Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Diyorlar ki, “Ergenekon’cular tutuklandıktan sonra faili meçhul olmadı”!
Bu ifade keşke doğru olsaydı…
Bu ifadenin bir “değer” kazanabilmesi için, o davadan “5-6 yıldır tutuklu” olanların, “fail’i meçhul bir vaka”yla ilişkilerinin kanıtlanması lâzımdı.
Böyle bir şey duydunuz mu?
5 yıl süren Silivri davalarında, “fail-i meçhul vaka”ların yanından bile geçilmemiştir…
Hiçbir fail-i meçhul olay, dava konusu edilmemiştir.
Keşke bütün fail-i meçhul hadiseler aydınlatılabilseydi…
Hiçbirisinden “tık” yok!
Öte yandan, keşke, hakikaten artık fail-i meçhul cinayet-suikast-sabotaj bitmiş olsaydı!
Ne güzel olurdu… Buna herkesten fazla biz sevinirdik.
Gel gelelim, ne yazık ki gerçekler öyle değil…
Son 5-6 yıl içinde o kadar çok “fail-i meçhul” olay var ki, hangi birini sayalım?
Sadece kamuoyunun çok iyi bildiği birkaçını hatırlatalım:
1. En başta, 2009 yerel seçimlerinden birkaç gün önce bir helikopter kazasında hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu… Bunun cinayet olduğunu, fail-i meçhul olduğunu biz söylemedik, bu iddiayı, en fazla iktidara yakın medya ve kalemler dile getirdi.
2. 25 Şubat 2009’da, Ankara’da, aracının içinde başından vurulmuş olarak bulunan, Özel Harekât Müdürü Behçet Oktay olayının da “karanlık” olduğunu, yine en fazla yandaş medya öne sürdü.
3. Şubat 2013’te, 14 kişinin ölümüne yol açan, Cilvegözü’ndeki patlama aydınlatıldı mı?
4. Mayıs 2013’te, 51 vatandaşın ölümüne sebep olan, Reyhanlı saldırısını kim yaptı?
5. Bu arada, 2007’de, Isparta’da düşen uçak, 2008’de Ankara’da ve 2012’de Malatya’da intihar ettiği öne sürülen mühendisler ve akademisyenlerin de karanlık olaylara kurban gittiği şüphesi gerek yaygın medyada, gerekse yandaş medyada dile getirilmedi mi?
6. Şu son olaylarda, Ankara’da, Eskişehir’de, İstanbul ve Antakya’da başlarından, gözlerinden vurularak, dövülerek öldürülen gençlerin failleri aydınlatılabildi mi?
7. Aralık 2011’de, Uludere’de, 35 gencin ölümüne sebep olan bombalamanın failleri ortaya çıkarılabildi mi?
8. Bir de, son 6 yılda, işkencede ölen, sakat kalan, gözaltında veya cezaevinde şüpheli olarak “intihar” eden kimse yok mu? Meselâ, Ergenekon’dan yatmaktayken, “aniden ölen” Kaşif Kozinoğlu, İşkencede ölen Engin Çeber olaylarını normal mi görüyorsunuz?
Tabii bunlar medyaya-manşetlere yansıyanlardan sadece birkaçı…
Manşetlere yansımayan, yerel düzeyde, kıyıda-köşede kalan, kim bilir daha neler var?
“Fail-i meçhuller bitti” diyenlerin bir kere daha düşünmeleri, şu yukarıdaki olayları tekrar hatırlamalarında fayda var.
Keşke gerçekten, hiç “fail-i meçhul” kalmamış olsaydı,
İnsanlar tam bir güvence içinde,
Bugününden memnun, yarınından emin olabilseydi…
Ne kadar güzel olurdu!
O günlerin özlemi içindeyiz!
x x x
DİNLEMEK
Bence dinleyenlerin heyecanlı oluşu öğrenmenin keyfinden, susturanların öfkesi tahammülsüzlükten kaynaklanıyor.
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, PENGUEN’den, 01 AĞUSTOS