Bu dünyada herkese yer var.
Saadet Partisi (SP), büyüme potansiyeli olan bir parti. Ne olursa olsun, partiyi terk etmeyen “çekirdek” bir kadrosu var. Çekirdek dediysek küçük bir grup anlaşılmamalı... Yüz binlerce kişi…
SP, 2009’daki yerel seçimlerde %5,5 oy almıştı. Oyu bugünlerde yapılan araştırmalara göre de o civarda gözüküyor.
Bu oy oranı, seçimlere kadar kalan sürede nasıl değişir?
SP tabanının en yakın olduğu parti AKP!
AKP’ye kızanlar SP’ye gelir… Buna mukabil, partilerinin, antidemokratik seçim barajını aşamayacağını düşünen SP’liler AKP’ye oy verir. 2007’de böyle olmuştu.
Fakat…
1983’ten beri uygulanan antidemokratik seçim barajından herkes gereken dersi almıştır artık. Nitekim bu barajdan dolayı en çabuk uyanan parti DTP oldu… 2007 seçimlerinde adaylarını “bağımsız” olarak seçime soktu ve 20 milletvekili çıkararak “grup” kurdu. Bu parti daha önce de başka bir partiyle ittifak yaparak meclise girebilmişti.
Şimdi, bu kadar tecrübeden sonra… %8’lerle, 9’larla barajın altında kalan partileri gördükten sonra, herhalde aynı hataya düşülmeyecektir.
SP’nin önünde de iki yol var…
Birincisi; kuvvetli olduğu bölgelerde adaylarını “bağımsız” olarak seçime sokmak…
İkincisi; bir veya daha fazla partiyle ittifak yapıp, antidemokratik baraj engelini aşmak…
* * *
Anladığım kadarıyla, SP, öncelikle ittifakı sağlamaya çalışacak…
Kiminle?
Tabii kendisi gibi, antidemokratik seçim barajı kurbanlarıyla…
Erbakan ve SP ileri gelenleri, Türkiye Partisi lideri Abdüllatif Şener’le zaten temas halindeler… Bu iki partinin anlaşması halinde, ittifaka başka partilerin de katılması ihtimal dâhilinde…
Meselâ, Prof. Dr. Haydar Baş’ın liderliğindeki Büyük Türkiye Partisi’nin de ittifaka katılması aklın gereğidir.
Bu partilerin ittifakından ne çıkar, diye düşünmemek lâzım!
Bunların toplamı belki yine antidemokratik seçim barajının altında gibi gözüküyor. Fakat “güçlerin birleşmesinden” doğacak “sinerji”yi de hesaba katmak gerekir.
Sinerji, enerjiden farklı bir şeydir. Birden fazla kuvvetin işbirliğiyle sinerji yaratılması durumunda 1+1, 2’den fazla eder. 1+1, bazen 3, bazen 13 olabilir.
* * *
Öte yandan, siyasette 1 gün bile uzun bir süredir. Kaldı ki, seçimlere daha 5 ay var. Bu süre zarfında pek çok değişim, değişiklik olabilir.
Misâl, hiç hesapta yokken, siyaset sahnesine Namık Kemal Zeybek gibi, dengeleri değiştirebilecek bir lider çıktı. Zeybek, güvenilir liderliğini, Demokrat Parti’nin tarihi dokusuyla harmanlayarak ciddi bir güç haline gelebilir. DP-SP ittifakı gündeme gelebilir. Başka değişiklikler olabilir.
* * *
İttifakların gerçekleşmemesi durumunda SP, kuvvetli olduğu noktalarda “bağımsız” adaylarla seçime girecek.
Bu vaziyette %5,5 oyun karşılığı kaç milletvekilidir?
27-28…
Tabii bu rakamı bulmak imkânsız…
Lâkin iyi organize olması ve doğru yerlerde, doğru adayları göstermesi halinde Saadet, 20’nin üzerinde milletvekilini meclise sokabilir.
Renkli ve heyecanlı bir seçim kampanyası olacak!
* * *
UYSA DA UYMASA DA
Şehadet
Başbakan Erdoğan, geçen hafta Sarıkamış’ta
yaptığı konuşmada “Dedem Kemal Mutlu burada şehit düştü” demişti. Erdoğan’ın
şehit dedesi daha önce de gündeme geldi.
Rize’nin
Güneysu ilçesine iki yıl önce yapılan okula “Şehit Kemal Mutlu Anadolu Öğretmen
Lisesi” adı konulmuş, açılışı Başbakan yapmıştı.
Geçtiğimiz yıl da Sarıkamış’ta Belediye Caddesi’nin ismi, ‘Şehit Kemal Mutlu
Caddesi’ olarak değiştirilmişti...
CHP Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal TBMM Başkanlığı’na bir önerge vererek sordu:
- Sayın Erdoğan’ın şehit dedesine ilişkin Milli Savunma Bakanlığı’ndan elde ettiği bir belge var
mıdır?
Odatv meraklanıp Milli Savunma Bakanlığı’nın Şehitlerimiz adlı 5 ciltlik
yayınını gözden geçirmiş. Sarıkamış Harekâtı’nda şehit olan Rizeliler içinde
Kemal Mutlu diye bir isim görememişler.
Ayrıca ve en ilginci... 1914 yılında soyadı kanunu da henüz çıkmamıştı. Yani, o
yıllarda Mutlu diye bir soyadı mümkün değil. Soyadı kanunu 34 yılında çıktı.
Başbakan bir açıklama yaparak konuya açıklık getirmeli...
Tunus’un 23 yıllık diktatörünü işsizlik
devirmiş.
Kimi ülkelerin diktatörlerini de işsizlik ayakta tutuyor.
Fahrettin Fidan
Mahcup
Heykele yıkım... İçkiye yasak... Kamuda türban, Kanuni’ye sansür... Hizbullah’a
özgürlük...
İran’laşma hamlesi neden aniden hızlandı?
Çünkü iktidar partisi korkuyu üzerinden attı.
Anayasa
Mahkemesi ele geçirilip kapatılma tehlikesi ortadan kalkınca...
Mahcubiyet perdesi yırtıldı.
Artık tarikatların talep ve arzuları hayata geçirilebilir... Nitekim öyle de
oluyor...
Soru: Vatandaşın hayat tarzına müdahale eden siyasetçilere nasıl bir
lakap takılabilir?
Yanıt: Tarzan...
Haldun Ertem
Uğur
Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği, Mumcu’nun katledilmesinin
yıldönümünde İstanbul’da
“Uğur
Mumcu Yürüyüşü” organize ediyor. Çağrı metninde diyor ki:
“Hukuk ve Adalet İçin
Uğur Mumcu Yürüyüşü
Adaletsizliğe, hukuksuzluğa, yargının ayaklar altına alınmasına, katillerin
bırakılıp yurtseverlerin zindanlara atılmasına karşı yürüyoruz.
Mustafa Kemal’den armağan olan tam bağımsızlık
bayrağını daha da dik tutabilmek için yürüyoruz.
Meşalelerimizle Atatürk’ün Evi’nden Uğur Mumcu Anıtı’na yürüyoruz.
Tarih: 24 Ocak Pazartesi - Saat:18.30
Yer: Atatürk Evi - Şişli”
Milliyet’te, Melih Aşık’ın köşesinden, 16 Ocak 2011
Arşiv