milliyet.com.tr/CADDE/12 Ocak
Çağın hastalığı obezite, 7’den 77’ye herkesi etkiliyor. Hayati organları tutarak yaşam süresini kısaltan hastalığın etkileri, sadece yüzde 10’luk kilo kaybıyla bile azaltılabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 1.6 milyar kişi fazla kilolu ve bunların 400 milyonu obez.
2015
yılında fazla kiloluların sayısının 2 milyara, obezlerin de 700 milyona
ulaşacağı tahmin ediliyor. 2010 yılında açıklanan TURDEP çalışmasında,
ülkemizde obezlerin oranı yüzde 32 olarak bulundu. Araştırmalar,
gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de obezite sorununun giderek
artacağına işaret ediyor. Sorunun yaygınlaşması nedeniyle duyulan büyük
endişelerden biri, hastalığın vücuttaki tüm sistem ve organları olumsuz
etkileyerek hayatı tehdit etmesi. Oysa obezite hem önlenebilen, hem de
tedavi edilebilen bir hastalık.
Erkeklerdeki tablo daha ağır
Acıbadem
Fulya Hastanesi’nden endokrinoloji ve metabolizma uzmanı Doç. Dr. Rüştü
Serter, hastalığı ve tedavisini anlattı: “Ülkemizde obezite görülme
oranı, erkeklerde yüzde 22, kadınlardaysa yüzde 38. Bunda kadının
vücudundaki yağ oranının (yüzde 20-30) erkeğe oranla (yüzde 10-20) daha
fazla olması, hormonal dengeler ve menopoz gibi faktörler rol oynuyor.
Obezitenin diyabet, kalp-damar hastalıklarına yol açma riskiyse erkek ve
kadınlarda farklı seyrediyor. Genellikle erkeklerde görülen karın
bölgesi yağlanması, yani merkezi şişmanlık daha fazla diyabet ve kalp
hastalığı riski yaratıyor. Çünkü bu bölgedeki yağlanma, cilt altından
çok organlarda meydana geliyor ve insülin direncine yol açıyor.
Kadınlardaki yağlanmaysa sıklıkla kalça bölgesinde gelişiyor. Bu bölgede
biriken cilt altı yağ dokusunun, kalp-damar ve metabolizma
hastalıklarına yol açma potansiyeli daha düşük.
Diyabetli sayısı arttıVücuttaki tüm sistemleri olumsuz etkileyen obezite, en çok diyabete ve kalp-damar sorunlarına neden oluyor. Örneğin tip 2 diyabetin ortaya çıkmasının en önemli iki nedeninden biri, obezite. Diyabet sıklığı dünyada artan obezite sıklığına bağlı olarak yükseliyor. Öyle ki ülkemizde son 12 yılda diyabet görülme sıklığı iki katına çıkarak yüzde 7’den 14’e ulaştı. Obezite, dünyada ölümlerin en önemli sebebi kalp-damar sistemiyle ilgili olarak da hipertansiyon, kalp krizi ve inme gelişiminde rol oynuyor. İdeal kilolu kişilerle kıyaslandıklarında obezlerde hipertansiyon dört, kalp hastalığı üç, diyabetse 40 kat fazla görülüyor.
İlk hedef yüzde 10’luk kilo kaybı Birçok
araştırmada, sağlıklı şekilde ulaşılan yüzde 10’luk kilo kaybının
korunmasının obez hastalarda gelişen birçok ciddi sağlık sorununun
ortadan kalkmasına ya da hafiflemesine imkan tanıdığını gösteriyor. Öyle
ki yüzde 10’luk kilo kaybıyla uyku apnesinde, diğer solunum
hastalıklarında, diyabette, kan yağlarında, hipertansiyonda, polikistik
over sendromunda, eklem sorunlarında ve varislerde düzelme görülüyor.
Ayrıca
kalp-damar hastalıklarında belirgin risk azalması elde
ediliyor. Öte yandan ileri derecede obezlerde hastanın durumuna göre
medikal veya cerrahi yöntemlerle ulaşılan yüzde 30-40 gibi belirgin kilo
kaybı, bazı hastalıkların tamamen iyileşmesini sağlayabiliyor.
KiLO KAYBININ AVANTAJLARI
*Migren yüzde 57 tedavi ediliyor.
*Depresyon yüzde 55 tedavi oluyor.
*Uyku apnesi yüzde 74-98 oranında düzeliyor.
*Kolesterol ve kan yağlarındaki yükseklik yüzde 63 düşüyor.
*Astım yüzde 82 düzeliyor veya tedavi oluyor.
*Karaciğer yağlanması yüzde 90 düzeliyor.
*Kalp-damar hastalıklarında yüzde 82 oranında risk azalıyor.
*Metabolik sendrom yüzde 80 tedavi oluyor.
*Tip 2 diyabet yüzde 83 düzeliyor.
*İdrar kaçırma yüzde 44-88 tedavi oluyor.
*Polikistik over sendromu yüzde 79 düzeliyor.
*Eklem hastalıkları yüzde 41-76 tedavi oluyor.
*Aşırı kiloya bağlı venöz staz hastalığı yüzde 95 tedavi ediliyor.