Anamur’da sosyal, kültürel ekonomik değerlere sahip çıkma çabaları meyvesini vermeye başladı. Bu çalışmalarda Anamur Belediyesinin, bazı dernek ve STK’ların katkısı çok büyük. Bu kapsamda Anamur Kültür Derneğinin düzenlediği 1. ve 2. Taşeli Kültür Sohbetleri en fazla dikkat çeken etkinlikti. Elbette başka dernek veya kuruluşların da bu konuda kendilerine göre çabaları var. Ama bu çalışmaların yeterli mi derseniz? Bize göre yetersiz. Ama yine çaba ve emeklerinin bir yere varmadığını bilmelerine rağmen çalışmaya devam eden kişi ve kuruluşları kutlamak isterim.
Türkiye’nin her tarafında olduğu gibi Anamur ve yakın çevresinde de tarihi, sosyal, kültürel değerlerimiz, yağmur, dolu, rüzgâr, yangın gibi afetler veya kötü niyetli kişilerin yakıp yıkmaları, çevre halkının bu gelişmelere duyarsız ve ilgisiz kalmaları hoş karşılanacak bir durum değil. Ancak ekonomik, sosyal, kültürel bakımdan geri kalmış topluluklardan geçmişte kalmış değerlere sahip çıkılmasını beklemek kuru bir hayalden öte geçmez.
Bir cenaze merasimi için Ören Beldesine gitmiştik. Mezarlığa çıkarken harabeleşmiş tarihi bir konak kalıntısına rastladık. Meğer bu konak eski Anamur Beylerinin konaklarındanmış. Bum konağın sahibinin Hacı Ali Bey olduğunu söylediler. Bu şekilde harap olmuş Anamur Yeşilyurt Mahallesi, 23 Nisan Caddesinde dikkatimizi çeken tarihi bir konak daha var. Ona da Kısakahyaoğlu Konağı diyorlar. Elbette Anamur kent içinde, Bozyazı’da ve çevre belde ve köylerde buna benzer daha başka tarihi evler ve konaklar var. Ama söz birliği edilmiş gibi hepsinin kaderi maalesef hep aynı olmuş. Çoğu 1800-1900’lü yıllarda yapılan bu tarihi ev ve konak sahiplerinin aramızdan ayrılmalarından sonra geride kalan mirasçıları bu eserlere sahip çıkmamış veya çıkamamışlar. Devlet yetkilileri de SİT ilan etmekten öte korunması için hiçbir şey yapmamış.
Anamur Belediyesinin çabaları ve Mersin Valiliğinin maddi destekleriyle işte sözünü ettiğimiz konaklardan biri kurtarılıyor. Nihayet 23 Nisan Caddesindeki Kısakahyaoğlu Konağı’nın restore çalışmaları başlamış. Birkaç gün önce önünden geçerken konağın dış tarafına iskelelerin kurulduğu ve bazı sonradan eklenen çirkin eklentilerin yıkılmaya başlandığını gördük. www.anamurevleri.gen.tr sitesinde ilginç bilgilere ulaştık. Bakın neler yazmışlar.
“Konak 1915 yılında kereste tüccarı Mustafa Kısakahyaoğlu tarafından yaptırılmıştır. Yük hayvanlarıyla 2 yıl boyunca malzeme taşınan konağın inşası Rum Kâhya Kiryako tarafından yapılmıştır.
19.yy mimarisini görkemli bir şekilde yansıtan konak; moloz taş, ahşap hatıl kullanılarak yapılmış olup içi ve dışı sıvalıdır. Kırma çatısı kiremitle kaplıdır.
Zemini birinci kata bağlayan merdiven, yarıya kadar kesme taş, yarıdan sonra ahşaptan yapılmıştır. İç mekânda kullanılan malzemeler, dayanıklılığıyla tanınan Toros sedirindendir.
Yapının doğusunda yer alan, üstü taçlı ana giriş kapısının kapı tokmağı ve iç kapı-dolap kilitleri halen orijinal hallerindedir. Konağın güneyindeyse, çok amaçlı iki kanatlı ikinci bir geniş kapı daha bulunmaktadır.
Konağın pencere güneş kıranları, pencere menteşeleri, kapı ve dolap oymaları, odalardan birinde bulunan ve tüm tavanı kaplayan sini göbeği ahşap süsleme ve birinci katın ortalarında yer alan, üstü halka tutamaklı ahşap kapak açıldığında, merdivenle inilen soğuk hava deposu, yapının görülmeye değer bazı bölümleridir.”
Buraya kadar her şey güzel. Ancak bazı dostların bu konuyla ilgili olarak uyarıları var. Deniyor ki, tarihi evler ve konakların düzenlenmesi her önüne gelenin yapabileceği sıradan bir iş değildir. Restorasyon konusunda bilgi sahibi olmayı ve tecrübeyi gerektirir. Bu konuda İstanbul ve Bursa faaliyet gösteren kuruluşlar var. Elbette restorasyon yaptıran bazı belediyelerin ve vakıfların yaşadıkları tecrübeler söz konusudur. Anamur’da restorasyon konusunda yaşanmış bir Akcami örneği gözümüzün önünde iken aynı hataya düşülmemesi beklenir.
Anamur Belediyesinden, Mersin Valiliğinden beklentimiz böyle tarihe mal olmuş eserlerin restorasyonunda kendini kanıtlamış kuruluşlarla işbirliği yapmaları, edinilmiş tecrübelerden ders çıkarmalarıdır. Yoksa yapılan her şeye yazık olur.