Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
“Necip Fazıl, Atsız, Serdengeçti birer dava adamı idiler. Yaşıyorlardı ve bağırıyorlardı. Şimdikiler viyaklıyor.” der Cemil Meriç.
Atsız, davasıyla bir efsane… Bir dava adamı olarak efsane… O davanın büyüklüğüyle efsane… O avayı kitlelere ulaştırmasıyla efsane… O davaya katılanların çığ gibi çoğalmasıyla efsane…
11 Aralık Cumartesi günü, hayattaki hayallerimden birini daha gerçekleştirmeyi Allah bana nasip etti: Atsız’ın mezarını ziyaret!
Fizikî ağırlığıyla kıyaslanamayacak kadar üstün bir büyüklüğe sahip coşkun ruhun bedeni, küçük bir caminin arkasındaki mütevazı bir mezarda yatıyordu.
Anma günü dolayısıyla mezar kalabalıktı… Kendime güçlükle yol açarak kabre yaklaşabildim. Büyük bir heyecan içindeydim. İşte, efsanevî Türkçünün yanı başındayım. Tüylerim diken diken oldu ve elbette gözlerim yaşardı.
O efsane şimdi, küçük bir caminin ardındaki kara toprakta ebedî istirahatgâhında… Ülkücülere; “Hiçbir karşılık beklemeden davaya hizmet edeceksiniz. En büyük mükâfat öldükten sonra milletinin gönlünde yaşamaktır. Fakat ondan daha güzeli ise, gönüllerden bile silinip sonsuzlukta bir nokta olarak kalmak, hatta sonsuz karanlıkta kaybolup gitmektir.” diye, gösterdiği hedefteki gibi…
x x x
Cemil Meriç, bir başka makalesinde Hayyam, Sadi gibi daha eskiler için “masal söylediler, destan söylediler ve uykuya vardılar.” der…
Atsız Hoca, bilinmeyen masalları ortaya çıkardı, destanlar yarattı, destanlar yazdı. Kendisi de destan oldu…
Mücadelesiyle destan…
Fikirleriyle destan…
Dava adamlığıyla destan…
Eserleriyle destan…
Gösterdiği hedefleriyle destan…
Öncülüğüyle destan…
Karakter adamlığıyla destan…
Cesareti ve feragatiyle destan…
Bitmeyen enerjisi, heyecan ve coşkusuyla, yenilmeyen ruhuyla destan…
x x x
TÜRKÇÜLÜK ANLAYIŞINA BİR ÖRNEK
“Mehmet Akif ırk kökeni olarak Arnavut’tur. Düşünce akımı olarak da ümmetçidir. Fakat bütün mesele Mehmet Akif kadar Türk olabilmektir.” (Atsız, Makaleler)
Atsız Hoca’yı ırkçı, kafatasçı falan diye karalayanlara ithaf olunur!
x x x
MUSALLA TAŞINDA
1975’te, cenaze namazında, cemaate sorulan “Nasıl bilirdiniz?” sorusuna Fethi Gemuhluoğlu “Bu musalla taşı, Atsız kadar gerçek bir er kişiyi az görmüştür, hoca efendi!” diye cevap vermişti.
Uzun lafın kısası, Atsız Hoca bir “er” kişiydi. Çağların ve nesillerin pek az görebilecekleri bir “er” kişi…
Ruhu şad, mekânı cennet olsun!
x x x
SONA DOĞRU
Bilsin cihan ki
ben bu cihanın nesindeyim:
Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim.
Dünya denen
mezellete dalsın her isteyen;
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.
Herkese bir
özleyişle yaşar... Ben de öylece
Altaylar'ın ve Tanrıdağ'ın çevresindeyim.
ATSIZ
Önceki yazılar