Ahmet B. ERCİLASUN/YENİÇAĞ
Ne kadar anlatsak, ne kadar belge ve delil
koysak bir türlü anlamıyorlar. Bazı hususları tekrar anlatalım.
1. Türk, sosyolojik bir gerçeklik olmakla beraber aynı zamanda siyasi / hukuki
bir gerçekliktir. Vatandaşlık tanımında, bu sebeple ve bu anlamda yer
almaktadır.
Türk kelimesinin siyasi / hukuki bir gerçeklik olduğunun ispatı mı? Gazete
başlıklarında her gün bunun ispatı var. İşte birkaç başlık. Zaman gazetesi, 30.03.2013, 21.15:
“Duruşma salonunda Türk gazetecilere yer
yok” Yeni Şafak, 30.03.2013, 21.36: “Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Alman mevkidaşı Westerwelle’den
Almanya’daki NSU örgütü davasının Türk yetkililer ve Türk basını tarafından
izlenmesi için gerekli önlemlerin alınmasını istedi.” Şimdi... Zaman
ve Yeni Şafak gazeteleri, Bakan Davutoğlu, duruşmaya girecek Türk gazeteci ve
yetkililerin soylarını filan mı araştırmış? Ana dillerinin ne olduğunu mu
araştırmış? Sadece, siyasi / hukuki anlamda Türk, vatandaşlık bağı ile bağlı
olan herkesi kapsadığı için kelimeyi bu şekilde kullanmışlar. Birkaç başlık
daha. Zaman, 30.03.2013, 21.15: “Türk
bilim adamları, kanser ilacının patentini aldı.” Milliyet, 30.03.2013,
21.20: “Rihanna Türk şoför
arıyor.” Akşam, 30.03.2013, 21.25: “Kaçırılan Türk teknisyen serbest.” Ne dersiniz, Rihanna adlı şarkıcı aradığı Türk şoförün
kanına mı bakacak? Teknisyenle ilgili haberler bütün televizyonlarda
“Türk teknisyen” şeklinde yer aldı; bütün haberciler, serbest kalır
kalmaz teknisyenimizin soyunu sopunu mu öğrendiler? Milliyet, 03.04.2013,
6.50: “Yurtdışındaki Türkler yurda dönmek istiyor.” Radikal,
03.04.2013, 7.00: “AB’de Arapça bir Türk’e emanet.” Bu kadar yeter mi?
Her gün gazetelere bakın; bunlara benzer onlarca başlık göreceksiniz. Mustafa
Erkal arkadaşımız son yazısında bu konuya temas etti ama malumu ilam için davul
zurna çalmadan olmuyor.
2. Osmanlılarda eyalet meselesi. Bakın:
1515’te Diyarbekr, 1548’de Van Beğlerbeğiliği kurulur (Kürdistan değil); daha
sonra bunlar vilayet adını alır (eyalet değil). 1568-74, 1609, 1653 tarihli
Osmanlı kayıtlarında hep Vilâyet-i Diyarbekr, Vilâyet-i Van kayıtları geçer
(Kürdistan ve eyalet değil). Bu bölgeler için eyalet terimi 19. yüzyıl
başlarında, yani artık çöküş döneminde kullanılmaya başlanır; fakat Kürdistan terimi yine yoktur. Resmî
olarak Kürdistan Eyaleti terimi sadece 1848-1867 arasında yirmi yıl
kullanılmıştır. Sonra yine Van Vilayeti, Diyarbekir Vilayeti terimleri
kullanılır. 1876, 1908 yıllarına ait salnâmelerde bu terimler görülebilir. Bu
konulardaki ayrıntılara, Prof. Dr. Tuncer Baykara’nın “Anadolu’nun Tarihî
Coğrafyasına Giriş I - Anadolu’nun İdari Taksimatı” adlı eserinden
bakılabilir. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü’nün birkaç hafta önce bütün
yetkililere ve basın mensuplarına gönderdiği yedi sayfalık görüşlerde bunlar ve
daha birçok önemli husus, belgeleriyle anlatılmıştır. Anlaşılıyor ki ne
yetkililer okumuş, ne gazeteciler. Bilmeden konuşuluyor. Konuşulması neyse ama
bilgisizlik üzerine siyaset kuruluyor.