Ateizm, dinsizlik olması hasebiyle, akılsızlar
ve insan olmayanlar için geçerlidir. Kimse kusura bakmasın bu bir geçektir. Zira
din, akıl sahiplerine yani insanlara hitap eder. Akılsızlar ve insan olmayanlar
dinden muaftırlar. Ya da şeytanlaşmış tipler, bilirler ama bildikleri halde
inkâr ederler. Yani dini inkâr edenler; ya akıldan mahrumdurlar, ya insanlıktan
uzaktırlar ya da şeytanidirler. Bu bir hakaret değildir. Saf hakikattir. Ve
hayat bizi asla yalanlayamaz bu konuda. Zira din, zekâyı koşul kılar, zekâ
olmadığı takdirde, dinin yaşanılabilir olması kabil değildir. Din de, bu
hakikati deklare eder. Birileri gücenecek, gocunacak diye, gerçeği
kılıflayamayız, kimse kusura bakmasın. Hakikat çelik gibidir, onu eğip bükmeye yürek
ve güç gerek. Düşüncenin ve vicdanın
sesini yok edebilir misin? Edemezsin ve edemediğin takdirde de Allah’ı yok
sayamazsın. Zorlamayla Allah yok olmaz. Çünkü Allah, senin düşüncendedir ve
vicdanındadır. Düşüncesinin ve vicdanının sesini inkâr edenden daha ahmak kim
olabilir? Allah, kendini inkâr edemeyeceğin şekilde, senin içindedir. Bu yüzden
de; ‘’kendini bilen Allah’ı bilir’’ dememişler midir? Kur’an-ı namusluca okuyun
ve kendinizi tefekkür edin, bu yüce gerçeği algılamanız ve anlamanız
kaçınılmazdır.
Ayrıca, ateistler, ancak teorik düzeyde,
böyle bir fikre inandıkları varsayımıyla yaşarlar. Ama bu düşünceyi pratiğe
aktarmakta zorlanırlar. Ateizm, pratiğe, ahlaksızlık düzeyinde aktarılabilir
ancak. Haddizatında ateizm diye bir şey de yoktur. Ateizm, ahlaksızlığın teorik
zeminde ki ifadesidir. Yani, ahlaksızlık, ateizm adı altında ideolojik kılıfa
büründürülmüştür. Böylece, Allahsız ideolojilere, geçiş zemini var edilmiştir. İnsan,
istese de, istemese de, Allah’ı, içinden söküp atamaz. Ama örtmeye ve böylece
yok saymaya çalışır, velâkin onu da beceremez. Ansızın Allah deyiverir. Bu tür
durumlara, hayatın içinde rastladığımız mutlak gerçektir. Bu gerçeği
anımsattınız mı da, bahaneleri hazırdır; bu fevri bir durumdur, bilinç dışı bir
durumdur. Zaten bizim de, böyle bir durumu ifade ettiğimizi algılamaya zekâları
yetmez bunların. İster istemez denen durumda budur ama anlamazlar. İsteğe bağlı
olsaydı, inkâr edebilmenin de anlamı olurdu o zaman ve iman anlamsızlaşırdı. Ama
Allah, bu fırsatı ve sorumluluktan kaçma yolunu, insana vermemiştir. Yani
Allah, kuluna, adeta; sen varsan, Ben’de varım ve sen, Bensiz var değilsin. Senin
varlığın, Ben’im varlığıma bağlıdır. Ben, bütün varlığın, ilk varıyım der. Maddenin,
görünen yüzüne takılıp kalanlar, bu yüce sırrı ve büyük hakikati keşfedemezler.
Allah’ı, Ebu Cehil misali bilerek inkâr
edenlerin durumuna gelince, onlar aslında Allah’ın var olduğunu bilmektedirler
ama çıkarları için inkâr etmektedirler. Geçim kaynakları, varoluş sebepleri,
devasa güçleri ahlaksızlık olduğu için ve ahlaksızlığı da ancak Allah’ı inkâr
ettirerek yayabileceklerini bildikleri için şeytanlaşmaktadırlar. Ateizmi,
teorik düzeyde yaşatmaya çalışanlar, şeytanlaşmış baronlardır. Ahlaksızlığı açıktan
savunamadıkları için böyle bir kavram oyununa yeltenmektedirler. Ahlaksızlık
dendiği zaman, bu insanlara itici gelecektir ama ateizm dendiği zaman, insanlar
bunu bir şey sanmaktadırlar. Ne derin cehalet. Ateizm, devasa bir rant
kapısıdır. Nice ideolojinin, temel taşıdır. Küresel gayelerin kotarılması,
ateizm sayesinde gerçekleşmektedir. İnsanlar, ateistleştikçe,
ahlaksızlaşmaktadırlar ve ahlaksızlaştıkça da benliklerini yitirmektedirler,
böylece kolayca oltaya takılmaktadırlar. Şeytani baronlar, Allah’ı bilirler ama
inkâr ederler. Eğer Allah’ın varlığını kabul ederlerse, sömürü çarkı darmadağın
olur. Ateizm, bir hastalıktır. Ruhu harap eden, beyni felç eden bir hastalıktır.
Söylediklerimi rastgele söylüyor değilim. Belli
bir bilinç temelinde ve derin tefekkür sayesinde söylüyorum. İnsanı, doğayı,
varlığı, maddeyi namusluca düşünün, Allah var diye haykıracaksınız. Çünkü bütün
mevcudat, Allah’ın varlığını ve gücünü ispat etmektedir. Bütün filozoflar bile,
Allah’ın varlığını kabul etmişler ama bunu ya maddeye ya doğaya atfetmişlerdir.
Ya da direkt olarak Allah demişlerdir. Allah, bütün varlığın, zorunlu ilk
nedenidir. Ama Kendisi nedensizdir. Allah, ancak, beyin ve ruh devre dışı
kaldığı zaman inkâr edilebilir ki, o zaman, zaten sen diye bir şey yoktur. Sen
olmayınca da Allah düşüncesi anlamsızdır. Zira Allah, senle vardır. Evet, sen,
Allah’ın varlığının sonucusun ve Allah sensizde vardır, sen Allahsız olamazsın
ama senin varlığınla Allah’ın varlığı bir canlılık kazanmaktadır. Sen yoksan,
düşünce yoktur, ruh yoktur ve dolayısıyla Allah’ın varlığı senin için bu dünya
bazında bir şey ifade etmez olmaktadır. Öyleyse, sen var olduğun müddetçe, var
olmanın zorunlu sebebi olan Allah’ın varlığını inkâr etmen kabil-i mümkün
değildir. Kendini inkâr edenden daha ahmak kim olabilir ve zekâya başka nasıl
hakaret edilebilir?