BİR ÖĞRETMEN KAÇ KİŞİYİ ETKİLER?

İsmail Hakkı CENGİZ - 24.11.2013

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Öğretmenlik, ilâhi bir sanat…  Öğretmenin çocuklar üzerindeki etkisinin maddî olmaktan çok, manevî olduğunu düşünüyorum. "Öğretme", öğrenciye tanrısal bir dokunuş... “Bilgi”, “manevî” bir değer... Manevî değerin etkisi de manevîdir, dolayısıyla, ölümsüzdür. Ruhla birlikte, insanın bilgisinin de ölümsüz olduğuna inanıyorum.

Bana göre, Henry ADAMS’ın şu sözleri mutlak bir hakikatin ifadesi:

“Bir öğretmenin etkisi sonsuzluğa uzanır; onun etkisinin nerede son bulacağını kimse bilemez.”

x   x   x

ÖĞRETMENLİĞİN EN GÜZEL TARAFI

İlköğretimden sonra öğretmenlerimiz artık “hoca”dır! Bunu benimsemişiz, özümsemişiz… “Hoca” kavramına yapılan en korkunç hücumlar bu sağlam geleneği yıkamamıştır. “Pir”, “bilgin” anlamındaki “koca”nın değişimiyle ortaya çıkan, bu Öz Türkçe terimi hiçbir saldırı da yok edemez.

“Hoca”kavramında büyük bir derinlik buluyorum. “Hocam” hitabında doyulmaz bir lezzet, emsalsiz bir güzellik var.

Hocalığın iki yanı, özellikle muhteşemdir.

Birincisi, sınıftaki talebelerinizle olan o harikulade iletişiminiz… İlgi ve merak dolu gözlerin sizin üzerinde toplanması, bilgi alışverişinin, başka hiçbir ortamla mukayese edilemeyen o muazzam iklimi…

İkincisi, öğretmenlik esnasında veya öğretmenliği bıraktıktan sonra, hiç beklemediğiniz yer ve zamanlarda eski bir öğrencinizle karşılaşmanız. Yıllar sonra size arkanızdan, yanınızdan, karşınızdan “hocam” diye hitap edilmesi.

Bu hitap, şimdilerde “sosyal medya” üzerinden de gelebiliyor. O da çok güzel.

Bazı öğrencilerle irtibatınız hiç kesilmiyor. Her görüşmeniz çocuğunuzla olan görüşme gibi oluyor. Size, “hocam” diye hitap eden bir evladınızın olması tarif edilemez bir duygu.

En güzeli, içimi en çok titreten ama hoş bir şekilde titreten ise, engelli bir talebemin, sürekli araması, bazen buluşmamız ve hep ” hocam” diye hitap etmesi… Müthiş! 

24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle; üzerimde emeği olan “hoca”larımın ve bütün öğretmenlerin önünde hürmetle eğiliyorum. Onları, daha yaşarken “Hayal Hoca” unvanını alan, hocaların hocasının aşağıdaki kıt’asıyla selâmlıyorum:

HAYAL HOCA

Şimdi kapısız, penceresiz bir sınıfta

İn yok cin yok, oturmuş bekliyorum kürsüde…

Kitaplarım ne ise ne… Üşüyor, donuyorum.

Bakıyorum, dünyanın dört yanından

Kırk bin belki de elli bin çocuğum

Gelmiş, sevgilerini örtüyor üstüme.

Zeki Ömer DEFNE (1903-1992)


x   x   x

GÜNÜN ÇİZGİSİ, LEMAN’dan, 20 Kasım


Tarih: 24.11.2013 Okunma: 776

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?