Bu da nereden çıktı demeyin. Biraz sabır ve denklem bilgisi yeterli. Cebir Problemi çözer gibi. Bu bir sistem. Bu ülkede bu sisteme kimse dur demiyor/diyemiyor. Yap maketi! koy mankeni, yap reklamı topla paraları! Bu sistem, her dönemde değişik sektörlerde mağdur yaratmıştır. Bankerler, bankalar, menkul kıymetler(Borsazedeler), müteahitler vs. Düzen bu! işine gelirse…
Satış ofisinde her şey düşünülmüş, döner bıçakları sizin için çalışıyor, çaycı nefes almadan bardaklarınızı dolduruyor. Şu kitle psikolojisini çok iyi biliyor bu proje sahipleri. Belki de, daire almak için kuyruğa girenlerin bir kısmı da şirket elemanı, bilemiyorsunuz. Suni bir kalabalık her zaman yaratılabilir. Bu ülkede, karın tokluğuna bulabileceğiniz o kadar çok figüran var ki, çok çaba bile sarf etmenize gerek yok. Bir an önce sıranın size gelmesini ve şöyle, güney cephe -yüksek kat- bir daire seçeyim telaşı ile gözünüz hiçbir şey görmüyor.Tam bir kitle psikolojisi davranışı sergiliyorsunuz. İstem dışı davranışlarınızı kontrol edemiyorsunuz.
Yeni inşaat projeleri öyle bir reklam bombardımanı ile işe başlıyor ki, aptallaşıyorsanız. Biraz da ihtiyacınız varsa, mesaj yoğunluğu ile satış ofisine giriyorsunuz. Çok sıcak karşılanıyorsunuz. Teknolojinin tüm imkânlarından istifade ederek “manken” satıcı size bir daire satabilmek için aşırı bir çaba gösteriyor. Eğer yüzünüz biraz yumuşak ise; ilk seferde satış gerçekleşiyor. O kalın sözleşme sayfalarının satırını bile okumadan imzayı atıveriyorsunuz. Eğer banka kredisi kullanacaksanız,sırada sizi banka şubesinin elemanları bekliyor. Kredi talebinizi alıyorlar, notunuz uygun ise, kredi işleminiz de kısa sürede bitiyor.
Satış bürosundaki ilgi bombardımanı yüzünden “Kardeşim getirin şu onaylı projenizi bir inceleyeyim, tapunuzu bir göreyim, bu projede emsal aşımı var mı? Diyemiyorsunuz. Satış vaadi sözleşmesini ben noterden onaylı isterim dediğinizde "biz topluca sizin adınıza yaptıracağız siz merak etmeyin" şeklinde cevabınızı alıyorsunuz. Önünüzdeki maketle ,onaylı proje bir birini tutuyor mu? Ruhsat alınmış mı? Bu soruların hiç birini soramıyorsunuz.
Maketten satışın, bizim gibi denetimsiz-kuralsız ve kontrolsüz toplumlarda derhal yasaklanması gerekir. Konu gündeme geldi. TBMM.’den bu sefer umutluyduk ama yine bir sonuç çıkmadı. Bu kadar art niyetli bir yapı içinde, karton yığınından hala birçok aile daire almak için sırada. Hani koyunun biri suya veya bir vadiye atladığı zaman diğer koyunlar hiç düşünmeden o suya veya uçuruma atlar ya, toplum da göz göre göre uçurumdan atlıyor. Geriye dönüşü olmadan…
Son dönemde, halkın dertleri ile ilgilenen bir basın özlemi her geçen gün artmaktadır. Bir TV. Kanalı batan şirketin patronunu çok masum bir şekilde kahraman gibi çıkartıp program yapabiliyor. İstanbul’un göbeğinde Onlarca İnşaat şirketi geride binlerce mağdurunu bırakarak iflasın eşiğine geldi ve geçti. Kimseden tıss yok. Her şey güllük gülistanlık. Bir de dokunulmazlık zırhına bürünüyorlar yasaları kullanarak, adına da “İflas erteleme” diyorlar. Artık alacaklılar sıraya giriyor. Periyodik raporlar veriliyor belirli dönemlerde. İşi kurtarma çalışmaları kayyum vasıtasıyla yürütülüyor.
