NERELİSİN HEMŞERİM?

İsmail Hakkı CENGİZ - 02.03.2011

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Hemşerim diye sorduğuna göre aynı şehirdeniz.

Sandıklılıyım övünmek gibi olmasın! Sen de mi Sandıklılısın?

Nereli olduğumu soran kişi Sandıklı’yı biliyorsa aramızda sıcak, samimi bir sohbet başlıyor. Sandıklı’yı hiç duymamışsa apışıp kalıyor.

x   x   x

İZMİR-İSTANBUL FARKI

2010 Ağustos’una kadar 12 sene İzmir’de yaşadım. 12 kişi nereli olduğumu sormamıştır. Son iki sene içinde çok sık beraber olduğumuz bir büyüğüm, anamurunsesi’nde yazdığımı fark edince; “Anamurluymuşsun, ne güzel yerdir orası” dedi.

Ben de işin doğrusunu anlattım. O büyüğüm de, bu vesileyle benim Sandıklılı olduğumu öğrenmiş oldu. Yani İzmir’de nereli olduğunuz pek sorulmaz. Çünkü İzmir’de nereli olduğunuz diğerlerini fazla ilgilendirmez.

Neden?

Hemen herkes İzmirli olmayı benimsemiştir. Kendini İzmirli sayar.

Hâlbuki İstanbul’da öyle değil. Birisiyle tanışır tanışmaz ilk soru nereli olduğunuzdur.

Neden?

Orhan Pamuk’tan dinleyelim:

“İstanbul, bana kalabalık içinde bir yalnızlık olduğunu hatırlatır hep. Herkes yabancıdır İstanbul’da, bu yüzden de, dolmuşlarda, otobüslerde, sokaklarda karşılaştığım herkes bana nereli olduğumu sorar.

İçinde yaşayanlar bu şehre yabancıdırlar ve bu yabancılık İstanbul’un içindekiler tarafından anlaşılmamış olmasındandır.

Kalabalıkların, şehrin tarihten gelen zenginliğini, birbirine eklenen kat kat uygarlıklarını, onlara sahip olmadan yaşamalarıdır burada hayat tarzı.” (Manzaradan Parçalar, İletişim, 145–146)

x   x   x

Bendenizin yolu da her Türk gibi yüzlerce defa İstanbul’a düştü… Liseyi burada, Kuleli’de okudum Fakat asıl Ağustos 2010’dan beri “İstanbulluyum”… Evet, İstanbulluyum. Çünkü biraz benim gayretim, biraz da kaderin cilvesi beni İstanbul’un tarihi, sosyal, ekonomik, kültürel derinliklerine çekti. Şehrin tarihî dokusuna, ruhuna girdiğimi hissediyorum.

Son 7 ay içinde eski İstanbul’u ve ona eklenen yeni semtleri karış karış gezdiğim gibi, her gün sayısız yeni insanla karşılaşıyor, tanışıyorum. Ve gözlemliyorum.

İlk gözlemim; doğma büyüme 40–50 yıllık İstanbullular bile İstanbulluyum demiyorlar. Ata memleketlerini, köklerinin geldiği yerleri hiç görmemiş olanlar bile kendilerini Erzincanlı, Bayburtlu, Sivaslı, Tokatlı, Siirtli …Vs. olarak tanımlıyorlar.

İkincisi; buradaki neredeyse herkes, evi-barkı olanlar, çoluk-çocuğuyla yerleşenler bile sanki İstanbul’a geçerken uğramış gibi duruyor. Hemen işini bitirip kaçacak... İstanbul’a sanki herkes bir şeyler alamaya gelmiş gibi… Şehirden herkes “almaya” çalışıyor. Bir şeyler vermek kimsenin aklına gelmiyor gibi.

Üçüncüsü; Orhan Pamuk’un dikkat çektiği gibi, burada yeni tanışan herkes birbirine nereli olduğunu soruyor. Tabii bana da günde en az 10 kişi “nerelisin?” diye soruyor. Yeni tanıştığım biri kazara nereli olduğumu sormazsa bir eksiklik, bir huzursuzluk hissetmeye başlıyorum.

Bu gözlemler insana hayret veriyor. Kendini İstanbullu saymayan, geçerken uğramış hemen kaçacak olanlardan oluşan 15 milyonluk bir devasa şehir!

x   x   x

NETİCE

Binlerce defa tekrarlanan “nerelisin?” sorusuna vereceğim doğru cevabı buldum. Şurada yeni olmama rağmen ben 40 yıllık İstanbullulardan daha fazla bu şehri benimsiyorum.

Burada yaşadığım sürece ben İstanbulluyum.

 

Önceki yazılar

Tarih: 02.03.2011 Okunma: 670

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?