Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Böyle bir hadis var mı?
Geçen sene (2013) Kurban Bayramı namazı için mahallemizin “mescidi”ne doğru yaklaşıyorum…
Eski Bornova, şimdiki Bayraklı-Taşkent Camii imamı vaaz veriyor… Hoparlörler açılmış, gayet uzun mesafelerden sesi işitiliyor…
Diyor ki; “Peygamber Efendimiz Salli âlâ aleyhi ve sellem, ‘mazereti olmadığı halde kurban kesmeyen mescidimize yaklaşmasın’ buyurmuş”!
Yarım asırdır Kurban Bayramı namazlarına giderim… Bu “hadis”i ilk defa duyuyorum… Hâlbuki bu kadar hayatî bir “hadis”in, aynen Hz. İbrahim ve oğlu İsmail Peygamberlerin “Kurban Kıssası”nda olduğu gibi her Kurban Bayramında dile getirilmesi gerekmez miydi?
Demek gerekmemiş!
Tabii insan bu kadar önemli bir “hadis”i 55 yaşından sonra duyunca merak ediyor, hatta şüpheye düşüyor; acaba, gerçekten böyle bir “hadis” var mı diye?
Önce, yaşı 75’in üzerindeki, dinî yayınları “okuyan” bir “hacı” yakınıma sordum, “Yok böyle bir şey” dedi. Demek o da bu yaşına kadar böyle bir “hadis” işitmemiş, okumamıştı.
Sonra aklıma internette araştırmak geldi… Sorguladım:
Karşıma, iki hususta, “mescidimize yaklaşmayın” hadisleri çıkıyor…
Birincisi, “Soğan, sarımsak yiyen yaklaşmasın”,
İkincisi de, “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın”,
“Kim (mal) genişliği bulduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın” gibi “hadis”ler çıkıyor ve bunların hemen tamamı da Diyanet İşleri Başkanlığı(DİB)’nın ilmihalini kaynak gösteriyor.
Ben de doğrudan doğruya, DİB’nın ilmihallerine müracaat ettim. Önce, en son yayımladıkları, kuşe kâğıda basımlı ilmihale baktım… Evet, Kurban bahsinde şöyle bir “hadis” vardı: “Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyen bizim mescidimize yaklaşmasın.”
Sonra, DİB’nın, 2006 basımlı ilmihalini buldum, orada da, “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın.” şeklinde bir “hadis” kayıtlıydı ve parantez içinde de şu bilgiler verilmişti: İbn Mace, Edahî, 2, Müsnet II, 321
Şimdi…
Bu “hadis”i “sahih” kabul edelim mi?
Yoksa “sahih” hadisler arasına pek çok uydurma da katıldığı bilindiğinden, bu “ifade”nin de sahih olup olmadığını sorgulayalım mı?
Hepimizi doğrudan ilgilendiren bir konuda böyle bir sorgulamaya hakkımız olsa gerek!
x x x
Yazılarını-kitaplarını okuduğumuz, ekranlarda izlediğimiz “din âlimleri” bir “söz”ün hadis olup olmadığını anlamak için “Kur’an’la çelişip çelişmediğine ve Kur’an’a paralel olup olmadığına bakmak” gerektiğine dikkat çekiyorlar.
“Mescidimize yaklaşmasın” ifadesi çok ağır bir “menetme” hükmü taşıdığına göre, “Kurban kesmemek” Kur’an’da da aynı derecede ağır hükümlerle günah kabul edilmiş midir?
Bu sualin cevabını, başta DİB olmak üzere, bütün din âlimlerinden bekliyorum.
Sorgulamaya devam edelim:
Eğer bu “söz” sahih bir hadisse, yani Hz. Peygamber, “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse mescidimize yaklaşmasın” diye buyurduysa,
Kur’an’da en fazla üzerinde durulan-yasaklanan; “Kibirlenen-Allah’a şirk koşanlar,
Hırsızlık edenler,
İftira edenler,
Yalan söyleyen, yalancı şahitlik edenler,
Ana-babaya asi olanlar,
Zina edenler,
Haksız yere adam öldürenler,
Kul ve yetim hakkı yiyenler,
Devlet malını çalanlar,
Rüşvet yiyenler,
Ölçüyü-tartıyı eksik tutanlar,
Zulmeden emir, amir-memurlar,
İnsanlara işkence ve eziyet edenler” için de “mescidimize yaklaşmasın” diye buyurması gerekmez miydi?
Bunlarla ilgili “mescidimize yaklaşmasın” hadisi olmadığına göre, demek ki;
Kibirlenenler-Allah’a ortak koşanlar,
Hırsızlar,
Müfteriler, yalancı şahitlik edenler,
Devlet malını hortumlayanlar,
Kul hakkı yiyenler,
Rüşveti tarife haline getirenler,
Tecavüzcüler, işkenceciler,
Katiller, katliam yapanlar,
Ölçüyü-tartıyı eksik tutanlar “mescide yaklaşabilir” ama kurban kesmeyenler yaklaşamaz, öyle mi?
Diyanet’e ve din âlimlerine sorum şu:
Hz. Peygamber, bütün bu ağır-büyük günahları işleyenler için bile “mescidimize yaklaşmasın” demediğine göre, “Mazereti olmadığı halde kurban kesmeyen mescidimize yaklaşmasın” demiş olabilir mi?
Bu hususta tatmin edici bir açıklama beklemek hakkımız değil mi?
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, cumhuriyet.com.tr'den...