AİHM’İN KIBRIS’TA KARAR YETKİSİ YOK

Neslihan KORUTÜRK - 23.05.2014

Bu dünyada herkese yer var.

 

 “İnsan hakları” söz konusu olduğu vakit, bu haklar sonuna kadar savunulmalı, korunmalı… Bunun için de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gibi uluslar arası bir mahkeme de gereklidir.

Nitekim Türkiye de bu mahkemeyi tanımıştır.

Böyle bir mahkemenin, baktığı davalarda her iki taraf da Türk vatandaşı veya Türk tüzel kişisi olması durumunda daha “objektif” karar verebileceğini düşünebiliriz.

Gelgelelim, Kıbrıs Rum Tarafı’nın şikâyetçi olarak başvurduğu bir davada AİHM’in tarafsız kalabilmesi mümkün mü?

Ortada çok açık bir eşitsizlik var:

Rum Tarafı 10 yıllık “Avrupa Birliği” üyesi… Öz abisi Yunanistan ise 30 yılı aşkın süredir AB üyesi… Ama davanın diğer tarafı Türkiye “Birliğin” dışında!

Eh, Mahkeme de zaten adı üstünde bir Avrupa, bibakıma AB mahkemesi olduğuna göre; AB üyesi olan taraftan yana karar vermesi kaçınılmaz değil mi?

Öte yandan, diğer bir eşitsizlik de tarafların dinî kimlikleriyle ilgili… Bir taraf Hıristiyan, diğer taraf Müslüman! Duruşmaya katılan heyetin 16 üyesinden sadece bir tanesi Türk ve Müslüman olduğuna göre; heyetin hemen tamamı Hıristiyan demektir… Elbette böyle bir heyetin Hıristiyan tarafını tutacağı, “duygusal” davranacağı açıktır. Hal böyle olunca, RUM Tarafı’nın şikâyetine ha AİHM bakmış, ha bir Yunan Mahkemesi!

Nitekim oylamada sadece Türk hâkim “ret” oyu kullanmış ve uzun bir gerekçe yazmış.

x   x   x

MAHKEME YETKİLİ DEĞİL

Bereket versin, vaktiyle, bu uluslar arası mahkemenin yargı yetkisini kabul ederken, Türkiye şu çekincesini kaydetmiş:  “Başvuru hakkının tanınması sadece Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının uygulandığı sınırlar içindeki topraklarda Türk kamu makamlarının fiillerine veya ihmallerine ilişkin iddiaları kapsar” (hukiki.net)

Dolayısıyla, sınırlarımızın dışındaki bir noktadan gelen bu dava konusu, bizim açımızdan, hem AİHM’in yetkisi dışındadır, hem de bizi bağlayıcı değildir.

Fakat tehlikeler içermektedir!

Bu ayrıntıyı bilmeyen dünya kamuoyunda bizi zor durumda bırakacak, hukuk tanımaz bir ülke konumuna düşürecek “tuzak”larla doludur.

Öte yandan, bunun “taminat”la bitmesi mümkün gözükmemektedir… Burada bir kere gevşek davranmamız durumunda, gelecekte akıl almaz, kabul edilemez korkunç kararların çıkması önlenemeyecektir.

Çok şükür, Türk Dışişleri de tehlikeyi görüp, “kararın haksız verildiği ve bağlayıcı olmadığı”nı açıkladı.

x   x   x

TÜRK’ÜN FERYADINI KİMSE DUYMUYOR

Arif Nihat Asya’nın, Kıbrıs Türklerinin efsane lideri Fazıl Küçük’e atfen yazdığı “KIBRIS TAKVİM’inde 1968” başlıklı şiirinden birkaç mısra:

Âfet, zulüm, eziyet, tazyik, kin, nefret…

Kalkıp giden seneyle bunlar da gitse bari!

Sarsıntı, harp, yangın, açlık, ölüm bu dünya…

Yangın yerinde Tanrım, bir lale bitse bari!

Kâfi belâ, sefalet, kâfi tuzak, cinayet…

Artık, dua duayız…  Gökler işitse bari!

x   x   x

Bu zulümlerin, eziyetlerin, cinayetlerin hesabını da soracak mı Avrupa ve AİHM?

Tarih: 23.05.2014 Okunma: 748

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?