Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Kolonoskopi yaptırdınız mı?
Ya rektal tuşe ve gaitada gizli kan testi?
Mamografi?
PSA testi?
Peki, vaginal smear, PAP smear kontrolünden geçtiniz mi?
Sağlıklı bir ömür ve bilhassa “erken teşhis” için bunları yaptırmamız gerekiyormuş!
Neredeyse her akşam haber bültenlerinde bu testlerden birini yaptırmamız uzmanlarca tavsiye ediliyor…
Bununla beraber, iyi haber, herkesin bu testleri yaptırmak zorunda olmaması… Genel tavsiye şu şekilde:
Kadınlar, 35 yaşından sonra, her yıl mamografi ve vaginal smear kontrolünden geçmeli…
Erkekler, 45 yaşından sonra Prostat Spesifik Antijen (PSA) testi yaptırmalı…
Her iki cins, 40 yaş üstündeyse, her yıl gaitada gizli kan, 50 yaş üzerindeyse, 5-10 yılda bir kolonoskopi testinden geçmeli…
Çekap ise, 45 yaşına kadar yılda bir, 45’ten sonra her 6 ayda bir yaptırılmalı!
Bu arada, diş hekimleri de, her 6 ayda bir dişerimizin kontrolden geçmesi gerektiğini söylüyorlar…
x x x
Hadi, buyurun bakalım… Bu test ve kontrolleri, bırakın Türkiye’yi, dünyada düzenli olarak yaptırabilen var mıdır?
Her gün, televizyonlarda, bu sağlık kontrollerinin yapılması öneriliyor… Bu önerileri dinleyip de; doktoruna “Ben 35’imi veya 45’imi geçtim şu testlerin yapılmasını istiyorum” diye başvuranını gördünüz mü? Gayet sağlıklı gözüken birisinin böyle bir başvuruda bulunması durumunda, bunu ciddiye alacak bir doktor ve sağlık kurumu tanıyor musunuz?
Zaten kendini sağlıklı hisseden bir kişinin, işini gücünü bırakıp da herhangi bir sağlık taraması için doktora gitmesi olacak iş midir?
Biz, bırakın sağlıklıyken gitmeyi, biyerimiz ağrıdığı, bir rahatsızlığımız olduğu hallerde bile, artık o ağrıdan duramayacak vaziyete gelinceye kadar doktora gitmiyoruz.
Demek ki kendiliğimizden bir hekime, bir sağlık kuruluşuna müracaatımız gerçekçi bir beklenti değil…
Öyleyse ne yapmalı?
Sağlıklı insanlar için “şu testler yapılmalı” tavsiyelerinin “boş” olduğu görülmeli… Bunun yerine, erken teşhis için, hastalıkların “ayrıntılı” belirtileri üzerinde durulmalı, bu konularda vatandaş aydınlatılmalı…
x x x
BU TESTLER MUTLAKA GEREKLİYSE
O vakit, bu iş “aile hekimleri”ne verilmeli. Onlar kayıtlardan bakarak, kendisine hiç uğramasa bile, yukarıda bahsedilen yaşlara gelmiş olan kişileri çağırarak, ilgili testlere sevk ve sonuçlarını takip etmeli.
x x x
BİR TÜRK DOKTORU DÜNYAYA KAFA TUTAR
Birkaç haftadır, ekranlardaki “kolesterol vardır-yoktur” tartışmasını izliyorsunuzdur.
Bu konuyla ilgili ilk bilgiler bana 2 ay önce ulaşmış ve 9 Ekim’de “Kolesterol diye bir hastalık var mı?” başlıklı makaleyi yazmıştım. Orada, Prof. Dr. Canan Karatay’a göre; kolesterol diye bir hastalığın olmadığı, ilaç firmalarının, bu “uydurma hastalık” sayesinde hesapsız “vurgun” yaptığı görüşünde olduğunu belirtmiştim.
Sonra, malûm, ateşli tartışmalar başladı…
Prof. Karatay’a inanıyorum ve “dev”lere karşı mücadelesini hayranlıkla izliyorum.
Bir Türk hekiminin, kapitalizmin en dişli köpek balıklarına karşı kılıç çekmesi, insanda iftihar duyguları uyandırıyor.