Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Hazreti
Ali, "Bana bir harf öğretenin kırk
yıl kölesi olurum." derken, muhteşem bir sırrın kalbine giriyor. O
sırrı, asırlar önce bizim için de çözmüş oluyor.
Bir
insana bir şey öğretmek, bu bir harf bile olsa, o kadar zor ki... Birine bir
şey öğretebilmek olağanüstü, insanüstü bir çabayı gerektiriyor. Öğretmeye
çalışan kişi, ki biz ona "öğretmen"
diyoruz, kelimenin tam anlamıyla korkunç iradeli bir sabra sahip olmak zorunda.
Öğretmenin,
konuyu çok iyi bilmesi yeterli değil. Bilgiyi öğrenciye aktarabilmek, sadece
bilmekten öte bir etkinlik. Öyle farklı bir etkinlik ki; ne kadar sayıda
öğrenciniz varsa, o kadar sayıda da öğretme tekniğiniz, beceriniz olacak! Her
öğrencinizi ayrı ayrı tanıyacaksınız, her öğrencinizin ruhuna ayrı ayrı
girebileceksiniz. Her öğrencinin değişen, gelişen yapısına, psikolojisine uygun
yaklaşımlar bulacaksınız. Adeta
kendinizi her dem yenileyecek, her dem yeniden yaratacaksınız.
Öğretmen; aklımıza gelebilecek meslek dalları içinde
en ağır sorumluluğu yüklenmiş olan meslek erbabı demektir.
Hattâ
öğretmek bir sanat, öğretmen de bir büyük sanatçıdır.
Beyaz bir
sayfa gibi tertemiz beyinler, öğrenmeye aç dimağlar öğretmene emanet
edilmiştir. "Öğretmenimin her
yaptığı, her söylediği doğrudur" diye bakan meraklı gözler onun
üzerindedir. Dolayısıyla, öğretmen yanlış değil, yanlış anlaşılabilecek bir şey bile yapamaz. Sorumluluğu o kadar
ağırdır. "Öğretmen",
dediğimiz o kutsal kişi, bunun bilincinde olmak zorundadır. Bu bilinci
taşımayan insan asla öğretmen olmaya yeltenmemelidir. Çünkü öğretmen olmaya
lâyık değildir.
Bana
deseler ki, "bir meslek söyle ama
para için yapılamaz!" Cevabım, hiç tereddütsüz, "öğretmenlik" olurdu.
Öğretmenin
geçim sıkıntısı gibi bir derdi olmamalıdır. Çünkü onun derdi zaten olağanüstü
ağırdır: Onun derdi öğretmek, öğretebilmektir.
Öğretmeni; bu asıl derdinden, yani
görevinden uzaklaştıracak, onu meşgul edebilecek her problem geleceğimize,
gelişmemize vurulabilecek en büyük darbedir. Gelişmemizi kendi elimizle
kundaklamaktır.
Onun için
diyorum ki; geleceğin, gelişmenin ne demek olduğunun şuurunda olan bir idarenin
ilk önce ve en önce yapacağı iş, öğretmenlerin durumuna bakmaktır.
Öğretmenleri; "öğretme
endişesinden" başka her türlü endişeden kurtarmaktır. Öğretmenden isteyeceğimiz tek şey; öğretme
ve eğitme eylemini başarabilmesidir.
* * *
Öğretebilme
zordur. Çok zordur. Ama bir kere
öğretebilmeyi başardınız mı, öğrencinin hayatına olağanüstü bir değer kattınız
demektir. O artık başka bir insandır. Artık
aydınlanmıştır. Öğretmenin, insan
hayatında meydana getirdiği fark karanlıkla aydınlık arasındaki fark gibidir.
Öğretmeyi bir kere başardıktan sonra, artık o insanda bir öğrenme ivmesi
yaratmış olursunuz. O insanın bundan sonraki öğrenmeleri hızlanır.
Bu, o
kadar hayatîdir ki, etkileri insanda ve toplumda dalga dalga genişleyerek
kendini gösterir. Öğretebilme;
dolayısıyla öğrenebilme; insanlığın, ilerlemenin, gelişmenin
temelidir.
Bir şey öğrenen insan, öğrendiği bir harf bile olsa,
öyle değişiyor, öyle gelişiyor ki; kendisine bir harf bile öğreten kişiye
minnet hisleriyle doluyor. Çünkü öğrenmeyle yeni bir insan oluyor. Adeta yeniden
yaratılmış oluyor.
İnsan,
ancak öğrenmeyle yaradılışının anlamını kavrayabiliyor. Ancak öğrenmeyle
muhteşem potansiyelinin farkına varıyor. Ancak öğrenmeyle kendisini
gerçekleştirecek adımları atmaya başlıyor ve kendisini gerçekleştirebiliyor.
Ey, bana bir harf ve daha fazlasını öğreten
öğretmenlerim, yazdığı yazılarla ve kitaplarla bana öğretmenlik eden hocalarım,
üstatlarım, gösterdiği bir davranış veya bir ima ile bana öğretmenlik etmiş
olan insanlar... Sonsuza kadar köleniz olsam, yine de sizlerin hakkını
ödeyebileceğime emin olamam.
Önünüzde eğiliyorum. Selâmlıyorum sizi.
* * *
Üstatlardan
Öğrencilerime...
Bu dört duvar arasında
Bakışın yavrum bakışın,
Bakın, dünyayı görelim,
Engeli yok bu akışın.
Sıralar az, mevcut hayli,
Sıkışın yavrum sıkışın,
Yansın gözler ısınalım,
Dursun fırtınası kışın.
(Ocak-1959-Van-Başkale) Hespistan Köyü Sonradan adı (Atlılar) olarak
değiştirildi.
Seyfeddin Karahocagil
Önceki Yazılar