Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bundan
24 asır önce, Eflatun demiş ki; “bir
devlette ya filozoflar yönetici olmalı veya yöneticiler filozof olmalı. Ancak
bu şartta bir devlet adil ve iyi yönetilir, halk huzur ve refah bulur.”
Tabii yukarıdaki sözler ideal bir devlet ve devlet yönetiminde gerçekleşir. Biz böyle bir halin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını biliyoruz.
Bunu bildiğimiz için filozof olmayan ancak filozoflara ilgi gösteren, değer veren devlet yöneticilerinin olduğunu gördüğümüz zaman seviniyoruz.
Filozof
dendiği zaman herhangi bir Türk’ün ismine rastlanmaz. Belki de yoktur. Filozof
kavramını “düşünür” kavramıyla eşanlamlı sayıyorum ve bana göre yegâne Türk
düşünürü Cemil Meriç’tir, diyorum. Yine
bana göre, yegâne Türk düşünürü hak ettiğinin yüzde biri kadar bile tanınmıyor.
İnternette gezerken “Zaman Gazetesinde gördük ki; Üsküdar'da bulunan Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde "Üsküdarlı bir entelektüel Cemil Meriç" başlıklı anma programı gerçekleşmiş. Tabii bu haber bizi çok sevindirdi. Haberdeki daha da sevindirici taraf ise Başbakan’ın da anmaya katılması ve bir de konuşma yapmış olmasıydı.
Sayın
Başbakan konuşmasında şunları dile getirmiş:
“Türkiye
için birçok gerçeği Meriç'in daha önceden
ifade ettiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, ‘35- 40 sene evvel söyledi dedi
ki: 'düşünce hürriyeti düşünce namusu,
gerici ilerici gibi mülevves yani kirli kelimelerin esaretinden kurtulmakla
başlar' Cemil Meriç bizim dünyamızdan hasretle gitti. Bugün ne yazık ki hala
ülkemizde düşünceye hürriyet hakkı verilip verilmeyeceği konuşuluyor. Ne yazık
ki hala siyasetçiler, aydınlarımız bile o mülevves kelimelerin etkisinden
kurtulamadı’ dedi.
'Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye
çalışan zavallılar, karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız
ediyor sizi' tabii ki Cemil Meriç'i kendi eserleri anlatır, onun
özellikle; 'Bu Ülke, Kültürden İrfana,
Umrandan Uygarlığa, Işık Doğudan Gelir, Mağaradakiler, Bir Dünyanın Eşiğinde ve
Kırk Ambar' adlı eserlerini ben doğrusu bütün gençlerimiz tarafından okunmasını
arzu ediyorum’ diyerek gençliğe çağrıda bulundu.
‘Cemil Meriç, zor bir zamanda bu ülkenin vicdanı olmayı seçti, sağ geleneğin de sol geleneğin de açıklarını bize göstererek, bizi ön yargılardan kurtulmaya çağırdı. Kısaca Türkiye'de düşüncenin ve tefekkürün çıtasını yukarı çekti. Sloganların değil ilmin, irfanın yolumuzu nasıl aydınlatacağını bize gösterdi’ diyerek Meriç"in düşüncelerinin önemine değindi.
Başbakanın böyle düşünmesi bizi gayet memnun etti. Çünkü biz de yıllardan beri bu düşünceleri savunuyoruz. Fakat bu söylediklerini 6 senedir hayata geçirmediği, kendisini eleştirenleri, karikatürünü çizenleri mahkemeye verdiği hatırımıza geldi ve habere şöyle bir yorum yaptık.
“Cemil Meriç, eserlerini defalarca okuduğum, en beğendiğim, en güvendiğim yazar... Türk tarihinin yegâne düşünürü. Düşüncenin HASBAHÇESİ.
Şimdi;
düşünce hürriyetine inanıyorsanız benim şu yazdıklarımı da yayımlarsınız. Sayın
başbakanın ‘düşünce hürriyeti’
konusundaki söylediklerini samimiyetsiz buluyorum. 6 senedir iktidardasınız, neden gerekli
düzenlemeleri yapmadınız? Partinizdeki en küçük bir aykırı düşünceye
tahammülünüz var mı? Yer bitti.”
Sonuç ne oldu
dersiniz?
Düşünce hürriyetinden bahseden, Başbakanın düşünce hürriyetiyle ilgili sözlerini takrar takrar veren Zaman Gazetesi benim şu küçücük, boşluklar dâhil 500 karakterlik düşüncemi yayımlamaktan kaçındı.
Demek ki, Zaman
gazetesinin de Sayın Başbakanın da “düşünce hürriyeti”nden anladıkları
kendileri gibi düşünenlerin hürriyeti!
Tabii ki üzüldük.
Noktayı
üstat Cemil Meriç koysun:
“Düşünceyi seviyorsan
bütün tecellileriyle seveceksin.”
* * *
Paksüt
Olayı
Herkes, herkesle görüşüyor bir şey olmuyor da bir Anayasa Mahkemesi üyesi, bir Kuvvet Komutanıyla görüşünce neden kıyamet kopartılıyor, anlamak imkânsız!
El insaf!
Fakat haberdeki bir olgu çok önemli… Osman Paksüt; “görüşme”yi kabullenmeden önce inkâr etmiş. Yani habere göre yalan söylemiş. Bu doğruysa, mahkeme üyeliğinden istifa etmesi lâzım… Hâkimler tamamıyla doğru ve dürüst olmalı…
Tabii bizim memlekette istifa etmesi gerekenlerin hiçbirisinde bu icraatı göremediğimiz için herhalde burada da göremeyeceğiz.
* * *
İzmir
Çevre Yolu
Başbakan dün İzmir’deydi. Çevre yolunun açılışını yaptı. Bu, İzmir-Çanakkale çevre yolunun ikinci açılışı…
Bir buçuk yıl önce, Şubat 2007’de de, yine
kendisi bu yolun açılışını yapmıştı. Açılıştan 4 ay sonra o yolu kullandık; bir
de baktık ki, daha Çiğli’ye varmadan çevre yolu bitti, şaşırıp kalmıştık.
Umarım, bu açılışla yolun tamamı bitmiştir.
Kısmetse yakında bakar, sonucu size iletirim.
Olacak
İş Değil Ama Oldu
85’nci dakikaya kadar mağlup sürdürdüğün maçı, kalan 5 dakikada 2 gol birden atarak galibiyete çevirebiliyorsunuz.
İşin en inanılmazı da; bu kaleciye gol atılamaz dediğiniz muhteşem bir kaleciye 10 dakika içinde 3 gol atılabilmesi.
Futbol millî takımımızı tebrik ediyorum.
Ders; demek ki, son dakikaya kadar her şey değişebilir. Mücadeleyi bırakmamak lâzım.
Üstatlardan
Beden
Yalıtımı
İnsan bir binadır, et, kemik ve kandan,
Eğitim kolonlar, öğretim
kirişler...
Maneviyat ile yalıtım yapmazsak,
Ocağa kar yağar, yüreğe kir işler.
22.05.2007 Ekrem Şama
www.ekremsama.com
Önceki
yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın