Sami YAVRUCAK, YENİÇAĞ
Türk Milliyetçiliğin mücadele kalemlerinin başında,
yeri doldurulmayan dava ve inanç adamı “Kurt
başlı kalem Necdet Sevinç kardeşimiz uçmağa vardı.” Mekânı cennet olsun.
Ailesine ve Türk Milliyetçilerine başsağlığı dilerim. Muhterem eşi Sevgi Hanım
ile kızlarımız Asena ve Neslihan görevlerini sonuna kadar en iyi şekliyle
yaptılar ve sağ olsunlar bizleri de daima bilgilendirdiler. Selcan Taşçı
kızımızın dediği gibi, “Kutup
Yıldızı olmayan bir yoldayız artık.”
Rahmetli Necdet Sevinç kardeşimiz, yaşayışını ülkücü ve milliyetçi düşünceye
adamış, bizleri hayat boyu bir kere bile üzmemiş, yeri doldurulmayacak bir Türk
Milliyetçisi idi. Ülküsünden ve düşüncelerinden taviz vermeyen ve bütün imkânlarını
bu yolda harcayan bir dava adamı idi. Fikir ve düşüncelerini en sert ifadelerle
yazıya dökme alışkanlığından vazgeçmedi ve uzun yıllar cezaevlerinde kaldı.
Devlet Güvenlik ve Sıkıyönetim Mahkemelerinde yargılandı ve 1974 affından
istifade ederek cezaevinden çıktı. 12 Eylül müdahalesinde tekrar tutuklandı.
1987 yılı sonuna kadar iki kez Bayrampaşa Cezaevinde, iki kez Paşakapısı
Cezaevinde olmak üzere; Silivri Kastamonu/Daday, Erzincan/Tercan cezaevlerinde
yaklaşık beş yıl yattı.
Sayın okurlarım, Necdet Sevinç kardeşimiz 1944 yılında Gaziantep’te doğdu. İlk
ve ortaokul eğitimini tamamladıktan sonra, Gaziantep Lisesi son sınıf
öğrencisiyken dinsizlik yapan felsefe hocası hakkında bir gazetede yazdığı yazı
dolayısıyla okuldan uzaklaştırıldığı için genç yaşta İstanbul’a gitti. Yirmi
beş yaşlarında iken Haber ve Durum gazetesinde çalıştı. 1969’dan itibaren Bizim
Anadolu, Hergün, Ortadoğu, Günaydın ve Kurultay gazetesinde köşe yazarlığı ve
Genel Yayın Müdürlüğü yaptı. Hakkında en çok dava açılan ve mahkûmiyeti
istenen yazarlarımızdan biri oldu. Ülküsünden ve düşüncelerinden taviz vermeyen
ve bütün imkânlarını bu yolda harcayan bir dava adamı idi. Fikir ve
düşüncelerini en sert ifadelerle yazıya dökme alışkanlığından vazgeçmedi.
Türk Milliyetçilerini siyasi platformda temsil eden Milliyetçi Hareket
Partisi’nin her zaman arkasında ve bizlerin tenkitlerinin de daima karşısında
oldu.
Türk
soyundan gelmeyen kimsenin dostu olamazdı. Milli olmayan, yabancıların ortaya
koyduğu hiçbir siyasetin yanında yer almazdı. Hayat boyu cep telefonu
kullanmadı. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfımızın Kömürcübent mesiresinde
yaptığımız kendi aramızdaki yemekli toplantılarda Necdet Sevinç kardeşimizin
hazırladığı çiğ köfteyi unutamıyorum.
Sayın okurlarım, Necdet Sevinç kardeşimiz, yazarını
kurşunlatan milliyetçi bir kalem sahibi idi. Altı yüz sayfalık son kitabı “İstiklâl Harbi’nde Etnik İhanet” idi.
Eserleri; “Gaziantep’te Türk Boyları, Osmanlı’nın Yükselişi ve Çöküşü,
Osmanlı’dan Günümüze Misyoner Faaliyetleri, Eski Türklerde Kadın ve Aile,
Osmanlı’larda Sosyo-ekonomik Yapı, Arşiv Belgelerimizle Tehcir, Ermeni
İddiaları ve Gerçekler, Pontus’la Hesaplaşma, Duruşmalar, Yazarını Kurşunlatan
Yazılar, Sanık Yazılar, Tutanak, Ferman, Ülkücüye Notlar, Ajan Okulları, Acının
Tadı, İstiklâlin Bedeli”
Sevgili kardeşim Necdet Sevinç’e ulu Tanrı’dan rahmet; ailesine, sevenlerine, milliyetçi camiamıza ve milletimize sabır ve başsağlığı dilerim. Tanrı Türk’ü Korusun.