Kardeşimin Kardeşi Benim Neyim Olur?
Bu soruyu sosyal medyada zaman buldukça bir çok kişiye sordum. Hemen hemen herkes neyi kast ettiğimi anlayınca sustu. Çünkü bu iki yüzlülüğümüzü doğrudan ortaya döken bir soru.
Şu an medya hiçbir objektif değere bakmadan, çözüm süreci ilerlemesi karşısında rahatsızlıklarını doğrudan dile getiremedikleri için; olması neredeyse imkansız olan değerlere saldıran bir çok yazıyla dolu.
Bu yazıları da “Akil İnsanlar” heyeti üzerinden yazıyorlar.
Bu yazılardan
bir tanesi Türk kelimesinin Anayasamızdan
çıkarılması iftirası.
Yine diğer bir tanesi Türk
Bayrağı ifadesinin kaldırılacak dillendirmesi.
Bir üçüncüsü ise Apo’nun
affedilmesi konusu.
Bugün sadece iftira, dillendirme ve bir doğru tahmini yazacağım. Ve kardeş hukuku nedir onu soracağım.
Yazı başlığıma dönüyorum. Kardeşimin kardeşi benim neyim olur. Kardeşlik hukuku kardeşimin kardeşi içinde geçerli midir?
Objektif olarak olaylara konulara bakabilme yeteneği olan
insan için bu sorular çok anlamsızdır.
Çünkü doğru tekdir.
Ve bu doğru olan kardeşlik hukukunda tüm
kardeşlerin eşit olmasıdır.
Ben bir Türk olarak “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü ile gurur duyuyorum. Bu sözden de asla vazgeçmem. Fakat Benim bu sözü söyleme hakkım var ise kardeşim dediğim kişinin de aynı hakkı vardır. Var olması gerekir. Başka ad ve nam altında yazılan her kelime sadece iki yüzlülüktür.
Benim
Anayasamdan Türk kelimesi çıkarılabilir mi? Hayır. Buna beni temsil eden hiç
kimse cesaret edemez. Türkiye Cumhuriyeti Türk milletinin ana yurdudur. Türkiye
Cumhuriyeti, ne olursa olsun, devletine, milletine küsmeyen devlet ve millete
sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyen ben ve benim gibi bu vatan aşığı insanlar
sayesinde ilelebet yaşayacaktır.;
Bu söylediğimi de lafta kalsın diye söylemediğimi herkesin görmesini isterim.
Lütfen www.yb.com.tr/sondilekcem
linkine tıklayıp yazılanlara göz atınız. Bu devletin gerçek ve öz sahibi benim.
Kim ne yaparsa yapsın devletime de milletime de asla küsmem. Küsemem.
Fakat benim Anayasama Türk kelimesinin yanına Kürt, Çerkez, Laz gibi bu vatanı kendi öz vatanı belirlemiş benim kardeşim dediğim milletlerin ismi de istiyorsalar yazılmalıdır.
Bu kelimelerin yazılması ile onlar yazılmasın diye benim Türk kelimemin Anayasadan çıkarılması aynı şey değildir. Ben Türklüğümle gurur duyduğum gibi kardeşim dediğim herkes mensup olduğu milletin ismi ile gurur duyma hakkına sahiptir. Hepsi bu kadar. Bunun açıkça söylenmesi gerekir. Bunun dışında sergilenen bütün davranışlar sadece iki yüzlülüktür. Münafıklıktır.
Türk Bayrağı dillendirmesine gelince;
Öncelikle bayrağım da ki kan sadece benim kanım değil. O kan benim kardeşlerim dediğim milletlerinde kanı. Bu nedenle benim ve kardeşlerimin kanından rengini alan bayrağıma itiraz edecek olan kansızlar benim kardeşim olamaz. İşte o zaman kardeşlik hukukum biter.
Bayrağımın
şekli ve rengi ile ilgili hiçbir değişim olmadan adlandırılma şeklinde Türk
Bayrağı ifadesi değişebilir mi? Şu an bu cümleyi yazmak bile ağırıma gitti.
Fakat gerçek olan bir şey var.
Kardeşlerim bu isimden rahatsız oluyorlarsa benim bunu düşünmem mecburidir. Ya
ben kardeşlerimi rengini ortak kanımızla oluşturduğumuz bayrağımın ismi
konusunda ikna etmeliyim. Yada başka bir çözüm bulmalıyım. Örneğin Türk ve
Kardeşlerinin bayrağı olabilir mi? Bu satırları yazmak bile ağırıma gidiyor.
Fakat neden böyle bir soruya muhatap olduğumu emin olun kendime sormaktan
korkuyorum.
Çünkü ben yaşadığım bütün dönemlerde Kardeşlerimle bayrağımı gururla dalgalandırdım. Kardeşlerimde bayrağımla ilgili hiçbir tereddüt görmedim. Şu an böyle bir soru soruluyorsa demek ki sindirmem gereken bir gerçek daha var. O da bayrağımın ismini de kardeşlerimle paylaşmam gerekiyor. Bu ağırıma gitse de gerçek olan bu. Bu gerçeğe gözlerimi kapatarak sadece kendimi aldatırım.
Gelgelelim
Apo’nun affedilmesi meselesine.
Diyarbakır’da Nevruz günü
toplanan insanlar, yani benim kardeşlerim bu insanı lider olarak gördüklerini
haykırdılar. Artık bundan sonra bana söz söyleme hakkı kalmadı. Çünkü ben
kardeşlik hukuku gereği eğer kardeşce yaşamayı kabul ediyorsam, kardeşlerimin
benim liderim dediği kişiyi hapishanede tutamam. Ya kardeşlerimin yanıldığını
kardeşlerime anlatıp o kişinin lider olarak kabul edilmesini ortadan kaldıracağım. Ya da kardeşlerimin
lideri olarak o kişiyi tanıyacağım. Hepsi bu.
Şu anda hükümet bu fiili durumu resmen gördüğünü kabul edip kardeşlerimin en
azından bir kısmının lideri olarak Apo’yu doğrudan muhatap almaktadır. Çözüm
sürecinin özü de sözü de budur.
Bir Türk Olan kişi nasıl siyaset yaparak kendini millete anlatıp oy istiyorsa ve aldığı oy nedeni ile temsil hakkı kazanıyorsa, Apo’da Diyarbakır mitingi ile açıkça kardeşlerimden oy almıştır. Bu aldığı oy onu doğrudan milletini temsil etme hakkına sahip kılmıştır. Bende artık tahammül etmeyi, kardeşlik hukuku gereği kardeşimin tercihine saygı duymayı öğrenebilmeliyim.
Saygılarımla