Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Aşağıdaki cümleler bize ait olsaydı, yaftalanmadık ne darbeciliğimiz kalırdı, ne faşistliğimiz!Neyse ki bize ait değil... O cümleleri, iktidarın başı ve iktidara yakın medyanın, sözlerine sıkça müracaat ettiği, bendenizin de hayran olduğu, mütefekkir Cemil Meriç söylüyor:
“Okuma-yazma bilmeyen bir milletin iktidarı kontrol etmesi nasıl akla gelebilir? Bu itibarla, iktisaden geri kalan memleketler, Batı demokrasilerini ancak taklide yeltenirler. Aydınlar ancak özenir Batı demokrasilerine”.
Demek ki neymiş?
Demokrasi, milletin iktidarı kontrol etmesine dayanıyormuş. Geri kalmış memleketlerde bu mümkün mü? Üstat “bu nasıl akla gelebilir?” diyor.
Büyük mütefekkir devam ediyor ve uyarıyor:
“Kapitalizm, yaşamak için sömürmek mecburiyetindedir. Avrupa medeniyeti, ASYA’NIN SÖMÜRÜLMESİNE BAĞLI. Bu itibarla, onların yaptığı yardım ve dostluk, bu çerçeve içinde ele alınmalıdır”.
Peki, geri ülkelere hiç demokrasi gelmeyecek mi?
Üstada kulak verelim:
“Geri kalan memleketler, ancak büyük ENDÜSTRİ ile kalkınır. Ama Batı buna müsaade etmez”.
Demek ki, demokrasi kalkınmaya bağlı... Kalkınma ise endüstriye. Velâkin Batı müsaade etmiyor.
Nitekim
Geliştik, kalkındık, ağır sanayii kurduk, ithalat bu kadar, ihracat şu kadar...
Nereden nereye geldik... Fabrikalar açtık, araç üretiyoruz, satıyoruz falan derken...
Bir de öğrendik ki, daha hâlâ kendi arabamızı yapamıyoruz.
Eğer yapıyor olsaydık, geçen aylarda, “Yerli otoyu kim yapacak, ne zaman yapacak, ne kadar yerli olacak... Vs” tartışmaları gündeme gelir miydi?
Hayır. Az gitmiş, uz gitmiş dere tepe düz gitmiş ama bir arpa boyu yol gitmişiz.
Hakikat bu!
Çıkış yolu?
Yine Hoca’yi dinleyelim:
“Millî demokrasi evvelaâ bütün içtimaî sınıflara dayanır. İktisat ve kültürde; siyasî ve ekonomik bakımdan kendi kendine yetecek hale gelinir.
Derebeyliğe ve yabancı sermayeye karşı savaşılır ve millet BÜTÜNÜYLE KAVGAYA KATILMIŞSA millî demokrasi tutunur ve az gelişmiş memleket, az gelişmiş olmaktan kurtulur.” (Cemil Meriç, Sosyoloji Notları, İletişim Yayınları, 1999, Sayfa 53-54)
x x x
Üstat bunları ne zaman söylüyor?
27 Ocak 1966’da...
Neredeyse yarım asır önce!
Kimse kulak asmış mı?
Hayır!
Kimse millî demokrasiyi kurmaya çalışmamış.
x x x
Neyse ki siz, sıklıkla Cemil Meriç’in düşüncelerini ekranlardan dile getirenler!
Kanallarında, merhumun eserleri ve ismine atfen programlar yapanlar!
Üstadın kızı, Prof. Dr. Ümit Meriç’i konuk olarak TV’lere çıkaranlar!
Büyük mütefekkirin fikirlerine gerçekten değer veriyorsanız...
Söylediklerinizde samimiyseniz, işte fırsat; düşüncelerini hayata geçirin.
Düşüncelerini gerçekleştirmek için gayret sarfedin.
“Derebeylik”lerle ve bilhassa “yabancı sermaye”yle, “sömürgecilerle-emperyalizm”le savaşın... Savaşalım.
Ülkede, “millî demokrasi”nin tutunmasını sağlayalım.
Var mısınız?
Görelim samimiyetinizi!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, Leman’dan, 1 Ağustos 2012
Not: Resim gözükmüyorsa firefox’tan açmayı deneyin.