BEDELİ NE OLURSA OLSUN…

İsmail Hakkı CENGİZ - 30.10.2011

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Çürük çarık evlerde oturduğumuz bir kere daha kanıtlandı…

Kanıtlayan kim?

Deprem!

x   x   x

1992’de, Erzincan’da meydana gelen depremi bizzat yaşamıştım. Oradaki yıkılan binaları da yakından görmüştüm. Hiçbir yıkıntıda, Van’daki depremin yıktığı apartmanlardaki gibi, yapının “moloz” yığını haline geldiğini görmemiştim. Yıkılan binaların hepsi, iyi kötü bütünlüğünü muhafaza ediyordu.

Demek ki Van’da, inşaat işleri Erzincan’dan hayli geride! Son depremde yıkılan binaların bazılarının hem Erzincan, hem de büyük Marmara depreminden sonra inşa edildiğini hesaba katmalıyız… Üstelik, o günden bugüne neredeyse her yıl irili ufaklı depremleri yaşamaya devam ediyoruz. Anlaşılıyor ki, yaşadığımız depremlerden hiç ders almadığımız gibi, inşaat kalitesini de biraz daha bozmuşuz…

x   x   x

Şimdi…

Bu şartlar çerçevesinde, Sayın Başbakan diyor ki; “Çürük evler yıkılacak, yenileri yapılacak!”

Peki, çürük ev ne kadar?

10 milyon!

Sabah’ın, 30 Ekim Pazar günü manşetten verdiği habere göre, 19 milyon hanenin 10 milyonu çürük!

Demek, 10 milyon hane yıkılacak ve yeniden yapılacak!

Tabii bunu yapmak kolay değil… Bir bedeli var… Hatta iki bedeli var:

Birincisi ekonomik bedel!

İkincisi, siyasî bedel!

Sayın Başbakan’ın bunları göze aldığı anlaşılıyor… “Bedeli ne olursa olsun bu binaları yıkacağız” diyor…

Elbette “bu binalar”dan kastı, kaçak binalardır… Lâkin çürük binaların sadece kaçak binalar olmadığı da ortadadır. Misâl, Van’da yıkılan binaların ne kadarı kaçaktır? Belki hiçbiri… Demek ki problem sadece “kaç bina” problemi değil! Kanunî veya legal binalarda da bir büyük “denetim” problemi vardır.

Yani neticede, Sabah’ın yazdığı gibi 10 milyon hanenin yıkılıp yeniden yapılması gündemdedir.

“Bedeli ne olursa olsun” bu binalar yenilenmelidir. Tabii ki bu işin 10 milyarlarca liralık iktisadî bedeli vardır. Bu kaynak nereden temin edilecek? Aslında bu iş için çok sağlam bir kaynak vardı: 1999 depreminden sonra ihdas edilen “deprem vergileri”… Bu kaynaktan elde edilen rakam 40 milyar lira gibi devasa bir boyuta bile erişmiş… Gel gelelim bu kaynak, “sağlık”, “eğitim”, “oto ve duble yolar” için harcanmış. Bu bilgileri, bizzat, “bedeli ne olursa olsun” diyen Başbakan’ın kabinesindeki Maliye Bakanı Şimşek veriyor.

Demek ki, yıkım-yapım işinin ekonomik bedelini göze almak, hele bulmak hiç de kolay değil…

x   x   x

Geçelim, işin ikinci boyutuna: Yıkılması icap eden kaçak yapılar!

Bunlar kaçak olduğuna göre, yıkılınca bir ekonomik bedel ödenmesi de söz konusu olmayacaktır. O vakit, bunu yapmak daha kolay!

Yok, o kadar kolay değil…

Yüz binlerce mi, milyonlarca mı, sayısını bilmediğiniz kadar konutun yıkılması söz konusu… Ekonomik bakımdan sorun yoksa da, siyasî bakımdan ziyade netameli iş!

Her ne kadar Sayın Başbakan, bilhassa siyasî açıdan “bedeli ne olursa olsun” diyorsa da biz o kadar emin olamıyoruz.

Çünkü biz böyle bir söylemi çok yakın tarihimizde ve yine bizzat Erdoğan’ın ağzından “Kürt açılımı” konusunda işitmiştik… İşin siyasî bedelini görünce geri adım atmıştı. Gerçi, o geri adım memleketin hayrınaydı…

Fakat kaçak binalar konusunda Sayın Başbakan’ın kararlılık göstermesi ülkenin ve milletin hayrına olacaktır.

Ümitle bekliyoruz!

 

Önceki yazılar

Tarih: 30.10.2011 Okunma: 724

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?