Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Emekli Tabip Albay, Nevzat Tarhan, 23 Şubat Çarşamba akşamı, Cine5’te katıldığı tartışmanın bir yerinde TSK’ndeki zihniyetten “cemaat kültürü” diye bahsetti.
Buradan anlaşılan ne?
1. Silahlı Kuvvetlerde “cemaat kültürü” hâkim…
2. Sayın Tarhan, TSK’ndeki bu cemaat kültüründen şikâyetçi… Eleştirdiğine göre bu kültür kötü bir şey!
Tarhan doğru ve samimi mi konuşuyor? Bakalım:
Birincisi; TSK’ndeki kurum kültürü “cemaat” kavramına uymuyor. Misâl, cemaatte davranışlar tek tiptir. Aynı gazete okunur, çocuklar aynı okul ve dershanelere gönderilir… Seçimlerde bütün cemaat aynı partiyi destekler. Silahlı Kuvvetler içinde bunların hiçbirisi söz konusu değildir.
İkincisi; farz edelim ki, E. Alb. Tarhan haklı ve ordudaki cemaat kültüründen de şikâyetçi…
Velâkin 15 senedir televizyonlarda izlediğimiz Prof. Tarhan’dan; ülkedeki cemaat kültüründen şikâyetçi olduğuna, cemaatlerden rahatsızlık duyduğuna dair tek laf duymadık. Tam tersini gördük… Kendileri en fazla cemaatin televizyonlarında ve gazetelerinde arz-ı endam eyledi.
Şimdi, merak içindeyiz; Tarhan’a göre, “cemaat kültürü” iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi?
Tarhan’ın son kararı nedir?
x x x
ALBAYIMIN “CEMAAT KÜLTÜRÜ” SAFAHATI
Bugünün emekli albayı Tarhan, TSK üniformasını 1966’da Kuleli’ye adım atarak giymiş. Kendi tabiriyle, “cemaat kültürü” ortamında Albaylığa kadar yükselmiş. Yıl 1996 olmuş…
Yani tam 30 sene sırtında üniformayla gezmiş.
Bendeniz bu “cemaat kültürü”nde 26 sene üniforma giymişim ve Binbaşı rütbesiyle emekli olmuşum. Bu hesaba göre; E. Alb. Tarhan “cemaat kültürü”ne benden fazla uyum sağlamış.
Neden şikâyet ediyor anlayamadım!
x x x
CEMAAT DEĞİL EVLAT KÜLTÜRÜ
Benim gördüğüm; orduda cemaat değil de “evlat” kültürü var. Üst yönetim otoriter bir baba gibi, bütün astlarını evlatları olarak görüyor.
Bu baba evlatları arasında ayırım yapmaz mı?
Yapar!
Nasıl?
Bir kere bazı evlatlarınıza resmen “özel” derseniz; geriye kalanları doğal olarak “genel” ve “sıradan” görüyorsunuz demektir.
Bazı evlatlarınızı “TSK’nin gözbebeği” diye tanımlarsanız, aynı kurumda ayak, bacak, tırnak olduğunu da kabul etmiş olursunuz.
Üstelik ne yazık ki bu otoriter baba bazı evlatlarını “öz”, bazı evlatlarını da “üvey” olarak görme sakatlığından kurtulamıyor. Öyle olunca, “Öz” evlatlarını tayinlerde, terfilerde, görevlendirmelerde “göz bebeği” gibi kayırmaktan nasıl kaçınacaksın?
Hatta bu “kayırma kültürü” emeklilik hayatını bile etkilemez mi?
Misâl;
OYAK, ASELSAN ve HAVELSAN gibi askerî yatırımlarda…
TSK’ni Güçlendirme, Mehmetçik gibi vakıflarda…
THK, Gaziler Derneği gibi kurumlarda yönetimlere daima emekli “öz” evlatlar getiriliyor olabilir mi?
Önceki yazılar