Kıymet

İsmail Hakkı CENGİZ - 14.05.2008

            Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 

      
 

         Ayda, ortalama 400 vatandaşımızı trafik kazalarında kaybediyoruz.

         Ölümlü trafik kazalarından biri de dün Ankara’da meydana geldi. Bir özel araç, bir yayaya çarptı.

         Pek çok benzerinde olduğu gibi, bu trafik kazasında da yayaya çarpan sürücü “kime çarptım, ne oldu, çarptığım kişinin yardıma ihtiyacı var mı, hastaneye yetiştirebilir miyim?” gibi insanî sorularla meşgul olmadı.

         Ya ne yaptı?

         Yoluna devam etti. O arada karşı şeride mi geçmiş ne, başka bir arabaya da çarpınca durmak zorunda kalmış.

         Böylece, pek çok sürücü gibi, bu olaydaki sürücü de kaza sonrasındaki tavrıyla insan hayatına ne kadar kıymet verdiğini göstermiş!

         Özel aracın çarptığı yaşlı kadın olay yerinde hayatını kaybetmiş. Üstü torbayla örtülmüş, başında üç polis memuru bekliyor. Durumu, Televizyon, böyle gösteriyor.

         Biraz sonra kimliğini teşhis ve tespit etmek için, ölünün ağabeyi olay yerine geliyor. Adam, kadının yanına çömeliyor. TV, adamın ne yaptığını anlatıyor. Adam, kız kardeşinin kolundaki bilezikleri çıkarmakla meşgulmüş. Ardından, TV ekranlarına, adamın birkaç bileziği cebine koyduğu yansıyor.

         Böylece, bir ağabeyin de, bir kız kardeşinin ölümü karşısında öncelikle neye kıymet verdiğine şahit oluyoruz.

         Herhalde şöyle düşünüyordu adam, ölen ölmüş, artık yapacak bir şey yok, bari bilezikleri kurtarayım.

         Neden böyle düşünür?

         İnsanın aklına, aşırı muhtaçtır, ihtimali geliyor.

 

         Biraz sonra, olay yerinde kadının oğlu görünüyor. Evlat, tabii bileziği falan düşünmüyor. Üzgün, kızgın, öfkeli… Annesine çarpan sürücüye saldırmaya kalkıyor. Polisler engelliyor.

         Acaba, ağabey ki yeni gelenin dayısı olur, bilezikleri yeğeninden mi kaçırmaya çalışıyordu. Yoksa, kadın önce ambulansa konacak, sonra hastaneye morga kaldırılacak; bu işlemler esnasında bileziklerin başına bir şey gelir diye mi, onları kurtardı?!

         Bilemiyoruz.

 

         Yollarda, trafikte, Allah korusun ya meydana gelen kazalarda insanların tavır ve davranışlarına dikkatle bakın!

         Çünkü orada sosyal hayatımızın, bireysel hırs ve komplekslerimizin, kişilere ve kurumlara olan güven duygumuzun, toplumsal ve bireysel ruh sağlığımızın, insana ve hayata verdiğimiz kıymetin şifrelerini bulabilir ve kırabilirsiniz.

         Trafikte bilinçaltımıza hapsettiğimiz pek çok duygu ve düşünce süratle ortaya çıkıp, kendini dışa vurabiliyor.

         Kendisi de bir kadın olan haber sunucusu; yukarıdaki haberi “kadının adı yok” başlığı altında verdi.

         Vatandaşın adı var mı, hanımefendi?

 

           

            Neyzen’den

 

         Bana vicdan ile din, kurnaz beşer şöyle dedi,

         Menfaat nerde ise o tarafa yollanırız.

         Sen şifabahş olacak sanma bu teşkilatı,

         İlmi biz halkı uyuşturmak için kullanırız.

 

                                      Neyzen Tevfik, 1948

 

        

            Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın

Tarih: 14.05.2008 Okunma: 703

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman Yıldız

16.04.2008 - 14:43

Bir gün Ülkemizde iktisatçılarda biz varız derseler sanırım Ülkemiz daha güzel olur. Tüpte başlayan iktisat maalesef onursuz bir meslek halinde duruyor.

özgür deniz

16.04.2008 - 18:12

işte hayalden uzak gerçeğe yakın halka taraf bir yazı.elinize sağlık üstadım.saygıyla

Osman Yıldız

16.04.2008 - 14:43

Bir gün Ülkemizde iktisatçılarda biz varız derseler sanırım Ülkemiz daha güzel olur. Tüpte başlayan iktisat maalesef onursuz bir meslek halinde duruyor.

özgür deniz

16.04.2008 - 18:12

işte hayalden uzak gerçeğe yakın halka taraf bir yazı.elinize sağlık üstadım.saygıyla