10 Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde geçerli oyların yüzde 50+1’ini alan aday koltuğun sahibi olacak. Eğer ilk turda bu çoğunluğa hiçbir aday ulaşılamazsa 24 Ağustos’ta ikinci tur seçime gidilecek. Seçimin ikinci turunda, ilk oylamada en çok oy alan iki aday yarışacak. Geçerli oyların çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı ilan edilecek.
Buraya kadar hep bildiğimiz şeyler. İsterseniz cumhurbaşkanlığına kimler aday olabiliyor ona bakalım:
“MADDE 101.- (Değişik: 31/5/2007-5678/4 md.) Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.
MADDE 102.- (Değişik: 31/5/2007-5678/5 md.) Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır.
Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi için, şayet başka bir aday daha çıkmazsa Başbakan Sayın R. Tayyib Erdoğan, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu ve Sayın Selahattin Demirtaş’ın aday oldukları açıklandı. Başbakan Erdoğan için düzenlenen aday açıklama programı adeta bir gövde gösterisine dönüştü. Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş’ın adaylık açıklamaları mütevazı toplantılar şeklinde gerçekleştirildi. Yine, Başbakan Erdoğan’ın adaylık konuşması bütün televizyon kanallarından canlı olarak yayınlanır ve devletin tüm imkânları kullanılırken, diğer adayların seçim çalışmaları medyada önemli bir yel bulamıyor. Seçimin ilk turda Başbakan Erdoğan lehinde sonuçlanması için bir algı operasyonu yürütüyor. Bu haliyle bile Başbakan Sayın Erdoğan, yarışa çok önlerden başlamış görünüyor. Bakalım Sayın İhsanoğlu ve Demirtaş aradaki bu mesafeyi kapatabilecekler mi?
Bu seçimde ilk defa yurtdışındaki vatandaşlarımız da oy kullanabilecek. Yurtdışı seçmen sayısı 2 milyon 734 bin. Türkiye’deki kayıtlı seçmen sayısı ise 52 milyon 695 bin. Yani toplam seçmen sayısı 55 milyon 429 bin 429. Yurtiçinde ve dışındaki kayıtlı seçmenin tamamı oy kullanacak olursa adayların herhangi birinin seçilebilmesi için 27 milyon 714 bin 715 oy alması gerekecek. Ancak seçime katılma oranı %80’lerde kalırsa, 44–45 milyon oy kullanılmış olacaktır. Bütün seçimlerde olduğu 800-900 bin geçersiz oy olursa, 43 milyon 200 veya 44 milyon 100 bin oy geçerli olur. Bunun 21 milyon 600 bin ile 22 milyon 50 bini bir adayın ilk turda seçilmesi için yeterli olur.
Şimdi biraz gerilere gidelim ve son iki seçimde ne olmuş bir bakalım. 2011 genel seçimlerinde AKP 21 milyon 466 bin oy almış ve %49,95’la birinci parti çıkmıştı. CHP, 11 milyon 147 bin oyla %25.94, MHP 5 milyon 575 bin oyla %12.98, DSP 106 bin oyla %0.25, DP 280 bin oyla %0.65, Saadet Partisi 535 bin oyla %1.25, BBP 315 bin oyla %0.74, HAS Parti de 327 bin oyla %0,76 oranında oy almıştı. O dönemin BDP’si şimdinin HDP’si ise bağımsız adaylarla girdiği seçimde 2 milyon 826 bin oyla %6,58 oy oranına ulaşmıştı.
30 Mart seçim sonuçlarına göreyse AK Parti 20 milyon 519 bin, CHP 12 milyon 513 bin, MHP 6 milyon 860 bin, BDP-HDP toplamı 2 milyon 750 bin, Saadet Partisi 916 bin, BBP 483 bin oy aldı. DP 179, DSP 85 bin oy almış görünüyor. Yani AKP’de bir milyona yakın bir kayıp var. Haliyle Başbakanının seçilmesi için yeterli olmuyor. Bir yerlerden bu kayıpları telafi etmeleri gerekiyor. Yurtdışı seçmenlerinin tercihi önemli olacak.
10 Ağustos seçiminde adayların göstereceği performansın yanı sıra siyasi konjonktürün etkisi büyük olacak. Vatandaş, 10 Ağustosta sandık başına giderken ince eleyip sık dokuyacak. Zira Cumhuriyet tarihimizde ilk kez halkın oylarıyla bir cumhurbaşkanı seçilmiş olacak. Ancak adaylar siyasi iradenin, parti liderlerinin dayatmaları sonucu ortaya çıktılar. Başbakan kendini aday gösterdi, CHP ve MHP liderleri İhsanoğlu’nu, APO, Kandil ve PKK Demirtaş’ı bu iş için görevlendirdiler. O bakımdan vatandaş milli iradeyi değil siyasi lider vesayetini onaylamış olacak.