Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Başka türlü soralım, hükümetlerin, milletleri değiştirebilme gücü var mıdır?
Hayır, yoktur!
Değiştirebilse, çeyrek asırlık tek parti hükümetleri, o günkü toplumu değiştirirdi.
Sorsam, Türk milleti, 40’larda mı daha muhafazakârdı, 60 yıldır süren “sağ” iktidarlardan sonra, 2010’larda mı?
Hiç kuşkusuz, 40’larda!
Tek parti rejimi ve onun devamı olan iktidarların ortak uygulamaları var… Misâl, eğitimde “Andımız”…
80 yıldır, ilkokullarda, her sabah tekrar edilen, haykırılan “Andımız”; çocuklarda ve onların oluşturduğu toplumda neyi değiştirmiştir?
“Doğru” yine doğru… “Eğri” yine eğri…
“Saygılı” yine saygılı… “Saygısız”, yine saygısız…
“Türk”, yine Türk… “Kürt” yine Kürt…
“İleri giden” ileri gitmiş, “geri kalan” geri kalmış…
Eğitim-öğretim, elbette insanı cehaletten kurtarır, bilgi ve kültür seviyesini yükseltir… İnsanda “davranış değişiklikleri” yaratır,
Ama akşamdan sabaha, bireyi de, toplumu da dönüştüremez.
Müfredat değişikliklerinden de endişeye mahâl yok… Kitabın açık olduğu yerde öğrenme vardır, ilerleme vardır, gelişme vardır… Önünde-sonunda “sorgulama” da olacaktır. Yeter ki eğitim olsun.
Eğitim ve öğretimin, toplumu değiştirme-dönüştürme mevzuunda etkisi son derece sınırlıyken; kitle iletişim araçlarının tesiri çok daha fazladır.
Çok seyredilen televizyonlara dikkatinizi çekiyorum… Birey ve toplum neden en fazla bu kanallara bakıyor, incelemek lâzım!
Bunlarda bir değişim-dönüşüm var mı, ona bakmak lâzım!
Filmler, diziler, müzik ve yarışma programları… Bireyi ve toplumu en çok bunlar etkiler… Zaman içinde dönüşüm, değişim sağlayabilirler… İnsanlar öğretmenden, imamdan ziyade ekranda gördüklerinin, ekranda duyduklarının tesiri altında kalır.
Bu iktidar döneminde çok seyredilen bir kanalı ele alalım… İlginç bir mazisi olan kanala bakalım: atv’ye!
5,5 sene evvel, iktidara yakın bir işadamına “satılan” ve “damadın kanalı” olarak bilinen bu kanalda eskiye göre bir değişiklik var mı?
Haber bültenlerinde iktidara biraz daha fazla yer verme dışında -ki o konuda bütün televizyonlarda değişim oldu- bir dönüşüm var mı?
Hayır yok! Eskiye benzer, programlar, sunucular, diziler, filmler, yarışmalar… Vs.
Eğer iktidar, toplumu dönüştüreceğine inansa, önce bu kanalı dönüştürerek işe başlardı. Meselâ, kanal karşımıza “başörtülü sunucular”, “dizilerde başörtülü karakterler”, “muhafazakâr insanlar”, “dinî konular”la çıkardı. Bunları yapmadı… Neden? Çok basit! Çünkü seyredilme oranı hemen düşerdi…
Yani hükümetlerin toplumu değiştirme gücü yoktur. Toplum kendine uygun kanallara teveccüh eder. Dolayısıyla, kanallar da çok seyredilmek için, çoğunluğun zihniyetine, zevkine uygun yayınlar yapar. Çoğunluğun zevki dışına çıkanlar marjinal kalmaya mahkûm olur.
Peki, son 11 yılda, siyaseten yaşanan ne?
Topluma böyle bir iktidar gerekiyordu, başına getirdi… Toplum “ılımlı İslâm”laştığından, iktidara da kendini en iyi temsil edecek kadroları getirdi.
Netice; hükümetlerin bizi değiştirme gücü yoktur, bizim onları değiştirme gücümüz vardır!
Nitekim hükümetler geçici, millet kalıcıdır.
x x x
HALK
Sade hürriyeti ilan ile bir şey çıkmaz,
Fikr-i hürriyeti hazmettiriniz halka biraz.
Mehmet Akif ERSOY
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, PENGUEN’den, 17 Ekim