Çoğumuz Büyük Bir Hayal Kırıklığına Uğrayacağız

Neslihan KORUTÜRK - 04.07.2008

 

Hemen hemen hepimiz zannediyoruz ki, “Ergenekon” davasıyla bütün karanlıklar aydınlığa çıkacak, pırıl pırıl, Avrupa ölçülerinde bir demokrasimiz olacak.

Yine çoğumuz zannediyoruz ki; AKP (AK Parti) kapatılacak, irtica tehlikesi sona erecek, geçim sıkıntılarımız, işsizlik vs. bitecek, ebedî bir bahar yaşayacağız.

Böyle şeyler mümkün olabilir mi?

Önce, birinciden başlayalım. “Ergenekon” soruşturmasından çok memnun olan kalemlerden biri, Ergun Babahan bugünkü Sabah’ta “Temiz eller operasyonu” başlıklı yazısında şunları hatırlatıyor:

Ergenekon soruşturması derinleştikçe yakın geçmişin karanlık olayları da gündeme geliyor.
Gazi olayları bunun bir örneği.
Tıpkı aydınlatılamayan Sabancı suikastı gibi.
Şimdi, Ergenekon oluşumunun Başbakan Erdoğan'a suikast düzenleme girişiminde bulunma işini DHKP-C örgütüne havale ettiği iddiası var.
Sabancı suikastı, DHKP-C örgütünün yaptığı bir işti.
Acaba bu cinayet de bu örgüte taşeron olarak havale mi edilmişti?

Türkiye'nin yakın tarihi aydınlatılamayan cinayetlerle dolu.
Ergenekon
soruşturması tüm karanlık olayların aydınlatılması için bir vesile olmalı.
Hrant Dink cinayetinden, Malatya kıyımına, Santoro cinayetinden Kışlalı suikastına kadar üstüne gidilmeyen, gidilemeyen tüm dosyalar ciddiyetle ele alınmalı.
Türkiye, Susurluk'ta kaçırdığı bir fırsatı ele geçirdi.
Bir savcı kararlılıkla Türkiye'yi kana boğmaya çalıştığı iddia edilen bir örgütün üzerine gidebiliyorsa, bir eşik aşılmış demektir.

Ülkemiz bir "temiz eller" fırsatı yakalamıştır.

Diyor.

Ah, keşke!

 

Ali Bayramoğlu ise “Demokrasi davası, demokrasi kavgası…” başlıklı yazısında daha ayrıntılı bir olayı anlatıyor ve “Ergenekon” a bağlıyor.

Sedat Tanış, 25 Ocak 2001 tarihinde Silopi Jandarma İlçe Komutanlığı'nda ortadan kaybolan HADEP İlçe Başkanı Serdar Tanış'ın ağabeyidir. O tarihte Serdar'ın, HADEP üyesi Ebubekir Deniz'le birlikte jandarma karakoluna girdiklerini gören oldu, ama çıktıklarını gören olmadı. Serdar Tanış'ın bilgisayarında bulunan Başbakanlığa yazılmış dilekçede "babasının ve kendisinin alay komutanı tarafından ölümle tehdit edildiği" ibaresi vardı.

Alay komutanı ise Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmak üzere aranan emekli tuğgeneral Levent Ersöz'dü.

Bu olay beni ilgilendiriyor. 2001 Şubat'ında diğer gazeteci arkadaşlarımla Silopi ve Şırnak'ta kayıpların izinde dolaşırken de ilgilendiriyordu…

Şimdi de ilgilendiriyor…

O insanlar hâlâ kayıp…

O dönemin Alay Komutanı Levent Ersöz ise bu konuda ifade bile vermeye tenezzül etmedi, üniformasının verdiği "güç"le.

Arkasından taltif edildi.

Tuğgeneral oldu.

Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un döneminde Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı'na getirildi.

Ergenekon'un "bir yüzü, derin yüzü, darbeye açılan kapısı burası"dır.

 

Olayın en dikkat çekici yönü, Yedi buçuk sene evvel meydana gelmiş bir olayda, adı geçen generalin, 3 sene önce emekli olmasına rağmen hiçbir şekilde ifadesinin alınamamış olmasıdır.

Hadise son derece ciddidir. İki vatandaş kayıptır. Fakat hiçbir savcı, şimdiye kadar bu iki vatandaşın ne olduğunu soruşturamamıştır. Medyaya yansıyan bilgilere göre, aranan emekli general de bu suçlamadan dolayı aranmamaktadır.

