ki…
Bakın etrafınıza pek çok boş daire ve dükkânlar göreceksiniz. Üstelik bunların çoğunun yıllardır boş durduğunu fark edeceksiniz.
Bu binalar neden boş?
Ülkede, bunlara yönelik ihtiyaç tamamıyla giderilmiş, onlar fazladan öylece duruyor.
Çevremizdekilerden başka; bir de sahillerde, senede 1 ay kullanılan, 11 ay boş kalan yüz binlerce dairemiz ve dükkânımız daha var. Yazlık adını verdiğimiz bu daireleri yılda 1 ay bile kullanmayanlar da var. Yıllar boyu öyle bomboş duruyor.
Bunların da ötesinde; yine sahillerimizde yüz binlerce yatak kapasiteli, binlerce turistik otelimiz mevcut. Bu otellerimizin senenin en az yarısında tamamen dolu olarak hizmette olması hedefleniyor. İhtiyacımızın çok üzerinde olduğu için, otelleri doldurmak maksadıyla büyük fiyat indirimleri yapılıyor. Şu anda bu yazıyı okurken bile sayfanın sağında, solunda veya tepesinde otel reklâmı görebilirsiniz.
Tekstilde üretim o kadar bol ki; 6-7 sene önce yanına yaklaşamadığınız markaların takım elbise fiyatları 150 YTL’ye kadar indi. Tanınmamış marka takım elbise fiyatları ise 49 YTL’dir. Bu fiyatlar neden böyle? Ülkede bolluk var, zenginlik var. Ülkeyi bir insan olarak tasavvur ederseniz, parasının çoğunun cebinden taştığını söyleyebiliriz.
Ülkenin zenginliğini göstermek için bu örnekler yeter, sanırım. Diğer yüzlerce kalem otomotiv, elektrik-elektronik, beyaz eşya… vs.’ye girmiyorum.
Ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarından hiç bahsetmiyorum.
Devletin zenginliği ayrı bir konu, ona da girmiyorum.
Sadece ülkenin üretimden kaynaklanan
zenginliğini gözler önüne seriyorum.
Buna mukabil…
Bu zengin ülkede, yukarıda örneğini verdiğimiz ürünleri satın alabilecek zengin bir halk yaşamıyor.
Ya?
Fakir bir halk yaşıyor ve satın alamıyor.
Satılık yüz binlerce boş konut var ama aynı
zamanda kiralarını zor ödeyen yüz binlerce aile de var.
Her an reklâmını gördüğümüz ve fiyatları da gayet makûl gözüken tatil beldelerine gitmek isteyen ama ekonomik güçleri yetmediğinden, o otellerin önünden bile geçemeyen milyonlarca insan var.
Tekstil ve diğer fazla üretimi de tüketebilecek milyonlar var ama onları satın alacak güçleri yok.
Reklâmlar ve vitrinler gayet şık, güzel, hoş. Ama oteller ve mağazalar boş.
Son
tahlilde; satıcı satamadığı için, müşteri
alamadığı için mutsuz.
Kitleleri, mutlaka, ürünleri satın alabilecek kadar güçlendirmek gerekiyor.
* * *
AKP’li dostlar, eleştirmek kolay çözüm
üretmek zor, çözümü söyleyin, diyorlar.
Söylüyoruz.
Yoksulluk sınırının bile ancak yarısı düzeyinde olan asgarî ücretten vergiyi hemen kaldırın.
Sadece bu karar, maddî ve manevî olarak ülkede müspet bir hava estirecek, bir canlanma başlatacaktır.
Yılbaşında asgarî ücreti 2 katına çıkarın.
Uygulamayı, yeni yılda başlatacağınızı şimdiden söylemeniz bile piyasaya müthiş hareket getirecektir.
Yoksa mallar mağazada, müşteri sokakta
kalacaktır.
Mutsuz, umutsuz.
Önceki anketin sonuçları:
2002 yılına göre Kişi Başına
Milli Gelirimiz 3 kat artmış. Siz ne diyorsunuz?
1. Evet, benim de gelirim 3 kat arttı : 4
2. Doğru ama benim gelirim artmadı : 5
3. İnanmıyorum : 46
4. Benim gelirim azaldı : 20
5. Fikrim yok : 10
Sol sütundaki yeni
anketimize katılır mısınız?
Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın