KAYSERİ ÇORAP SÖKÜĞÜ MÜ?

İsmail Hakkı CENGİZ - 18.12.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


CHP’ye genel başkan olmadan önce, açıkladığı dosyalarla AKP’nin 2 genel başkan yardımcısını istifaya mecbur bırakmıştı.

Ankara belediye başkanı hakkındaki açıklamalarıyla da Melih Gökçek’i hayli zor duruma düşürmüştü.

Kılıçdaroğlu, şimdi “Kayseri” dosyasını açtı. Ana muhalefetin başkanı olarak bir dosya açtığına göre, elinde çok sağlam deliller olması lâzım.

Elbette iktidar, eldeki delillerin “çürük” olduğu iddiasında ve Ana Muhalefeti ti’ye alma çabasında.

Son olarak dün hem Cumhurbaşkanı, hem de Başbakan, Kayseri Belediye Başkanı’nı korumaya, savunmaya çalıştılar.

Gül, Kayseri’nin Reis’i Özhaseki için “sonuna kadar kefilim” cümlesini sarf etti. Bu kefalet ne ifade ediyor? Onu, Başbakan’ın sözlerini hatırlattıktan sonra değerlendirelim!

Erdoğan diyor ki; “Bunlara inanmayın… İlla yolsuzluk görmek istiyorlarsa gitsin aynaya baksınlar, orada İSKİ’yi görecekler, Anayasa Mahkemesinin kendileri haklarında verdikleri ‘trilyon kararı’nı görecekler.”

“Trilyon kararı” sizde başka bir çağrışım uyandırdı mı? Gül’ü hatırlattı mı? Refah Partisi döneminde kaybolan bir “trilyon davası” vardı. Bu davada Erbakan mahkûm edilmiş, Gül’ün de söz konusu davada yargılanması karara bağlanmıştı da bu kararı veren hâkimin başına gelmeyen kalmamıştı.

Bu şartlarda, Gül’ün, Özhaseki için kefil olmasının bir anlamı kalıyor mu?

x   x   x

Sonra, insanın aklına şu sual takılmaz mı: Madem iddialar asılsız, bütün bir iktidar, bölge milletvekillerinden Başbakan’a, İçişleri Bakanından Cumhurbaşkanına neden savunmaya geçiyor, hatta iddia sahiplerine karşı hücuma geçiyor?

Çünkü hadise basit bir iddia ve “iftira” değil…

Hadiseyi yakından takip eden gazeteci Yavuz Selim Demirağ, bakın neler yazıyor: “Tünelin ucu görününce nasıl da telaşa kapıldılar? Kayseri’deki yolsuzluk iddialarının kokusu bütün yurdu sarınca Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki Ankara’ya çağırıldı. Kabağın başlarına patlayacağını hisseden kentin vekilleri demeç üzerine demeç yayınlıyor. Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Özhaseki’yi Meclis’e çağırıp bütün grup başkanvekilleri ile görüştürerek kendisini de temize çıkartmak telaşında. Ama ortalıkta bunca şaibe varken, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde ağırlananı ilk kez görüyoruz.

Telaş dedik ya, İçişleri Bakanı Beşir Atalay da fena telaşlı. Oysa soğukkanlılığıyla nam salmıştır Beşir Hoca. Kan gövdeyi götürürken, “Soruşturmanın selameti için şimdiden konuşmak sakıncalıdır” gibi laflar ederdi. Recep Bey’in yargı süreci devam ediyor’sözlerini ağzına pelesenk yapmıştı. İşin ucu kendi partisine gelince nasıl da celalleniyor.”

Demirağ, makalesini Cumhurbaşkanı’nın “kefil olduğu” açıklamasından önce yazmış. Fakat yazısının son bölümünde verdiği bilgiler, sanki böyle bir açıklamanın geleceğini bildiği, Gül’ün kefaletinin neden geçerli olamayacağını açıklar gibi…

Şöyle diyor Demirağ: “… Vali, müsteşar, bakan, başbakan izin vermeden soruşturma başlatmak bürokrasi hazretlerince yasak. Eğer yasak olmasaydı Türkiye’deki reklâm billboardlarının yüzde 90’nına sahip olan Alman Streoer firması ile Kayseri’deki Gül soyadlı birilerinin ortaklığına dair yüzlerce haber ihbar kabul edilerek soruşturma açılır ve böylece karanlık rantın hesabı sorulurdu. Sobacı dükkânından demir torna atölyesine terfi ettikten sonra trilyonluk ihale ve tedarik firması haline dönüşenler mercek altına alınırdı.” (Yeniçağ, 18 Aralık 2010)

Bize Kayseri Belediyesiyle ilgili iddialar ciddi gözüküyor.

Peki, bu dosya yargıya taşınır, yargı hakikatleri ortaya çıkarır mı?

O zor!

 Neden?

Çünkü iktidar yanlılarının davalarında yargı son derece yavaş işliyor. Bunun en mühim örneği “Deniz Feneri” davası. Söz konusu davada, bir Alman mahkemelerinin ortaya koyduğu delilleri ve sürati düşünün, bir de bizdeki yargı sürecinde hala iddianamenin bile hazırlanamadığını hesap edin.

Evet yargıda mahkûmiyet zor. Fakat mühim olan toplum vicdanında mahkûmiyettir. O kararı da millet verecektir.

Onun kadar mühim olan başka bir husus da, Kayseri Dosyasının, yine Demirağ’ın deyimiyle, aslında çok büyük bir “çorap söküğü”nün ucu olması özelliğidir.

İktidarın telaşı da bundan olsa gerek!

 

Önceki yazılar

Tarih: 18.12.2010 Okunma: 695

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?