Zaten; normali, bütün bu hadiselerden ayrı olarak o emekli generale yukarıda anlatılan olayın hesabının sorulması değil midir?

Bu hesabı 7.5 yıldır soramayan bir yargı sisteminin daha büyük olduğu iddia edilen olayları aydınlatma ihtimali mevcut mudur?

 

Çok yakındaki, herkesin gözü önünde meydana gelen ve soruşturulan, Ergun babahan’ın da aydınlatılacağını umduğu Hırant Dink cinayetine bakalım.

Hadisedeki sorumlu alt düzey ve üst düzey polis ve jandarma görevlileri hakkında hiçbir soruşturma yapıldığına tanık olamadık. Yani, hal böyleyken, her şey ortadayken sorumluların üzerine gidilmediği belliyken, muhayyel “Ergenekon soruşturması” bu hadiseleri nasıl aydınlatacak?

İşte bundan dolayı diyorum ki; “Ergenekon” soruşturmasından mucize bekleyenler çok büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaklar.

***

Yazı uzadı. Olan oldu, artık “kapatma davası”ndaki görüşümüzü de belirtelim.

Orada da her ne bekliyorsanız, sonuç sizin için halay kırıklığı olacaktır.

Kapanırsa, ülkede her şey normala dönecek, maddi ve manevi sıkıntılarım bitecek diye bekleyenler için, herhangi bir şeyin değişmesi mümkün mü?

Ülkenin ekonomik ve sosyal yapısı aynen yerinde dururken bizim hayatımızda herhangi bir düzelme olabilir mi?

 

Kapanmazsa zaten hadisenin kendisi hayal kırıklığı olacak.

 

Yazı fazla karamsar oldu, diyenlere…

Hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsanız kendi hayatınızı kendiniz değiştirmeye çalışın.

Zor tabii.

Fakat tek gücümüz kendi kendimizi değiştirebilme gücümüz.

Tarih: 04.07.2008 Okunma: 773

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

özgür deniz

19.05.2008 - 20:14

MUSTAFA KEMALİ VE TARİHİ ANLAYABİLMEK İÇİN GERÇEKLERDEN KORKMADAN ARŞİVLERİ AÇMALIYIZ. YOKSA SOYSUZLAR KANI BOZUKLAR HER TÜRLÜ GÜZELLİĞİN DÜŞMANI FOSİLLER ONUN ARDINA SAKLANARAK BU VATANI BU MİLLETİ DEĞERLERİ TAMAMEN YOK EDECEKLER.YANİ MUSTAFA KEMALİN ŞUANKİ ONURSUZLARI REZİL EDECEK NE ÇOK SÖZÜ VAR.MESLE GELECEĞE KİLİTLENMEK GERİYE TAKILMAK KALMAK DEĞİL.İSLAM AHLAKI OLMADIKÇA İNSANLIK ASLA ASLA ASLA ASLA GÜLMEYECEK.ALLAHSIZ BİR DÜNYA HEP ZULÜM DÜNYASI OLACAK.İNANSAKTA İNANMASAKTA BU BÖYLE OLACAK.saygı muhabbet

özgür deniz

19.05.2008 - 20:14

MUSTAFA KEMALİ VE TARİHİ ANLAYABİLMEK İÇİN GERÇEKLERDEN KORKMADAN ARŞİVLERİ AÇMALIYIZ. YOKSA SOYSUZLAR KANI BOZUKLAR HER TÜRLÜ GÜZELLİĞİN DÜŞMANI FOSİLLER ONUN ARDINA SAKLANARAK BU VATANI BU MİLLETİ DEĞERLERİ TAMAMEN YOK EDECEKLER.YANİ MUSTAFA KEMALİN ŞUANKİ ONURSUZLARI REZİL EDECEK NE ÇOK SÖZÜ VAR.MESLE GELECEĞE KİLİTLENMEK GERİYE TAKILMAK KALMAK DEĞİL.İSLAM AHLAKI OLMADIKÇA İNSANLIK ASLA ASLA ASLA ASLA GÜLMEYECEK.ALLAHSIZ BİR DÜNYA HEP ZULÜM DÜNYASI OLACAK.İNANSAKTA İNANMASAKTA BU BÖYLE OLACAK.saygı muhabbet