16 Mayıs 2011 günü, MHP seçim komisyonu Anamur’un Torosların yamacına kurulmuş uzak köylerinden olan Çukurabonoz, Boğuntu ve Sugözü’nü içine alan bir alan çalışmasına davetliydik. Gezi sonrasında tespitlerimizi “Anamur MHP seçim heyeti ile bir gün” başlığı altında yayınlamış ve düşüncelerimizi aktarmıştık.
Bu defa aynı gruptan birkaç arkadaş, 22 Mayıs 2011 Pazar günü yine Anamur’un en uzak köylerinden Karaağa, Lale ve Güngören (Teniste) köylerine gitmeyi teklif ettiler. Şurasını itiraf etmeliyim ne Sugözü, Boğuntu, Çukurabonoz köylerine ne de Teniste, Lale, Karaağa köylerine daha önceleri hiç gidip görmek nasip olmadı. Bu köyler hakkında bildiklerimiz o köylerden olanlardan ve bilenlerden duyduklarımızdan ibaret idi. Ama içimden bir ses hep böyle bir grup halinde gidip görmeyi fısıldayıp duruyordu.
Anamur MHP seçim komisyonunun bu köylere yapacağı seçim çalışmasının hepsinden ayrı farklı bir özelliği vardı. Veya öyle olmalıydı. Nedir bunlar? Birincisi, MHP genel merkez yönetimi bir kaset şantajı sonucunda istifa etmek zorunda kalmıştı. Bu şantajın etkilerinin ne olup olmadığını anlamak için MHP’lilerle bir arada bulunmak gerekiyordu. Şunu net olarak söyleyebilirim. MHP’yi yok etmeyi amaçlayan kaset skandalı yediden yetmişe ülkücüleri ve MHP’lileri daha hırslı ve daha kararlı kılmış.
Bu gezinin bir başka özelliği de bölgemiz milletvekili Behiç Çelik’in de çalışmaya katılıyor olmasıydı. Bir önceki seçim çalışmasına Behiç Bey katılamamış, ama eşi Şahnise Hanım katılmış vatandaşların takdirini kazanmıştı. Şahnise Hanım Bozyazı doğumlu ve sizden, bizden ve içimizden biri. Çok samimi, içten ve mütevazı, büyük küçük, kadın erkek, genç yaşlı herkesle kısa sürede kaynaşıveren bir yapıya sahip. Behiç Bey de öyle, ama Şahnise Hanım başka. Şimdi ben böyle yazdım diye kimse yağ çekiyor, bilmem şunu yapıyor şeklinde düşünmesin. İki gezidir aynı araçta yaptığımız yolculuk ve saha gözlemlerimiz bu şekilde.
Daha önceki yazılarımızda birkaç defa yazmıştık. “Behiç Çelik soğuktur” “Behiç Çelik kendini hala vali sanıyor”, “Behiç Çelik halka inmiyor” gibi daha pek çok gerekçe sıralanıyor ve “Aman aday olmasın” deniyordu. Ama aday oldu. Hem de bu seçimlerde hiçbir partinin seçilebilecek yerden adayı olmamasına rağmen en şanslı aday konumunda. Aday listeleri açıklandığında “MHP’nin gönlü rahat seçilecek yerde tek aday Behiç Çelik var” demiştik. Anamur’da şimdi o noktaya gelinmiş. Artık vatandaşa oy istemeye giderken. “İşte adayımız, işte hemşerimiz, ona oy istiyoruz” diyebiliyorlar. O nedenle gittikleri her yerde, her köyde çok rahatlar. Bu nedenle özellikle köy çalışmaları adeta bir eğlenceye dönüşmüş. Köylere kalabalık bir grupla gidiyor, adeta gövde gösterisi yapıyorlar.
22 Mayıs 2011 programı için sabah 9.30 gibi toplanılarak hareket edildiğinde küçük bir konvoy oluşmuştu. Şehir içinde müzik yayından kaçınılarak Kalınören'den itibaren bir taraftan MHP seçim müzikleri çalıyor bir taraftan da Kerim Akçoru gür ve tok sersi ile vatandaşları selamlıyordu. Bir yerde Akçoru’nun ilginç bir hitabı ortaya çıktı.
“SESİME SES VER.
SESİME KULAK VER ANAMUR,
BU SES SÖĞÜT’TE OSMAN GAZİNİN,
İSTABUL ÖNÜNDE FATİHİN SESİDİR.
