Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Başlarına ne gelirse, başa kim geçerse razı gibi gözüken Arap ülkelerinden birinin halkı patladı. Tunuslular, kendilerini 23 senedir polis ve asker baskısıyla yöneten devlet başkanı Bin Ali’yi devirdi.
İyi ama “demir yumruk” nam devlet başkanı Bin Ali nasıl oldu da bu kadar kısa bir sürede “pamuk” oluverdi?
Tunus’taki şaşırtıcı gelişme için, kimileri Amerika’nın bir oyunu diyor. Yeniçağ’ın, 16 Ocak 2011 tarihli haber-analizi şöyle: “Tunus Cumhurbaşkanı Bin Ali’nin protesto gösterileri sonucu ülkeden kaçmasıyla ilgili olarak, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin (GOP) Kuzey Afrika ayağıyla ilgili planın eksiksiz çalıştığı yorumları yapılıyor. Sırada Cezayir var.”
Bu görüşü destekleyen başka hakikatler ve emareler de var:
Birincisi; “Devrim”in fitilini ateşleyen, 40 gün önce yayınlanmaya başlayan “Wikileaks” belgeleri oldu. Bu belgeler, Amerikan menşeli olduğu ve Amerika ile İsrail’i hiç zor durumda bırakmadığı için, maksatlı olarak yayınlandığından şüpheleniyoruz.
İkincisi; hiçbir demokrasi tecrübesi olmayan, “gösteri”, “protesto”, “isyan” gibi kavramlardan bihaber olan halk, “devrim”i nasıl bu kadar çabuk başarabildi? Bu derece etkili bir kalkışmayı Amerika gibi güçlü bir ülkenin yardımı ve kışkırtması, hatta organizasyonu olmadan başarmak kolay mı?
Bunlara bakınca, “devrim” veya “devirme”nin Amerika tarafından yönlendirildiği ihtimali güç kazanıyor.
x x x
Başka görüş sahipleri ise Tunus’taki olayın demokrasinin bir zaferi olduğunu savunuyor. Bunu savunanlara göre; yaşanan gelişmelerin GOP’la ilgisi yok. Hadiseler, toplumların ve fertlerin genel değişim seyriyle alakalı…
Öte yandan, Amerika’nın Ortadoğu’daki diktatörleri pek sevdiği, onları daima desteklediği hepimizin malumu... Mısır’da Hüsnü Mübarek, Arabistan’da Faysal ailesi, Körfez ülkelerindeki emirler-şeyhler, Ürdün’de Kral Abdullah… Hepsi ABD’nin desteğinde, dolayısıyla güdümünde…
Tabii bu güdümün bir mahzuru var: Dikta mikta ama bunlar sayesinde ülkeler birlik içinde… Bu diktatörler iş başındayken söz konusu ülkelerin bölünmesi imkânsız.
x x x
AMAÇ BÖLMEK Mİ, DEMOKRASİ Mİ?
Manzaraya baktığımızda; Ortadoğu’nun diktatörlerle yönetilen halklarının makûs talihi değişiyor gibi gözüküyor…
Ama şüpheliyiz! Çünkü 9 sene önce de Irak’a demokrasi geliyor diye işe başlamışlardı. Sonuç; Irak’ta kanlı bir diktatörlük biterken daha beter kanla, gözyaşıyla dolu yeni bir dönem başlamıştı.
Bunun gibi neticeleri göz önüne alınca iyimser olamıyoruz.
Umudumuz; baş döndürücü iletişim teknolojisi, son derece süratli ve yaygın haberleşme ağının diktatörlüklerin sonunu getirirken, halkların da bilinçlenmesine katkıda bulunmasıdır.
O bilinçlenme sonucu halkın kendi kaderine ve ülkelerine sahip çıkma idrakine ulaşmalarıdır.
x x x
PİŞKİN
Memleket dört yıldır, yüzüne zoraki olarak yerleştirilmiş sahte gülümsemelerle duygularını saklayan bir Kültür Bakanı’nı izliyor.
Bu Bakan, son olarak Başbakan’ın söylediklerini, sözüm ona düzeltmeye çalışmıştı.
Başbakan da açıkça Kültür Bakanı’nı yalanlamıştı.
Onun üzerine Başbakan Yardımcısı; “Kültür Bakanı’nın yerinde olmak istemezdim” şeklinde keyifle dalgasını geçmişti.
Peki, bunlara karşı Kültür Bakanı ne yapıyor?
Sahte ve zoraki gülümsemelerini çehresine biraz daha yayıyor…
Bu gibiler için Türkçede harika bir kelime var… Tek kelime:
Yüzsüz!
Önceki yazılar