Gazeteler, televizyonlar, radyolar, internet belli bir hürriyet ortamı içinde yayın yapabilirler. Dolayısıyla hürriyetlerin varlığı ve genişletilmesi en fazla bu işleri yapanlar için lâzımdır. Hürriyetlerin kısıtlanması da en ziyade bu meslek guruplarının meselesidir.
Her gazeteci ve televizyoncu verdiği haber, yaptığı yorum ve değerlendirmelerin yanı sıra özgürlükler hakkında son derece hassas ve titiz olmak zorundadır. Çünkü özgürlüğün yitirilmesi durumunda gazetecilik yapılmasına imkân kalmaz.
Elbette demokrasideki 4’ncü kuvvet olarak kabul edilen “basın”, sadece kendini ilgilendiren konularda değil; bireyi ve toplumu ilgilendiren her mevzuda hürriyetlerin kazanılması, korunması ve geliştirilmesini en evvel ve her şeyden, herkesten fazla takip etmek, talep etmek zorundadır.
Bütün medyadan beklenen bu olduğu halde medya bu vazifesini ne kadar yapıyor? Medya özgürlükler konusunda ne kadar hassas, titiz ve tarafsız?
Ne yazık ki medyada özgürlükler konusunda tam bir mutabakat göremiyoruz.
Bir kısım medya için “özgürlük” demek “türban özgürlüğü” demektir. Onlara göre, serbestliği engellenen tek bir nesne vardır “türban”! Bunun dışında Türkiye’de baskı altında olan, engellenen hiçbir hürriyet söz konusu değildir!
Bu konuda, Millî Gazete’nin yayınları son derece dikkat çekicidir: Bu gazete, neredeyse her gün ülkenin bir yerlerinde “başörtüsünün engellendiğini”, “başörütülülere zulüm yapıldığını” gazete sayfalarına taşır.
Bu gazeteye göre;
Ülkede fikir özgürlüğü konusunda bir sorun yoktur…
Kadınların, çocukların hakları hususunda bir sıkıntı yoktur…
Eğitim hakkı konusunda bir mesele yoktur…
Düşüncelerinden dolayı 79 gazeteci tutuklu değildir…
Yargılamaların hakkaniyeti mevzuunda bir problem yoktur…
Millî Gazete için varsa yoksa “türban” özgürlüğü meselesi söz konusudur.
Hakkını yemeyelim… Millî Gazete, türban özgürlüğü konusunda gayet tutarlı yayın yapıyor… Gördüğü aksaklıkları manşetlerine taşıyor. Türban konusunda aynı hassasiyeti gösterdiğini iddia eden diğer gazetelerde ise bu tutarlılığı göremiyoruz. Zaman, Yeni Şafak, Star, Akit, Türkiye, Bugün gibi gazeteler, “türban özgürlüğü” sıkıntısı iktidara dokunuyorsa vaziyeti es geçiyor, görmezlikten geliyorlar.
Bu konudaki son örnek şu:
23 Nisan kutlamalarında, TBMM’nde türbanlı olarak oturan Sayıştay üyesi hanım, görevlilerce dışarı çıkartılmış.
Bu haberi Millî Gazete manşetine taşıdı. Fakat daha önce “türbana özgürlük” isteyen, yukarıda sıraladım malum gazeteler bu “vahim türban saldırısını” görmezden geldiler.
Neden?
Çünkü TBMM idaresi iktidarda…
TBMM görevlilerinin “türban özgürlüğü”ne yaptıkları müdahaleyi yazarlarsa iktidara zarar vereceklerini düşünmüş olmalılar!
Bu arkadaşlar, yıllardır peşinde koştukları, uğruna yüzlerce manşet attıkları, ekranlarda saatler boyunca “mücadelesini verdikleri” “türban özgürlüğü” hakkında tutarlı ve takipçi olamıyorlar… Bunların “okumuşluk”larından ne çıkar?
Bunların “basın” mensubu olmaları ne ifade eder?
Bunların her yanı “özgürlük” olsa… Sabah-akşam özgürlük yazsalar ne hükmü olur, kim inanır, kimi etkiler?
Teslimiyetin, yandaşlığın bu kadarı…
“İnsan”ı düşürdüğü durum…
Acınası!