SORUMLULUK...

Özgür DENİZ - 16.11.2013

Herkes kendinden sorumludur. Ailesinden sorumludur. Çevresinden sorumludur. Milletinden sorumludur. Ümmetinden sorumludur. Doğu Türkistan’ı düşünmüyorsan, Felluce’yi umursamıyorsan, Kâbe’yi koruma duygusuna sahip değilsen, insanların Firavunların zulmü altında inlemesine aldırmıyorsan, yaşarken dinini ve kimliğini düşünmeden yaşıyorsan her konuşman boştur, her mücadelen anlamsızdır, varlığının bir kıymeti yoktur. İnsanı insan yapan, sahip olduğu ve icabını ifa ettiği sorumluluk duygusudur. Bizi mahveden en önemli faktör; sorumsuzluktur. Bizci düşünen sorumluluğunun icaplarını yerine getirecektir. Benci düşünen ise sorumsuzca hareket edecek, hariçtekileri asla umursamayacaktır ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek domuz gibi bir yaşam sürecektir. Tabi önce bu bilince sahip olmak gerekir. Zira bilinç olmadıkça sorumluluk hissedilemez ve yapılması gerekenler yapılamaz. Kendinden sorumlusun, sorumsuz olursan ailene sahip çıkamaz, örnek olamazsın ve ailende düzen, disiplin gider, bir başıbozukluk zuhur eder. Ailen bozuk olursa, bu çevreye yansır, farkında olmadan çevre bozulur, çünkü çevre denilen yapıda herkes birbirinden çok kolay etkilenir ki; bir anlamda çevre, çocuğun ikinci yuvasıdır. Çevre bozuk olursa bu millete yansır ve millet bozulur. Milletin bozulması ümmetin bozulmasını intaç edecektir. Böylece tüm dünya bozulacak ve bu bozukluk insanlığın çürümesini tevlit edecektir. Her güzelliğin, iyiliğin anahtarı ferttir. Fert, tohumdur. O tuhum çatladığı zaman yeni tohumlar boy verecektir. Böylece bir bahçe oluşacaktır. Tohum sağlam olmazsa bahçe güzel olmayacaktır. Biz dinimize ve tarihimize baktığımız zaman sorumluluktan yana kuvvetli hüccetlerle karşılaşırız. Dinimiz bize sorumluluk vazifesini yükler, tarihimizde bize sorumluluğun ifasına dair resimler sunar. Ecdadımız sorumsuz davransa idi şayet tarihe silinmez mühürlerini vurmaları mümkün olmazdı. Tabi sorumluluk hissine sahip olmaları, varlığın şaşmaz, şaşırtmaz, değişmez, değiştirilemez olan ezeli ve ebedi yasalarını bilmeye dayanıyordu. Herkes bilir ve kabul eder ki, hedefsiz ve rotasız olmak mahvolmaktır. İnsana sorumluluk hissini verende hedef ve rotadır. Bizleri sefil ve perişan eden, düşmanın elinde oyuncak yapan şey; sorumluluğumuzun bilincinde olmamamızdır. Neslimizin içler acısı hali, anne ve babalar olarak sorumluluğumuzu unutmamızın sonucudur. 18 yaşını dolduran çocuk kendi karar verebilirmiş. Peh, ne cümle, ne yargı be! O çocuk hangi bilince sahip, dünyayı ne kadar tanıyor, kendini ne kadar biliyor ki karar verebilecek kapasiteye sahip olsun. Oysa bu lanetli bir tuzaktır. Çocuklarımızı çalmak adına kullanılan içi boş, derinliksiz, anlamsız bir yargıdır. Böyle saçma sapan laflarla hareket edemeyiz. Çocuklarımıza sahip çıkacağız, onları kontrol edeceğiz, arkadaşlarını tanıyacağız, onların hayatlarına muayyen kayıtlar koyacağız. Bilakis giden gelmez ve son pişmanlık fayda etmez. Misal; küçük İstanbul bir yerde büyük Türkiye demektir. Sokaklarında dolaşıyoruz bazen, her türden insanla karşılaşıyoruz. Hiç vicdanımız ekseninde bakıyor muyuz gençlerimize, onların içten içe ağladıklarını hissediyor muyuz, onlara merhamet ediyor muyuz, onları o hallere düşüren soysuzları hatırlıyor ve hain planlarına karşı önlemler icat etmek adına düşünceye dalıyor muyuz, onların hallerine kalplerimiz ağlıyor mu, o durumda olmalarından dolayı kendimizi suçlu ve bu suçumuzu telafi etmek içinde bir çözüm üretmek adına sorumlu hissediyor muyuz? Bunu yapmıyorsak şayet, konuşmalarımızda, suçlardan ve suçlulardan bahsetmemizde tamamen aptalcadır ve sahtekârcadır. İdeolojik kavga vermeden önce bu kavgayı verebilmeliyiz. Benim ideolojim hâkim olsun sonra bakarız diyorsanız, kusura bakmayın en büyük hain sizsiniz. Gençliği kurtarmak için hâkim olmaya gerek yoktur, böyle bir ön şartta olamaz. Kimliğinin ve dininin bilincinde olan bir fert böyle düşünecek kadar aşağılık değildir, olamaz, olmamalıdır. Nesli korumak, bizim asli vazifelerimizdendir. Mutlak ve muhakkak bir emirdir. Çünkü nesiller, insanlık ağacının ve medeniyet evinin tohumlarıdırlar. Lafla peynir gemisi yürümüyor arkadaşlar. Eylem lazım, sorumluluk temelinde gerçekleşen eylem lazımdır bize. Bizi mahveden şeylerden biri de laf yapmaktır. Ama iş eyleme gelince binlerce mazeret üretiriz. Çünkü sorumluluktan korkarız, elimizi taşın altına koymak zor gelir. Laflarız, karalarız, çiziktiririz ama iş başa düştü mü ardımıza bakmadan tüyeriz. Zaman sorumluluğumuzun bilincine varma ve gereken ne ise yapma zamanıdır. Kaçışın bedeli ağırdır ve daha da ağır olacaktır. Suçlu arıyorsak şayet aynaya bakmamız kâfidir. Çünkü en büyük suçlu oradadır. Her türlü belanın, felaketin, ihanetin, kötülüğün, çirkinliğin temelinde sorumsuzluk vardır. Bu yüzden sorumluluğumuzun gereğini yapalım, boş laf yapmayalım. Çünkü sorumluluğumuzun gereğini yaptığımız zaman bunların hiçbiri olmayacaktır Allah’ın izniyle. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!

 

Eğitimin durumu felç; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz.

 

Dershaneler milletin kanını emiyor; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz.

 

Ülkenin, devletin, milletin, ümmetin hali perişan; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz.

 

Neslimizin durumu içler acısı; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz.

 

Mukadderatımıza hükmedenler genlerimizle uyuşmayanlar oluyorlar daima; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz.

 

Bir türlü barışı, kardeşliği, adaleti ikame edemiyoruz; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz.

 

Aklımızı kiraya veriyor, bir türlü kullanmıyoruz; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz.

 

Her şeyden şikâyet ediyoruz, bir adım atmaya mecal bulamıyoruz; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz.

 

Maddi ve manevi kaynaklarımız yağmalanıyor ama kılımızı kıpırdatmıyoruz; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz.

 

 Dinimizin ve kimliğimizin tahrip ve tahrif edilmesinden şikâyetçiyiz ama yaşarken nedense unutuyoruz; niye? Çünkü sorumsuzuz. Sadece laf yapıyoruz. Sahtekârız.

 

Vs. vs. vs…

Tarih: 16.11.2013 Okunma: 668

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?