İnsan,
yörüngesini bulmak, kendine bir hedef tayin etmek ve bir fikri benimsemek için,
edindiği bilgileri kullanarak düşünür. Düşünmek, yaratıcıdır. Düşünmeden hareket
etmek imkânsızdır. Bir şey meydana getirmek, bir proje üretmek ve sağlıklı
kararlar alabilmek için mutlaka düşünürsün. Düşünmek içinde bilgi altyapısına
sahip olmak gerekir. Düşünmek, ayıklayıcıdır. Düşündüğün zaman, olgulardan
gelen bilgiler aracılığı ile kalbine ve beynine gelen sezgiler sayesinde iyi
ile kötüyü ayıklayabilirsin. Düşünen insanın zihninde kelebekler uçuşur. Düşünen
zihnin putları yoktur. Düşünen zihin sabit değildir ki, putlara takılıp kalsın.
Düşünen zihnin önyargıları olmaz. Düşünen zihin, eninde sonunda yüksek
hakikatin farkına varır. Mutlaka varır. Yani herkesçe kabul edilen, kabul
edilmek zorunda kalınan, hayatın ve hiçbir şahsın yalanlayamadığı hakikatin. Düşünen
zihin, hiçbir olguyu, fikri, müntesipleri aracılığı ile yargılamaz, tetkik ve
tahlil etmez. Direkt olarak yargılar, tetkik ve tahlil eder. Eğer
yalanlayamıyorsa, o fikir doğrudur ve doğru fikrin yaşanılması gerekir. Eğer
yalanlayabiliyorsa, o fikir yanlıştır ve yanlış fikrin yaşanılması cehaletin
belirtisidir. Haddizatında, insanoğlunun en mühim problemlerinden biridir bu. İnsanlar,
fikirleri, ne hazin ki, müntesiplere göre tetkik ve tahlil etmekte ve buna göre
intihap etmektedirler. Nihayetinde de, büyük yanılgıların, aldanışların
kurbanları olmaktadırlar. Oysa fikirler, orijinlerine göre intihap
edilmelidirler. Orijinine göre intihap etmediğiniz her şey, sizin için
tehlikelidir ve zımnen sömürülmenize zemin hazırlıyorsunuzdur bu yolla.
Burada
şöyle bir misal vermek sonsuz isabetli ve faydalı olacaktır eminim. İslam ile Komünizm üzerinde tezekkür
edelim. Çünkü dünyada, öz olarak iki fikir vardır ve bunlar İslam ile Komünizmdir. Yani Tevhid ve Şirkin mümessili olan
müşahhaslaşmış olgular. Diğerleri aradaki gri renklerdir. Siyonizm’i saymıyoruz, o, görünmez bir anadır, babadır. İslam
haricinde bütün fikirler ona çalışır. Ondan gelir, ona gider. Şimdi bir şahıs bu iki yoldan birini
intihap edeceği vakit, gidipte müntesiplerine bakmaz, bakamaz, bakmamalıdır.
