12 Haziran milletvekili seçimlerinde
genel tablo belli oldu. AKP %50, CHP %26, MHP %13, BDP %6,5 ile temsi hakkını
kazandı. Bu oy oranlarına göre AKP meclisin 327 milletvekili ile %59’unu CHP
135 milletvekili ile %25’ini, MHP 53 milletvekili ile %10’unu BDP 35
milletvekili ile %6’sını elde etmiş oluyor. Bir başka ifade ile halkın %95’inin
mecliste temsil edildiği anlaşılıyor.
Siyasi partiler ve seçim kanunlarının bir yansıması olarak,
DP, SP, DSP, BBP gibi partiler aldıkları oylarla adeta yerlerde süründüler. Partilerinin
başarıya ulaşamayacağını düşünen DP ve SP’liler, hatta HAS Partililer, hatta
bir kısım BBP’liler kendilerine yakın buldukları AKP’ye yöneldiler. DSP ve bazı
sol partiler CHP’nin değirmenine su taşıdı. Kürtçü partiler BDP destekli
bağımsız adayları destekledi. MHP’nin 2007 seçimlerinde aldığı %14,2’den, 2009
yerel seçimlerinde aldığı %16’dan, %13’e gerilemesinde, yerel anlamda yanlış
aday tespiti ve teşkilatların yeterince çalışmamasının, genelde ekonomik,
sosyal, kültürel ve psikolojik etkenlerin rolünü göz ardı etmemek lazım.
Seçimler bitmiş, vatandaş sandıkta söyleyeceğini söylemiş ve
AKP’ye “durmak yok yola devam” demiş, illerden seçilen milletvekilleri
Ankara’nın yolunu tutmuşlardır. Asıl oyun bundan sonra başlıyor. Olup
bitenlerin trajikomik bir oyundan ibaret olduğunu hepimiz görüyor ve bizleri
mecliste bu insanlar mı temsil edecek diye hayıflanıyoruz. Seçimler öncesinde
milletvekili adaylarının öyle bol keseden atıp tutmalarına bakmayın. Hatta
seçildikten sonra gelip karşınızda kasıldıklarına da aldırmayın.
Muhalefet milletvekillerinin yani CHP, MHP ve BDP
milletvekillerinin konumu zaten baştan bellidir. Ama iktidar partisi AKP
milletvekillerinin de meclisteki rolü “kabul edenler, etmeyenler, kabul
edilmiştir”den öteye geçmeyecektir. Kendi başlarına bir yasa tasarısı, bir soru
önergesi ve bir gensoru önergesi, meclis araştırma önergesi verme hakkına bile
sahip olmayacaklar, dört yılın nasıl geçtiğini anlayamayacaklardır. Çünkü oyunun başrol oyuncuları, aktörleri daha
baştan bellidir. Yukarıdan bire el, “ben, sen, o” şeklinde tanımlamasını yapmış
geri kalanlara da “bekleyin bakalım” denmiştir.
Aylar öncesinde yazdığımız bir yazıda şunları belirtmiş ve düşüncelerimizi
sizlerle paylaşmıştık. “Bize göre mevcut seçim sistemi ve siyasi partiler
kanunu ile milletvekili aday listelerinin belirlenmesinde hangi yöntem
kullanılırsa kullanılsın, TBMM’ne seçilen ister iktidar partisi
milletvekilleri, isterse muhalefet milletvekilleri olsun genel başkanın emir
kulu olmaktan öteye geçemeyecek ve gerçek anlamda milletin vekili
olamayacaktır.
Bu bakımdan herhangi bir partiden milletvekili aday adayı
olanların ortaya konulan trajikomik tiyatro oyununda nasıl rol alabileceklerini
iyice düşünmüş ve öyle yola çıkmış olmaları gerekiyor.
Şimdi merakıma giden bir konuda bölgesinde milletvekilliğine
heveslenen çiçeği burnunda adaylara veya aday adaylarına sormak istiyorum? Siz
daha işin başında trajikomik politik bir oyunda, başrol oyuncuları daha baştan
belli iken, figüranlığa, ışıkçı, kostümcü veya geri planda suflörlüğüne razı
mısınız?
Eğer milletvekilliğinde amaç bu ise, değmez bütün gayret ve
çalışmalara. Ama yine de paşa gönlünüz bilir.” Haydi, bakalım iyi seyirler.