TOPLUM ÜZERİNDE OTORİTE KURMA SANATI

Hüseyin ŞİNASİ - 05.09.2014


Bu hafta size Anamur 8. Uluslararası Kültür ve Muza Festivalinden ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Kocamaz’ın yerel basın mensupları ile gerçekleşen basın toplantısından söz edecektim. Ancak internet siteleri arasında dolaşırken rastladığım önemli bir yazıyı aktarmanın daha uygun olacağını düşündüm.

Sözü fazla uzatmadan www.habererk.com sitesinde yazan dostumuz Hüseyin Kurt ile baş başa bırakıyorum. 

 

OTORİTEYE BOYUN EĞMEK

 

Otorite; Erk… Yetki… Söz geçirme faktörü… Kanuni güç… Siyasi ve idari güç…

Otoriteye boyun eğmek; İtaat etmek…

II. Dünya savaşı sonrası özellikle Hitler Almanya’sında yaşanan olaylardan sonra toplumsal olayları incelemek amaçlı yapılan deneyler ve araştırmalar sonucu insanların büyük çoğunluğunun otorite karşısında istenilen her şeyi yapmaya ikna edilebildiğini göstermiştir.

Bu deneylerden en önemlileri sonuçları itibariyle Asch ve Milgram deneyleridir. Bu deneylerde özellikle “otorite” ve “çevre/çoğunluk etkisi” vurgusunun öne çıktığı söylenebilir.

 Bu deneyler; çoğu zaman, belirli şartlar yerine getirildiğinde kişilerin eğitim seviyelerinden bağımsız olarak, insan düşüncelerinin ne denli kolay bir şekilde etki altına alınabildiğini göstermektedir.

Çoğunluk psikolojisini ve otoriteye karşı tutumları anlamak açısından bu deneyler önemlidir.

ASCH DENEYİ;

Asch deneyinde; Polonya asıllı sosyal psikolog Solomon Asch, insanların çoğunluğa uyum gösterme adına kendi doğru bildiklerinden ne derece taviz verebileceklerini ölçmek istemiş.

Deneye katılacak olan kişilere bir göz muayenesine/testine girecekleri söylenmiş. Deneklere gösterilen kartların birincisinde, tek bir çizgi bulunuyordu. Deneklerin yapması gereken, ikinci karttaki üç çizgiden hangisinin birinci karttaki çizgi ile aynı uzunlukta olduğunu bulmaktı. Son derece basit olan bu deney sorusu, aynı oda içerisinde yan yana oturan ve genellikle 8 ila 10 kişiden oluşan gruplara aynı anda soruluyor, her kart ikilisinin gösterilmesinin ardından deneklerden sırayla sesli olarak yanıt vermeleri isteniyordu.

Ancak gerçekte, Asch Deneyi'nde yer alan her denek grubunda, deneklerin biri dışındaki herkes deney ekibindendi ve dolayısıyla ortada aslında sadece tek bir denek vardı.

Deney başladığında deney ekibindeki sözde denekler, (önceden planlandığı şekilde) ilk birkaç soruya doğru yanıt veriyor, ancak takip eden sorularda hep birlikte aynı yanlış cevabı vermeye başlıyorlardı.

Asıl denek her zaman sonuncu olarak cevap veriyor ve diğer grup elemanlarının verdiği cevapları duyuyordu.

Böylece, herkesin aynı yanlış cevabı verdiği durumlarda, deneklerin ne kadarının sıra kendilerine geldiğinde gözleri önündeki gerçeği dile getirmeyip çoğunluğa uyum gösterecekleri ölçülmek isteniyordu.

ASCH DENEYİNİN SONUCU;

 Deneklerin %74'ü, gerçekleştirilen deneylerde en az bir kez çoğunluğa uyarak yanlış cevap vermeyi tercih ederken, %28'i ise, deneylerin yarıdan fazlasında yanlış cevaba iştirak etti.

Yani deneklerin önemli bir yüzdesi, sadece ve sadece çoğunluk, tersi istikamette görüş belirttiği için, çok net bir şekilde gördükleri, ölçebildikleri bir gerçeği inkar yoluna gitmişlerdi.

 SONUÇLARI KONTROL DENEYLERİ

 Profesör Asch, değişik kontrol deneyleriyle çıkan sonucun nedenlerini analiz etmek istedi.

Bu kontrol deneylerinin birinde, gruba “doğru yanıt veren” bir kişi daha dahil edildi. Bu kişi yine gerçek denekten önce cevabını sesli olarak verdi.

Kendisinden önce sadece bir kişinin çoğunluktan ayrıldığını gören denekler, çok büyük bir çoğunlukla (%95) doğru yanıt vermeye başladılar.

Bu durum, çoğunluğun otoritesinin tek bir kişiyle dahi kırılabileceği yönünde ipuçları vermekteydi.

Bu sonuçlara göre, çevreye/gruba uyum eğiliminde belirleyici olan unsurlardan birinin de, insanın tek başına karar alıp uygulama konusundaki yetersizliği olduğu ortaya çıkıyordu.

Şöyle ki; insan, belli konularda duruşunu sergilemek, tavrını ortaya koyabilme adına rol modellerine ihtiyaç duymakta, küçük de olsa belli bir muhalif grup oluşmadan kendi başına doğru bildiklerini uygulamakta zorlanmaktaydı.

Bir diğer kontrol deneyinde ise, denekten “salona geç geldiği” kasıtlı olarak mazeret gösterilerek yanıtlarını yazılı olarak vermesi istendi. Diğerlerinin aksine sesli yanıt vermeyen ve dolayısıyla herkesin içinde farklı bir yanıt vermek zorunda kalmayacak olan deneklerde çoğunluğa uyma eğilimi %66 oranında azaldı.

SONUÇ

Profesör Asch, bu sonuçlar karşısında, topluma hakim olan çoğunluğa uyma eğiliminin, zeki ve iyi niyetli insanlara beyaza siyah dedirtecek kadar güçlü olduğunu söyledi. Asch'a göre, bu durum, eğitim sistemi ve de topluma hakim değerler adına kaygı verici nitelikteydi.

Bireyler her zaman karar verme süreçlerinde guruba uyum sağlama potansiyelindedir.

Kendi düşünceleri grubun düşüncesi yanında etkisiz kaldığını düşünerek, karar verme sürecinde sırf uyum sağlamak adına tıpkı bir sürü psikolojisi gibi yanlışta olsa grubun kararına katılırlar.

 Birey, çevre/grup içerisinde ters bir şey söylediğinde yadırganacağını düşünerek tedirgin olma durumunu normal hayatında sıkça yaşamaktadır.

Toplumda çıkıntılık yapmamak için uyum sağlamada kültür, gelenek ve çevre/toplum baskısı devreye giriyor.

Çünkü insan toplu halde hareket ederken yüzeysel düşünür ve herkesin söylediğini tekrar etmek kolayına gelir. Kendi kararlarınızı kendiniz iradenizle vermeniz dileğiyle…”

Hüseyin KURT

 



Tarih: 05.09.2014 Okunma: 814

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?