Yıllardır sözünün arkasında duran, taahhütlerini zamanında yerine getiren, müşteri memnuniyetini ön planda tutan firmaların hakkını da vermek gerekir. Sözümüz meclisten dışarı. Burada yapılması gereken; bu firmalar, yönetim üzerinde baskı oluşturarak yasal düzenlemeleri, sigorta sistemlerini kurdurarak vatandaşın güven içinde konutunu zamanında alabilmesi için, her türlü yasal güvenceye kavuşturulmasını sağlanmalıdır. Sektördeki çürük elmalar da bu şekilde ayıklanmış olacaktır.
Aslında hepimiz bir çırpıda birkaç tanesinin ismini sıralayabiliriz. Fİ-Life, Fi Towers, Fi Side, UKRA, Uzunlar…Daha gerisi kulaktan kulağa dillendiriliyor. Bekleyelim görelim yakında kokusu çıkar. Devlet hangisini kurtarsın. Bir arsanın üzerinde 13.5 milyon TL. haciz var. Bunun gibi kaç tane. Batanın adı ne olursa olsun, olan üç kuruş tasarruf ede ede canı çıkan vatandaşa oluyor. Derdini kime anlatacak? Marko Paşa da yok ki… Adalet yolunu tercih edenler uzun ömürlü ve sağlıklı olması lazım. Bu yolda ölüp gidenleri de gördüğümüz için. Allah onlara uzun ömür ve sabır versin. Alacaklarını öbür dünyaya bırakmadan alsınlar. Uzun ve çetrefilli bir yol.
Fİ Yapı mağdurlarının aktif mücadelelerini yakından takip etmeye çalışıyorum. Sosyal medya vasıtası ile, örgütlü hale gelen bu grubun, daha önce Esenyurt Belediyesi önünde ve daha sonra da Taksim Meydanında yapılan eylemlerini gördüm. Yüzlerce mağdur bir mücadele içinde. Birikimlerinin çarçur olmaması için kar demeden, kış demeden nerede olmaları gerekiyorsa orada oluyorlar. Mağduriyetlerini ve haklılıklarını her seviyede dile getiriyorlar.
Ocak ayının son pazarını Fİ LİFE mağdurları ile birlikte Kadıköy’de kahvaltılı bir toplantıda geçirdim. Kime dokunsan bir yaşam hikayesi dinliyorsun. Kimi Zonguldak’tan Kimi Ankara’dan kimi Ayvalık’tan, yurdun değişik bölgelerinden o soğuk kış gününe aldırış etmeden, kalın paltolarla burunlarını tuta tuta sabahın köründe geldiler. Zaman zaman bu sosyal medyaya kızıyorum ama; bu olayı yaşayınca ne kadar gerekli olduğu da ortada. Canı yanan insanlar ne pahasına olursa olsun toplanıp dertleşebiliyor. Bu mağdurlar şimdi 9 Grup halinde İstanbul Mahkemelerinde adalet arıyor. Avukatları süreç ile ilgili ayrıntılı bilgi verdi. Grupta çok bilinçli ve sorumluluk alabilen, işi sonuna kadar sürükleyecek birden fazla kişinin olması umut verici. Mağdurların dik ve onurlu duruşları beni çok umutlandırdı. Diğer mağdurlara da örnek olması dileğiyle… Bu iflaslar böyle devam edip, çözüm mekanizmaları kulaklarını feryatlara tıkarsa, kimin/kimlerin yıkımın altında kalacağını yaşayarak göreceğiz.
Hilmi ÇAKIR
Vizyon Emlak Danışmanlık
www.vizyon.sahibinden.com