SESİME SES VER
SESİME KULAK VER ANAMUR,
BU SES KAFKASLAR DALGA DALGA TİTRETEN
ŞEYH ŞAMİLİN SESİDİR.
BU SES TÜRK DÜNYASININ BAŞBUĞU
ALPARSLAN TÜRKEŞİN,
LİDER DEVLET BAHÇELİNİN SESİDİR.
SESİME SES VER
SESİME KULAK VER ANAMUR
BU SES ÖZ EVLATLARININ, BOZKURTLARIN
SESİDİR.”
Bu hitap hemen her tarafta coşkuyla karşılandı. Kimi evlerinden, kimi yol boyunda el sallıyor, bozkurt işareti çekiyordu. Karşılaşılan araçlar korna çalıyor, işaretler çakıyor desteklerini açıklıyorlardı. Güleç köyünde, daha sonra vardığımız Çataloluk köyünde MHP konvoyuna ilgi büyüktü. Yol boyu giderken geçtiğimiz köyler hakkında bilgi verdiler.
Bir defa Karaçukur köyüne gitmiştim. Köyü gördükten sonra “bu köyden olup da okuyamayan, hayatta başarılı olamayanları aklına şaşarım” demiştim. Gerçekten Anamur’un Torosların yamacına serpiştirilmiş köylerinde hayat çok zordur. Belki geçmişte davarcılık yapar, Yörük hayatı yaşarken sıkıntı çekmemiş, oraları yurt tutmuş, sahiplenmişler. Ancak günümüzde bu köylerin çoğunda yaşamak bir çiledir. Çoğu zaman doğunun, güneydoğunun geri kalmışlığından, yoksulluğundan söz edilir, hatta şikâyet edilmekle kalınmaz isyanlara, eşkıyalıklara konu olur. Fakat Anamur’un yoksul köyleri devlete ve millete bağlılıktan taviz vermez, bir derviş edasıyla “Allah devlete millete zeval vermesin” der.
Anamur’un en uzak köyleri Lale’ye başka gruplar gittiğinden biz Karaağa’ya gittik. Yollar asfalt değil. Kimi yerler bozuk. Harika bir manzarası var. Bir eve uğradık. Gerçekten çok çalışkanlar. Her çeşit meyve sebze yetişebiliyor. Kiraz çok yaygın. Köy dağınık, evlerin biri orada biri burada. Belli ki eskiden davarcılık yapmışlar. Gezimiz boyunca yolda küçük bir davar sürüsüne rastlayabildik. Anlayacağınız davarcılık ve hayvancılık buralarda bitmiş. Geçen yıl dışarıdan, et ve süt ürünleri, canlı hayvan ithalatı yapılmıştı. Nedenleri bir kez daha ortaya çıktı.
Karaağa Köyünden geri dönüp içinden geçtiğimiz Güngören’e geldik. Yine bir köy düğünü, yine birkaç köy halkı toplanmış, geleneksel düğün törenleri yapılıyor. Ama bu köyde dini bir köy düğünü düşünülmüş. Yemekler yenip, dualar ediliyor. Bu kalabalığı bulmuşken küçük bir konuşma yapmadan geçilmezdi. Yine köy muhtarı yakın ilgi gösterip izin alındıktan sonra, MHP İlçe Başkanı Ramazan Yalçın ve bölgemiz milletvekili Behiç Çelik kısa bir konuşma yaptı.
Bizim de tanıdıklarımız vardı aralarında MHP seçim ekibinin bu ziyaretinden memnun oldukları gözlerinden okunuyordu. Aralarında elbette başka partili olanlarda vardı. Ama onlar da gelenlere nezaketen de olsa saygı gösterip, iyi karşıladılar. Konuşmacılar, “politika yapmayacağız, fazla konuşmayacağız, sizden destek bekliyoruz, milletvekilimiz oy istiyoruz” dediler. Bir alkış koptu derinlerden. Düğün evinden ayrıldıktan sonra Anamur’a dönüşe geçildi. Yolda coşku mükemmeldi, gözlerde mutluluk vardı. Çataloluk köyüne gelindiğinde önümüze motorlu iki genç düştü. MHP’nin üç hilali bayrağını rüzgârda koşturdular.
Belki MHP biraz da bu.
Evet, bu yazının başlığı daha baştan belli oldu “sesime kulak ver Anamur”