Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Memleketin ekonomisinin “iyi gittiği” görüşümü sık sık yazıyorum.
Ekonomi iyi, derken, devletin yayınladığı istatistiklere bakarak iyi demiyorum.
Dışarıdaki finans kuruluşlarının, “notumuzu yükseltmesi veya düşürmesi”ne de bakmıyorum.
Neye bakıyorum?
Çarşıya-pazara,
Yollara- caddelere,
Çevreye-etrafıma...
Vatandaşların davranışlarına,
Moraline,
İşsizlikten-pahalılıktan şikayetlerine...
Gösterilere bakarım...
Yürüyüşlerin, eylemlerin ne kadarı “iktisadî sebepler”den dolayı yapılıyor?
Bu saydığım ölçüler, Ekim ayı sonuna kadar, iktisadî hayatta büyük bir sıkıntı olmadığına,
İşlerin iyi gittiğine işaret ediyordu.
Kasım’ın daha ilk haftasında, iki vatandaş, Başbakanlık’ta, farklı iki eylem yaptı!
Her ikisi de “ekonomik” sıkıntılarını dile getirmek için Başbakanlığı seçmişlerdi.
Bu vatandaşlar, ülkenin en iyi korunan yerinin Başbakanlık Binası olduğunu bilmniyorlar mı?
Çok iyi biliyorlar!
Peki, buna rağmen, niçin ülkenin en iyi korunan mahallinde eyleme kalkışıyorlar?
Tek kelimeyle,
Çaresizlikten!
O derece bunalmışlar, kendilerini öyle çaresiz hissetmişler ki, seslerini duyurmak için her şeyi göze alıp, Başbakanlık önüne gelmişler.
x x x
PSİKOLOJİK SORUNLARI VAR!
Başbakanlık önünde yapılan eylem amacına ulaşıyor... Büyük yankı yapıyor.
Elbette hükümet de sessiz kalamıyor...
Açıklama hazır:
“Psikolojik sorunları var”!
Var tabii...
Psikolojik sorunu olmasa, Başbakanlığa, kuru sıkı da olsa silahla girmeye kalkar mı?
Psikolojik sorunu olmasa, kendini yakar mı?
Elbette psikolojik sorunu var... Onun için sesini hükümete duyurmaya çalışıyor.
Lâkin bir sorun bakalım, o sorun nasıl oluşmuş?
Vatandaşı bunalıma sokan ne?
Onları nasıl bir çaresizlik buhranı sizin kapınıza getirmiş?
Naçizane tavsiyem; hafife almayın!
Evet, şu iki hadiseye bakıp, ekonomi battı, öldük, bittik demiyorum.
Fakat bu olaylar tabandaki bir kaynamanın küçük bir göstergesidir.
Ekonominin pek de iyi gitmediğinin çok önemli bir işaretidir.
x x x
ŞEMS-İ TEBRİZİ’NİN 40 KURALI
37. Tanrı kılı kırk yararak, titizlikle çalışan bir saat ustasıdır.
O kadar dakiktir ki, iradesiyle her şey vaktinde olur.
Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç.
Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölme zamanı.
Aktaran Nevzat Dağlı... Devam edecek...
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ,Kestel YÖRE Gazetesinden
NOT: Resim gözükmüyorsa, firefox’tan açmayı deneyin.