Bakarsa alıklık etmiş olur. Evet, alıklık etmiş olur. Çünkü ben, Ali’ye, Veli’ye göre İslam’ı intihap etmem. Edersem, bu,
benim cehaletimin en sarih göstergesi olur. Çünkü hiçbir fikir, müntesiplerinin
şahsında motomot yaşanmaz. Ve her fikir kendi orijinlerine göre kıyaslanır. Sen
fikri kabul edersin ve yanlış değil doğru yaşarsın. Öyleyse doğru fikrin,
yanlış müntesiplerine bakarak reddedilmesi cehalet belirtisidir. Doğru fikrin
yanlış müntesibi olabileceği gibi, yanlış fikrin doğru müntesibi de olabilir. Binaenaleyh,
fikrin kendisi önemlidir. Eğer fikrin orijininde bir bozukluk varsa, yanlış
varsa, seni sen olmaktan çıkaran bir yönü varsa o zaman reddetmen normaldir. Burada
Kur’an’dan bir ayet vermek
istiyorum: ‘’Bir topluluğa karşı
beslediğiniz duygu ve düşünceler, sizi, onlara karşı adaletsizliğe sevk
etmesin.’’ Diyor Allah, tüm kullarına. Şimdi Müslüman olduğunu iddia edenlerin,
bu ayete mugayir hareket etmeleri, bu ayetin hükmünü yok edebilir, bu ayetin
büyüklüğünden, doğruluğundan kıymık koparabilir mi? Asla ve asla. Ayet çok
sarih ve nettir. Hükmü sabittir ve değişmezdir. Burada biz, bu ayetin
muhataplarına göre ayeti değil, ayetin kendisine göre muhataplarını
sorgulamalıyız. Namuslu olan tavır budur. Gelelim Komünizme, bana Komünizmde bu ayetteki yüceliği barındıran tek
bir ilke gösterebilir misiniz? Asla ve asla. Öyleyse bana, Komünizmde adalet var
diyemez kimse. Komünizm, esaret zincirlerinin en ağırıdır, Komünist liderler, dünyanın,
emsali görülmemiş zalimleridirler. Bunu ne hayat, ne beyinler ve ne de
vicdanlar asla yalanlayamaz ve yalanlayamayacaktır da ilânihaye. Sana armağan edilen ve varlığına anlam
kazandıran, vücudunun en önemli parçası olan kafanı kullan ey insanoğlu! Kafanı
asla kiraya verme, kafana ipotek koydurma, kafanı birilerinin avuçlarına teslim
etme.
Bu yazımda
siz sevgili dostlarıma, Kur’an’ın ‘’Kişisel
Gelişim İlkeleri’’ olarakta bakabileceğimiz ayetlerinden bir demet sunmak
istiyorum. Aslında bizim, bu yönde de çok kusurumuz vardır. Şimdi, ‘’Kişisel Gelişim’’ üzerine yazılmış
kitapları alırız, ayıla bayıla okuruz, yazarına sitayişler düzeriz. Her yerde
de bahsederiz. Ama ne hazindir ki, cebimizde ki Güneşi fark edemeyecek kadar körüzdür, alığızdır. Kaynak bizden
olunca hor bakarız, gâvurdan olunca yüceltiriz, payeler vermekte gecikmeyiz. İşte
bizler bu kadar zavallıyız. Kendimize, özümüze bu kadar yabancıyız, düşmanız. Milletimize
düşman olur, başka milletlere taparız. Devletimize düşman olur, başka
devletlerin mandası olmaya bayılırız. Dinimize küfrederiz, başkalarının
dinlerini yüceltiriz. Kendi tarihimize, ecdadımıza, töremize hor bakarız,
bunlarla alay ederiz. Ama başkalarının tarihlerine, ecdadına, töresine saygıda
kusur etmeyiz. Sonra da belalar yağmur gibi yamaya başladı mı, bu belalar da
nereden çıktı diye geri zekâlıca cazgırlık yaparız. Çözümü yanlış adreslerde
ararız. Basitiz, sığız, cahiliz, zalimiz, nankörüz. Ama bunu açıkça ifade edene
de kızmakta gecikmeyiz. Yani ayrıca küstahız. Siz sevgili dostlarımı şerefimle
temin ederim ki; Dale Carneıge’nin
galiba ‘’Dost Kazanma Sanatı’’
isimli kitabı olacak, üç defa okudum ve son okuyuşumda maddeler halinde özet
çıkardım. 30 tane madde çıkardım ve 30 maddenin karşısına 30 tane Hadis koydum. Adam, sanki Hadis’leri
ezberlemiş ve her bir Hadis’in açılımından
bir kitap meydana getirmiş. Olay budur, gerisini siz düşünün. Kendimize,
özümüze dönebilsek; kendimizden, özümüzden utanmasak, ne yüce ve görkemli güzelliklerle
karşılaşacağız ama bir türlü yanaşmıyoruz. Cehaletin kör kuyusunda ömür
çürütüyoruz. Neyse, siz sevgili dostlarımı, yegâne yüce ve emsalsiz hakikatten
damlalarla baş başa bırakıyorum inşaallah. Buyurunuz!
