Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Seçim öncesine, desteksiz atış hallerindeki “anket enflasyonu” damgasını vurdu. Fakat 22 Temmuz seçimlerini virgülüne kadar bilen anketleri de yaşadığımız için fazla eleştiremedik. Bilimsel olduklarını, seçim akşamı kimsenin mahcup olmak istemeyeceğini düşündük.
Sesi cılız çıkan biri hariç hepsi mahcup oldular. Hatırlayın, zihnimizi kirletmeye yılbaşı öncesi, AKP’yi yüzde 50’lerde gösteren anketlerle başladılar. Davos çıkışıyla 55’leri geçtik. Seçimler yaklaştıkça yeniden 50’ler telaffuz edilmeye başlandı. İsabetle bilen ve AKP’yi yüksek gösterenlerin yanında sesi mecburen cılız kalan anket dışındaki en kötümser anket, AKP’yi yüzde 48 gösteriyordu. Üstelik yüzde 48 gösteren anketin sahibi Tarhan Erdem, hem AKP muhalifi bir yazar olarak tanınıyor, hem de 2007 seçimlerini sıfır hatayla biliyordu.
Hal böyle olunca güvenmekten başka çare kalmıyordu. Sonuçta AKP, en güvenilir anketten 9 puan aşağıda çıktı. Bu hatayı nasıl tevil edecekler, çok merak ediyorum. Millet, AKP’den önce anketçilere sıkı bir tokat attı.
Yukarıdaki satırlar, 30 Mart 2009 tarihinde, Sandıklı Sesi ve www.genelhaberler.com’da yazdığım makaleden...
Bugünlerde yine AKP’yi %50’lerde gösteren anketler gırla gidiyor.
Aslında, anketçiler bir şeyi itiraf ediyorlar: Araştırmalarda AKP %35’lerde çıkıyor… Lâkin %25 kadar kararsız var. İşte, bu kararsızların çoğunu iktidar partisinin hanesine yazarak AKP’yi 50’lerde gösteriyorlar.
Halbuki kararsızların çoğu, “oyumu AKP’ye vermeyeceğim” diyor. Bu hakikati ilk defa, 11 Mart tarihli Akşam gazetesi açıkladı.
Peki, ne kadar çoğu?
Bize göre tamamına yakını… Anladığımız kadarıyla, kararsızların ruh hali şöyle: Vaziyetten ve ülkenin gidişatından memnun değiller. İktidardan yaka silkiyorlar. Fakat muhalefette de oy vermeye uygun bir siyasî yapı göremiyorlar.
Karasızların reyini “vaatler” belirleyecek. 9 yıllık iktidarın vaat vermesi, şu yapılacak, bu yapılacak demesi anlamsızdır. Çünkü bu kadar uzun süre hükümet olan bir parti yapacağını yapmıştır. Bundan sonra ne yapacağı da belli olmuştur.
Onun için ana muhalefetin “aile sigortası”, MHP’nin “Hilal Kart”ı iktidarı şaşkınlığa sevk etmiştir. Muhalefetin başka vaatleri de var ama iktidarı kaygılandırmaya sadece bunlar bile yetmiştir.
Zaten anketlerde çıkan (!) sonuçlara iktidardakiler kendileri inanıyor olsa bu kadar sinirli, öfkeli olmazlar. Nasıl olsa kazanıyoruz diye büyük bir rahatlık içinde olurlardı.
x x x
Belediye seçimlerinde verilen oylar merkezî iktidarı değiştirmiyordu. Vatandaş biraz da merkezden gelecek yardımlar aksamasın diye, 2009’da muhalefete “frenli” oy vermiştir.
Milletvekili genel seçimlerinde böyle bir endişe de olmadığına göre; AKP’nin Mart 2009’daki kadar oy alması bile büyük bir mucize olur.
Bunun böyle olduğunu iktidar koltuğunda oturanlar hepimizde iyi bilirler.
x x x
AMERİKALI %100 ANLADI
ABD’nin yeni Akara Büyükelçisi, 15 gün evvel, gazetecilerin tutuklanması üzerine, “hem özgürlük, demokrasi diyorsunuz, hem de gazeteciler tutuklanıyor. Biz bunu anlayamıyoruz” demişti.
Başbakan’ın cevabı da anında gelmişti: “Türkiye’yi bilmez. Buna acemi elçilik denir…”
“Acemi elçi” Ricciardone, dün (11 Mart) Erdoğan’la 1,5 saat görüşmüş. Görüşmeden çıktıktan sonra yaptığı açıklamada, “Basın özgürlüğü konusunda Türkiye Başbakanıyla yüzde yüz aynı fikirdeyiz” demiş. (11 Mart akşam haberleri)
Belli ki, ABD elçisine Başbakan’la görüşmek iyi gelmiş!
Türkiye’yi, medyayı, siyaseti, basın hürriyetini, gözaltı ve tutuklamaları “yüzde yüz” anlamış!
Hatta kavramış!
Böylece, Büyükelçi “usta”laştı! Tebrik ederiz kendisini!
x x x
İSTİKLAL MARŞI ŞAİRİNİ ANMA
Bugün, 12 Mart 1921’de kabul edilen İstiklal marşımızın, 90’ncı yıldönümü...
O marşı kabul eden meclisi şükranla yâd ediyor, aynı zamanda o meclisin de bir üyesi olan şairini rahmetle anıyoruz.
Mehmet Akif ERSOY’dan…
SAFAHÂT İÇİN
"Arkamda kalırsın, beni rahmetle anarsın."
Derdim, sana baktıkça, a bîçâre kitabım!
Kim derdi ki: Sen çök de senin arkana kalsın,
Uğrunda harâb eylediğim ömr-i harâbım?
Önceki yazılar