Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür
“Allah'ın sopası yok” derler ya, tam da bugünlerde yaşananlara cuk diye oturuyor.
Din kardeşimiz olan eski tebalarımızda “halk ayaklanıyor”... Başlarındaki “seçimle gelmiş” idareleri deviriyor. Bizim seçimle gelmiş idarecilerimiz de, oradakilere diyor ki; “halk demokratik özgürlüğünü kullanıyor”, “Ey Afrikalı iktidarlar, halkın taleplerine kulak verin, talepleri yerine getirin!”
AKP iktidarı bu minval üzere konuşurken, iktidarın hayranları da, o yıkılan yönetimlerle Türkiye'deki yönetim veya rejimin hiç alakası olmadığı fikrini pompalıyor.
Oralardaki yönetimler de “seçimle” geldiklerine göre; niçin bizim rejimle bir benzerliği olmasın?
Kaldı ki ayaklanmaların rejimle bir alakası olduğunu sanmıyoruz.
Şöyle düşünün, bu dikdatörler, ne kadar baskıcı olursa olsunlar, dürüst davransalar, YOLSUZLUK yapmasalar, halklarını refah içinde yaşatabilselerdi, yine bu ayaklanmalar olur muydu?
Hatırlayalım; Tunus'taki ayaklalanma, Wikileaks belgelerinde Bin Ali hakkındaki yolsuzluk iddialarının yayınlanmasıyla başlamıştı. Nitekim Bin Ali ve yakınları 10 milyarlrca dolarla ülkeden kaçtılar.
Aynı şekilde, Mübarek ailesinin yurt dışındaki bankalarda, sıkı durun, 55 milyar dolar hesabı olduğu yazıldı...
Son tahlilde, halkı çıldırtan, milyonları isyan ettiren devlet başkanlarının diktatörlüğü, rejimlerin baskısı falan değil... Yolsuzluk ve yoksulluk.
Tepedekilerin yolsuzluğu, aşağıdakilerin yoksulluğu...
AKP hayranı enteller olaylar için “yok yok bize yansımaz... Türkiye onlara benzemez” derken, aslında şuuraltındaki bir endişeyi açığa vuruyorlar.
Bu olayların yansıyıp yansımayacağını değerlendirirken, “yoksulluk ve yolsuzluğumuz”un o ülkelere benzeyip benzemediği konuşulmalı.
Türkiye'deki yolsuzluk az mı?
Yoksulluk ne vaziyette?
Türk halkı nereye kadar kadar bu yolsuzluk ve yoksulluğa tahammül edebilecek?
x x x
ENFLASYONDA MUCİZE
Yıllık fiyat artışı, son 41 senenin en düşük seviyesini görmüş: %4,9...
Lâkin asıl mucize o değil...
Başta kuru soğan, temel gıda maddeleri ve akaryakıt fiyatları fırlarken enflasyonun düşmesi...
Bu mucizeyi yaratan, başta AKP iktidarı ve onun istatistik kurumu TÜİK'i candan tebrik ederiz.
x x x
MİLLİYETÇİLİK DAMARI
Sayın Başbakan'ın arada milliyetçilik damarları kabarıyor. Kendine MHP'yi rakip gördüğü için de seçime kadar bu damarın gittikçe kabaracağı anlaşılıyor.
Son olarak Kıbrıs Türk kesiminde “Ankara defol” diyenleri haşlamış (Akşam, 04 Şubat). Gülay Göktürk de Başbakan'ın “milliyetçi” tavrını, gazetesi Bugün'de övmüş. Allah bugünleri de gösterdi, çok şükür!
Tabii ki Başbakan, çıkışında haklı... Fakat niçin abartıyor? O afişi taşıyanlar Kıbrıs halkının küçük bir kesiminin temsilcileri... Kıbrıs Türk'ünün adaya sahip çıktığı, son seçimlerde milliyetçi lider Derviş Eroğlu'nu seçmesinden belli değil mi?
AKP lideri, Annan planıyla Kıbrıs elimizden alınmak istenirken neredeydi? O plana çözüm diye sarılmamış mıydı?
Şimdi bu “milliyetçi” çıkışın samimiyetine inanmak mümkün mü? Bu çıkışın, MHP tabanına şirin gözükmek ve oylarını kapmak arzusundan başka bir izahı var mı?
Hem, “yavru vatan”a yapılan yardımı, halkın başına kakmak büyük bir ülkenin Başbakan'ına yakışıyor mu?
Öte yandan, Star gazetesinin haberine göre; Erdoğan, KKTC yönetimine de “eylemleri durdurun” uyarısı yapmış. Evet, Türkiye karşıtı eylemlerden rahatsız oluyoruz... Fakat gösteri yapmak ve seslerini duyurmak da eylemcilerin demokratik hakkı...
Bu basit hadise, TC Başbakanının “ileri demokrasi” mantığını açıkça gösteriyor.
Bir hususu daha gösteriyor: “Yavru vatan”daki demokrasinin, “Ana vatan”dan daha “ileri” olduğunu...
Önceki yazılar