4 Mayıs Cuma günü, Türkiye’nin pek çok askerî birliğinde “yemin töreni” vardı.
Nisan ayı başında silah altına alınan erler, acemi eğitimi dönemini bitiirip görev yapacakları birliklere sevk edildiler.
Oğlum Gökhan da o erler arasında, Ankara-Mamak’taki Tümen’de bulunuyordu.
Törene biz de İzmir’den gelerek katıldık.
Ankara’da bulunan kardeşim Abdullah bizi karşıladı ve birlikte Mamak’a gittik. Saat 07:40’ta nizamiyedeydik. Abdullah, bizi bırakıp, aracı park yerine götürdü.
Ben, hanımla birlikte nizamiyeden girdim. Asker yakınları erkenden gelmiş. Çok kalabalık var. Geniş nizamiye bölgesinde, tören alanına girmek için kapının açılmasını bekliyorlar. Biz de aralarına karıştık.
Misafirler arasında, erler, uzmanlar, astsubay ve subaylar dolaşıyor.
İki de “yarbay” var. Biri parlak üniformalı, diğeri eğitim elbiseli. Bilhassa eğitim elbiseli olan misafirlerle yakından ilgileniyor. Çocuklarının durumunu soruyor, bebekleri-çocukları seviyor. Ben de uzaktan bakıyorum.
Biraz sonra Abdullah geldi... “Tümen komutanı da nizamiyedeymiş” dedi.
“Ben buralarda general falan görmedim” dedim.
Etrafa bakarken subayları gördü ve “İşte şu, dedi general”! Eğitim elbiseli olan subayı gösteriyordu.
“Ben onu Yarbay zannetmiştim.” dedim. Çünkü eğitim elbisesinde, hiçbir general nişanı yoktu. Omuzundaki rütbelerin Yarbay rütbesinden tek farkı, hilalin üzerindeki incecik kılıç işaretleriydi ve onları fark edebilmeniz için çoook dikkatli bakmanız gerekirdi.
“O zaman bir merhaba diyelim” dedim.
Eğitim merkezinin komutanı olan Tümgeneral Taner Düvenci, bir grup misafirin yanındaydı. Yaklaştık.
Elimi uzatarak ismimi ve oğlumun da yemin edecek askerler arasında olduğunu söyledim.
“Ha, ben seni tanıyorum, dedi devre arkadaşım.” Tokalaştık.
Diğer misafirlere sorduğu gibi, oğlumun, eğitim merkezinden memnuniyetini sordu. Kısaca anlattık. hatıra fotoğrafları çektirdik.
Törenin başlama saati yaklaştığı için ayrıldık.
x x x
Biraz sonra, tören alanının kapısı açıldı ve içeri alındık. Yerlerimize oturduktan sonra, programın bir konserle başlayacağı duyuruldu. Konseri hazırlayan, 1’nci Tabur Komutanı Muhabere Yarbay Sedat Sav’mış. Yarbayım, önderlik ettiği ve çalıştırdığı, erlerden oluşan müzik heyetinde kendisi de ney sanatçısıymış.
Konser başladı... Çok güzel türküler icra ettiler. Yarbayım, haikaten güzel ney üflüyor... Konuşturuyor ney’i, adeta inletiyor.
Bu konuyla ilgilenenler bilirler, ney’den ses çıkarmak, onu üflemek son derece zordur. Sedat Yarbay’ın bu işi bir usta sanatçı gibi becermesi hepimizde takdir ve hayranlık duyguları uyandırdı.
Konser uzun alkışlarla sona erdi.
x x x
Yemin törenine geçildi.
Çocuklarımızın 3 hafta içinde çakı gibi asker olduklarını gördük. Anne-babalar gururlandı.
Ayrıntılara girip sözü uzatmayayım. Sadece şunu söyleyeyim: Bir yakınınız askere gittiği vakit, yemin törenine katılmak için elinizden geleni yapın. Çünkü çocuklar bunu bekliyorlar. Kısa dönem de olsa, askerlik hayatlarının çok önemli bir merhalesi...
İkincisi, askerî birlikleri, komutanları yakından görme fırsatıdır. Kaçırmamak lâzım. Silahlı Kuvvetlerde iyi gelişmeler var... Müşahade edin.
x x x
Tören bitince, alanda ailelerle çocuklarının buluşmasına ve hazırlanan kumanyaların birlikte yenmesine izin verildi. Bol bol resimler çekildi.
Gözlemmlerim ve Gökhan’ın anlattıklarından çıkardığım sonuç:
Silahlı Kuvvetlerde mühim değişiklikler var.
Her şeyden önce anlayış değişikliği... Subaylar ve hatta generaller erlere daha yakın.
Tümgeneral Taner Düvenci’yi, günün her saati, haftanın 7 günü erlerin yanında, bütün tesislerde; eğitim alanında, sporda, yemekhanede, kantinde hatta banyo tesislerinde görmek mümkünmüş. Tatil olan 1 Mayıs günü bile kışladaymış. Erlerin ve birliğinin bütün sorunlarıyla yakından ilgileniyormuş.
Bir devre arkadaşı olarak iftihar ettim.
Kendisine sağlık ve esenlikler diliyorum.
Bir baba, Tümgeneral Taner Düvenci, Albay Atilla Sarı, Kardeşim E. Alb. Abdullah Cengiz
Dualarım onunla...