Cumhurbaşkanı’nın “Mümtaz atamaları”
Günlerdir Sarkozy’nin gölgesinde kalan Türköne’ye medya nihayet “hak ettiği”
ilgiyi gösterdi
Cumhurbaşkanı Gül , Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu’na harika atamalar
yaptı! Yönetim Kurulu’na getirdiği beş isimden Zaman yazarı olan üçünün
Atatürk’le ilgili çalışmaları olmadığı gibi Atatürkçülere açıkça karşıtlığı söz
konusudur... Bu harika atamalardan Mümtaz’er Türköne klasik bir Atatürk ve
Cumhuriyet karşıtıdır. Atatürk’e cepheden saldırmamaya özen gösterirse de çevreden
sert biçimde saldırır.
***
Abdullah Gül’e gelince... Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı olduğu 1995
yılında gazetelere geçen iki sözü çok çarpıcıdır...
- Cumhuriyet döneminin sonu geldi...
- İslam’a aykırı kanunlar kalkacak...
Beyefendinin Cumhuriyet ve demokrasiye bakışında aradan geçen yıllara rağmen
değişme olup olmadığı yukarıda açıkça görülüyor...
Melih Aşık / Milliyet
“Bırakıp da gidene” diye bir şiir vardı, final mısrasıydı: “İnsan sevdiğini
yerden yere
vururmuş birtanem, affet beni!”
Biraz o misal olmuş
Mümtaz’er Türköne’ninki!
Kurduğu Cumhuriyeti yıkmak için elinden geleni ardına koyma, “üniter devlet”in
yerine “Yeni Anayasa” eliyle “federasyon”un inşasını destekle, “serveti”
saydığı Türklüğü silmek için didin çabala... Sormazlar mı adama:
Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap?
Keşke Türköne konuşurken muhabir arkadaş baksaydı, ayağının teki havada mıydı?
Gocunmuyor da...
Hadi “muktedirler”, eskiden hiç hoşlanmadıkları yapıları ele geçirerek kendilerinin
kılıyorlar ve bu kurumlara karşı “aşk gibi / sevda gibi” hisler beslemeye
başlıyorlar.
Peki Mümtazer’e ne oluyor?
Devlet eliyle resmi ideoloji oluşturulmasına karşı yazdığı onca yazının
mürekkebi kurumadan, attığı onca nutkun kulaklardaki çınlaması bitmeden, nasıl
oluyor da devlet eliyle resmi ideoloji oluşturulan bir yapının en tepesine hiç
gocunmadan kuruluveriyor? Mümtazer bu soruya bir cevap verebilir mi
acaba?
Ahmet Hakan / Hürriyet
Gül tarihe geçti
Dünyanın başka bir ülkesinde acaba, ülkelerinin kurucularını ve onları
destekleyenleri bu kadar açık ve sert biçimde eleştiren kişiler, o kişilerin
adlarını taşıyan böylesine önemli kurumların başına getirilir mi?
Bizde getiriliyorsa; bu, bizim “ileri demokrasi”ye geçmiş olmamızdan mı, yoksa
o kurumların taşıdığı anlamların içini iyice boşaltmak isteyişimizden mi
kaynaklanıyor?
Cumhurbaşkanı Gül, bu atamalarla bir kez daha tarihe geçti. Tebrik ederim.
Mustafa Mutlu / Vatan
Sülük aydınlar
Henüz yazdıklarının mürekkebi bile kurumadı; “Atatürk dönemi” için çok kötüydü diyorlardı. Bugünün her türlü defosunu, Atatürk dönemine yıkmayı profesör, yazar, entelektüel, düşünür, aydın olmalarının baş amacı haline getirmişlerdi. Açıkça söyleyip yazıyorlardı. Cumhurbaşkanı da onları bu yanlarıyla biliyor, tanıyordu. Buna rağmen onlardan birkaç tanesini “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurulu”nun yönetim kuruluna atadı. Atatürk’ün adından da faydalanacaklar, ünlerine ün katacaklar, yönetim kurulu üyesi maaşı da alacaklar. Sülük aydınlar!
Necati Doğru / Sözcü