“DARBEYİ YARGILAMA” KOMEDİSİ

İsmail Hakkı CENGİZ - 07.04.2012

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Memleket bir tiyatro salonu...

Neredeyse her ay yeni bir oyun sergileniyor.

Tiyatro, Nisan ayında perdelerini “Darbeyi Yargılama” oyunuyla açtı.

Oyunda, “davalı” iki kişi... İkisinin de darbe işi.

“Davacı” listesi kalabalık... Hemen hemen herkes “dava”ya “müdahil”!

Nitekim perdenin açıldığı gün davacılar salona koştu. Salonun içi dışı ana-baba gününe döndü.

Lâkin bi eksik vardı: “Davalı”lar!

Güzel ülkemde “davalı”ların katılmadığı, katılmaya da ne mecallerinin, ne niyetlerinin olduğu bir “dava” görülüyordu. Şuursuz yandaşlar sevindirik olmuşlardı. Nasıl bir komedi seyredeceklerinin farkında bile değillerdi.

Bu oyunun nasıl bir “aldatmaca-komedi” olduğunu biz anlatmayalım... Bize inanmazlar! Biz sadece iktidara yakın bir kanalda dile getirilenleri aktaralım da ne mene bir oyunun sahnelendiğini herkes görsün.

Mekan: Kanala televizyonu

Zaman: 06 Nisan 2012 Cuma akşamı

Program: Sivil Düşünce

Konuşan: Prof. Dr. Doğu Ergil

Hoca’ya göre “dava” hikâye, “dava” eksik, kandırmaca, göstermelik...

İşte gerekçeleri:

12 Eylül’ü yargılıyorsun ama 12 Eylül darbesinin bütün kurumları;

*En başta Anayasası

*Antidemokratik barajlı Seçim Kanunu

*Lider sultasının dayanağı Siyasi Partiler Kanunu

*Bilimi, özgürlüğü bitiren YÖK kanunu

* Millî Güvenlik Kurulu olduğu yerde duruyor. Bunlar için iktidar kılını bile kıpırdatmıyor. Ve fakat 12 Eylül’ü yargılıyor.

Oyunun adı neydi?

“Darbeyi yargılama”!

“Ma” olumsuz ekine dikkatinizi çekerim.

x   x   x

OYUNDA KAFAYA TAKILAN SORULAR

İlk sual şu: “Davalı” iki paşanın ömrü vefa etmeseydi bu oyun yine sahneye konabilecek miydi?

Peşinden, bağlantılı olarak şu akla geliyor: Mahkemeye gelmeye “sağlık sorunları” elvermeyen “davalı”ların davası ne kadar sürer? Söz konusu iki paşa davanın sonunu görebilirler mi?

Diyelim sonunu gördüler... Ceza kesildi... Cezalarının uygulanması mümkün mü?

x   x   x

Elbette sahneye konan oyun medyayı, yazarları, yapımcıları tesir altına alıyor. Günlerdir, TV’ler, gazeteler 12 Eylül dönemindeki

İşkenceleri,

İşkencede sakat kalan hatta ölenleri,

Kayıpları, fail-i meçhulleri dile getiriyor.

Bütün bunlar darbeyi yapan ve henüz hayatta olan iki kişinin sorumluluklarını hatırlatmak için yapılıyor.

Tabii ki 12 Eylül dönemindeki vukuatlardan tepedeki 5 kişi, siyasî bakımdan sorumluydu. Fakat işkenceleri bizzat yapanlar, kayıplarda, fail-i meçhullerde bizzat dahli olanlar nerede? Muhakkak onlar bu paşalardan daha genç! Ekranlarda bazı isimler bile zikredildiği halde onların yakasına niçin yapışılmıyor?

Asıl onlar yargılanırsa, ben derim ki, gerçekten 12 Eylül yargılanıyor.

x   x   x

ACI BİR KAYIP

Kanala’da, Cuma akşamları yayınlanan “Sivil Düşünce” programında izlediğimiz Emekli Yarbay Şenol ÖZBEK, bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Kendisini televizyondaki programlarından tanıdım.

Aklı başında, dişe dokunur fikirler serdediyordu.

Bilhassa, son zamanlarda gündemden hiç düşmeyen “Silahlı Kuvvetler” hakkındaki yalan yanlış “kanaat”leri, “algı”ları düzeltiyor, doğrusunu söylüyordu.

Bir keresinde; “1’nci Ordu’daki seminerde bir suç varsa, sadece Ordu Komutanına aittir. Onun altındakiler, seminere emirle katılmışlardır. Emre itaat edenlerde suç aramamak lâzım. Bana da emir verilmiş olsa ben de katılırdım.” demişti.

Artık bu kadarından bile mahrum kalacağız. Büyük bir eksiklik.

Allah rahmet eylesin!

Tarih: 07.04.2012 Okunma: 753

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?