Kur'an'ı Kerim'de, birer kişisel gelişim ilkesi, umdesi olarak
algılayabileceğimiz, anlayabileceğimiz, idrak edebileceğimiz ayetlerinden
bazıları:
İsra 37: Kibirli olma alçakgönüllü
davran.
Müddesir 1-5: Kendini fazla abartma.
Tekvir 25-27: Her şeyin üstesinden
gelemeyeceğini asla unutma.
Bakara 156: Çaresizlik tuzağına
düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.
Beled 5-6: Her şeye hâkim olmak için
uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.
Hucurat 10: Büyüklük kompleksine
kapılıp insanları ezerek arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma.
Muhammed 7: İyiliği karşılık
beklemeden yap.
Rum 21: Tek başına mutlu
olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.
Vakıa 83-87: Ölümden korkmak yerine
ölüm gerçeğiyle yüzleş.
Bakara 263: Yaptığın iyilikleri
unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.
Furkan 63: Sana yapılen kötülüğün
karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle.
İnşirah 1-3: Seni huzursuz edecek
işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.
Maun 4-5: Eleştirinin keskin bir bıçak
olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.
Mücadele 7: Hiçbir sırrın sonsuza
kadar gizli kalamayacağını unutma.
Rahman 7-9: Çıkarcı olma. Adil
davran.
Tekasür 1-2: Kibrine yenilip hep
daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.
Tevbe 40: En zor zamanda bile
kesinlikle ümitsizliğe kapılma.
Fatır 19-22: Senden iyi durumda
olanlara bakıp üzüleceğine senden zor durumda olanları görüp rahatla.
Fecr 27-28: En sevdiğin şeyleri
başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.
Hakka 33-35: Hayatının
vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.
Haşr 10: Muhatabına güvenmek
istiyorsan önce sen güvenilir ol.
Kalem 1-2: Yazdıklarının ve
yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü insanların yararına kullan.
Münafıkun 4: Bencil olma tebrik
etmeyi bil.
Saff 2: Yalandan uzak dur.
Yusuf 32-33: Modern hayatın
çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin hayatını esir almasına izin verme.
Ankebut 41: İyi bir dostun paha
biçilmez olduğunu aklından çıkarma.
Al-I İmran 92: İyilik yapma arzunu
şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır asla unutma.
En'am 50: Önyargılarla hayatı
kendine zehir etme.
En'am 60: Bildiklerinle
açıklayamadığın şeyler hayatının kâbusu olmasın.
Felak 1-5: Korkuların tutsağı olarak
yaşamaktan vazgeç.
Hacc 46: Kendini hep daha iyiye
ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.
İbrahim 42: Merhametli olmaktan asla
vazgeçme.
İsra 23: Anne ve babana ‘off' bile
deme.
Nisa 149: Kendini sürekli övmekten
uzak dur.
Yunus 12: Vazgeçilmez olmadığını
Kabul et.
Enfal 56: Sözünüzde durmamanın utanç
verici olduğunu aklından çıkarma.
Furkan 43: Heveslerini kendine ilah
edinme.
Necm 3: İnanma duygunu diri tut.
Nisa 58: Karar verirken vicdanının
sesini duymazlıktan gelme
Hayata ve vicdanına
vur. Eğer hayata yalanlatabiliyorsan ve vicdanın yalanlayabiliyorsa inanma ve
yaşama. Fakat hayata yalanlatamıyorsan ve vicdanın ıskat oluyorsa, susuyorsa
inan ve yaşa. Sonra dünya ve insanlık kirleniyor diye cazgırlık yapma. Sen
temizlen ki, temizleyebilecek gücün olsun ve dünya ve insanlık kirlerinden
arınıp, temizlenebilsin. Yaşamayanlara bakma, sen yaşa ve doğru yoldan şaşma! Büyük
insanlık ailesi içine doğmuş olsan da, içinde bulunduğun ve üyesi olduğun
insanlık ailesinden sorumlu olsan da; hakikatte tek doğdun, tek yaşayacaksın,
tek öleceksin ve tek hesaba çekileceksin asla unutma!