Dünden beri tüylerim diken diken. Polis,
Sivas’ta 37 kişinin yakıldığı Madımak faciasını anmak isteyen göstericileri
“gazladı.” Görüntüler de kötü, sembolizm de.
Artık güvenlik güçlerinin her toplumsal olayda vatandaş, emekli, milletvekili
demeden biber gazına sarılmasına alıştık. Emniyet kendisine verilen imkânları,
birey hak ve özgürlükleri değil sadece asayiş ve istikrarı korumak için
kullanıyor. Kimse de buna dur demiyor.
Ama Madımak? Her şey bir yana, bu memlekette ağır duygusal yaralar açmış bir
trajedinin sembol şehrinde, sadece demokratik haklarını kullanmak için gelen
insanlara yapılan bu muamele reva mı?
Demokrasi, her şeyden önce ifade
özgürlüğü ve protesto hakkıdır. Sivas’da, Taksim’de ya
da Hopa’da insanların gösteri hakkının elinden alınması, demokratik teamüllerle
bağdaşmaz.
İşin kötüsü, bu Ak Parti hükümetinin Orta Doğu
coğrafyasında üstlenmek istediği “model ülke” misyonunu da zedeler, hatta
anlamsız kılar.
Sivas’ta Şam
Kriterleri
Bakın Türkiye
aylardır Suriye’de
Beşar
Esad’a “reform yap, muhalefete izin ver” diyor. Esad’ı reforma ikna etmek
için Suriye’ye giden Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın telkinlerinin başında, “Barışçıl
gösterilere izin ver” çağrısı var.
Güney komşusuna “Bırak yürüsünler, bırak bağırsınlar!” diyen Ankara’nın
bu tavsiyeyi kendi ülkesinde uygulamaması “ironik” değil mi? Dışişleri Bakanı
Davutoğlu, birkaç hafta içinde Şam’a gidip yeniden Esad’la görüşecek. Ya Suriye
devlet başkanı, Hopa’da Metin Lokumcu’nun öldüğü, İstanbul’da
BDP’li
milletvekillerinin hırpalandığı, Madımak’ta protestocuların dağıtıldığı biber
gazlı gösterilerin fotoğraflarını koyup “Bakın sizin ülkenizde de polisin
barışçıl gösterilere çok tahammül yok” diyerek konuyu kapatırsa...
Türkiye’nin dünya kamuoyunda “soft otoriter” değil “model demokrasi” olarak
algılanabilmesi için, birilerinin bu sonsuz tutukluluk sürelerine, kontrolsüz
telefon dinlemelere, orantısız biber gazı
fıskiyelerine dur demesi gerek.
Polisin imajı geriliyor
Başbakan Tayyip Erdoğan, Sivas’taki olaylardan bir gün önce Gölbaşı’ndaki
polis
akademisi mezuniyet töreninde “Toplumda, polis denildiğinde, ne yazık
ki sadece üniforma, sadece silah, cop, kelepçe, karakol, biber gazı gibi
kavramlar öne çıkıyordu. Elbette geçmişte yaşadığımız acı tecrübeler var ama
bugün, güvenlik kavramının, polis kavramının, asayiş kavramının çok ama çok
değiştiğini, imajının çok ötesinde bir derinlik ve kalite kazandığını
görüyoruz” dedi.
Bu lafların anlam kazanması için orantısız biber gazı kullanımına da son
verilmesi gerekmez mi?
Kendimizi kandırmayalım. Demokrasinin ölçeği, polisin imajı değil ifade
özgürlüğüdür. Doğru, bir zamanlar işkencelerle anılan polis, AB reform
sürecinde büyük ilerlemeler kaydetti, sadece imajını değil kendi evinin içini
de düzeltti.
Ancak son yıllarda “orantısız polis gücü” imajı, hatta “polis devleti” algısı
hızla geri geliyor. Unutmayın 70 bin kişinin telefonlarının resmi olarak dinlendiği,
maçta protesto edenlerin kameralarla tespit edildiği, gazetecilerin hapiste
olduğu, Ekşi Sözlük yazarlarının ifadeye çağrıldığı, gösteri yapan öğrencilerin
yaka paça dövüldüğü, milletvekillerinin biber gazıyla karşılandığı bir ülkede
yaşıyoruz. Bunlar Suriye değil bizde oluyor.
Üstelik bütün bunlar olurken kimsenin yetkililerden “hesap sorduğunu”
görmüyoruz. Dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde bile orantısız güç kullanan
yerel yönetici ve kolluk kuvveti uyarılır ya da görevden alınır. Fransa’dan Amerika’ya
durum böyle. Ama nasılsa Türkiye’de asker dışında kimse hatalı değil!
Vali’den tanıdık üslup
Dün Akşam gazetesinde Özlem Çelik’le konuşan Sivas Valisi Ali Kolat, empati ve
protesto özgürlüğüne saygıdan eser taşımayan ifadelerle “Bütün fraksiyonlar,
aşırı uç gruplar olay çıkarmak için oraya geliyor. İçlerinde sadece Alevi
vatandaşlar yok. Sadece onlar gelse kapımızı açarız ama dün polisi provoke
etmek için hakaret edenler oldu. O pankarta izin verseydik Sivas halkı
ayaklanırdı” diyor.
Tanıdık bir dil bu. Bu coğrafyada çok kullanılır bu asayişçi-devlet-baba
üslubu.
Ama 2011 Türkiye’sine yakışmaz bu zihniyet.
Umuyorum ki Polis Akademisinde bir gün önce “Bugün artık, dün olduğu gibi,
demokrasi ve hukuk, güvenlik için heba edilmiyor. Sanal birtakım tehditler
bahane edilerek, özgürlükler kısıtlanmıyor, devletin bekası mazeretine
sığınılıp, fikirler, görüşler, düşünceler potansiyel suç olarak
değerlendirilmiyor” diyen Başbakan, Vali’yi arayıp kullandığı üslup konusunda
uyarır. Her fırsatta biber gazı stoklarını eritenlerden de hesap sorar...
Beşar Esad bile Deraa’da göstericilere orantısız güç kullanan Vali’yi görevden
aldı. Suriye’ye “reform” telkin eden Ankara’nın, kendi ülkesinde de hak ve
özgürlükleri korumaya kararlı olduğunu gösteren bir jest yapması lazım değil
mi?
NEDEN ŞAM'A BAŞKA, SİVAS'A BAŞKA, Aslı AYDINTAŞBAŞ
GENEL HABERLER Misafir Yazar - 04.07.2011
Aslı AYDINTAŞBAŞ, MİLLİYET
Tarih: 04.07.2011
Okunma: 765
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.