Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Güneşli bir Mayıs günü, Doktor’un evi
baskına uğradı. Resmî görevliler, köşe-bucak her yeri aradılar. Birkaç
“şüpheli” evrakı alıp gittiler.
Bir hafta sonra da inzibat subayları gelip
doktor yüzbaşıyı tutukladılar.
Niçin? Orası pek belli değildi. Fakat,
Doktor, bir süredir milliyetçilere karşı takınılmış olan menfî tutumun
sonuçlarını sezinlediği için şaşırmış görünmüyordu.
…
Bu hücrede beş ay kalacaktı.
Çünkü hakkında ileri sürülen korkunç iddia
belli olmuştu: Hükûmeti devirmeye teşebbüs. Yalnız da değildi. “Darbeciler”
20’den fazlaydı: Profesörler, öğretmenler, hukukçular, subaylar, hekimler,
öğrenciler…
…
Bir gün tuvalete gitmek için cezaevinin
bahçesinden geçen Doktor, şişmanca bir adamın oturmuş, ip ördüğünü gördü. Onu
tanımıyordu. Büyük bir ciddiyet içinde işine dalmış olan adama sordu:
“Ne yapıyorsun?”
İp ören şantajdan sanık bir voleybol
meraklısıydı. Voleybol ağı örmeye çalışıyordu. Şakacıydı da. O zamanki devlet
başkanının, doktor ve arkadaşları hakkında şiddetli suçlamalarda bulunduğu 19
Mayıs nutkunu okumuştu. Hepsinin ağır cezaya çarptırılacağını tahmin ediyordu.
Doktor’u tanımıyor, soruyu soranın onlardan biri olduğunu bilmiyordu.
Başını bile kaldırmadan, gayet sakin cevap
verdi:
“Turancılar için ip hazırlıyorum Nasıl olsa
asılacaklar!”
* * *
Yukarıdaki satırlar, o günlerin canlı tanığı, yazar Altan
Deliorman’a ait. Metinde söz konusu edilen Mayıs ayı; 1944 Mayıs’ıdır.
O günlerde ülke, Turancıların darbe yapacakları
haberleriyle aylarca çalkalanmış.
Bugünkü
darbecilerle o günkü darbecilerin paralellikleri var mı?
Ben, çok önemli 2 paralellik tespit ettim:
Birincisi; o yıllarda nüfusumuz 18 milyon civarında;
darbeci sayımız da 20’den fazlaymış. Herhalde 30’u aşmıyordu. Çünkü o zaman,
30’dan fazla derdi, yazar. Şimdiki nüfusumuz ise 70 milyon civarında; darbeci
sayımız ise 80’den fazla! Oranlarsanız,
nüfus artışına paralel olarak darbeci sayısı da hemen aynı oranda artmış!
İkincisi; darbe
yapılamadan hükümetler haber almış ve darbeler engellenmiş.
* * *
Bu arada…
Sene 1944, sene 2008…
Arada 64 yıl var.
Bu 64 yıl içinde 3 darbe yapılmış.
Hükümetler onları haber alamamış veya engelleyememiş.
Acaba, neden?
* * *
Üstatlardan
DÖRTLÜK
Kalbin
daraldığı saatlerde kalmışız,
Bir
ufuk ötesini duymaz yerde kalmışız…
Dünya
küçüldü diyerek böyle her gün,
Kısa
aklın uzun batağına dalmışız.
Yahya Akengin
* * *
Önceki Anketin Sonuçları:
Neden Türkiye'de İnsan Hayatının Kıymeti
yoktur?
1.
Devlet, vatandaşına değer vermediği için:61
2. Aile, kendi bireylerine değer vermediği için:11
3.Kişi, kendi kendisine değer vermediği için:11
4. Yukarıdakilerin hepsi:31
5. Size katılmıyorum. Türkiye'de insan hayatı kıymetlidir:11
Ankete
katıldığınız için teşekkür ederiz.
Yandaki,
yeni anketimize katılır mısınız?
Önceki Yazılar