Türk Eğitim-Sen’in yemeğinden

Hüseyin ŞİNASİ - 27.10.2014

                      

24 Ekim 2014 Cuma akşamı, Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-Sen Temsilciliği tarafından düzenlenen geleneksel plaket verme ve kaynaşma yemeğine katıldık. Anamur Öğretmenevinin yazlık salonunda Türk Eğitim-Sen üyeleri geçen yıllarda olduğu gibi bu sene de bir kez daha bir araya gelme, görüşüp, konuşma ve hoşbeş etmenin hazzı ve mutluluğunu yaşadılar. Geçmişte bizim de üyesi bulunduğumuz Türk Eğitim-Sen yöneticilerinin böyle özel bir günde bizi de davet etmelerinden dolayı memnun olduk.

            Müsaadeniz olursa sizi biraz daha gerilere götürmek istiyorum. Kamusen’e  (Türkiye Kamu Çalışanları Konfederasyonu) bağlı Türk Eğitim-Sen diğer iş kollarında olduğu gibi 1992 yılında kurulup, kısa zamanda ülke genelinde örgütlenmesini tamamlamış etkili ve köklü bir sendikadır. Sendikal faaliyetlerin kısıtlı veya yasak olduğu yıllarda kurulmuş olan Türkav (Kamu Çalışanları Vakfı) da önemli etkinliklerde bulunmuştu. Sendikaların kurulmasının önündeki engeller kalktıktan sonra aynı vakfın üyeleri Türk Eğitim-Sen çatısı altında bir araya gelip örgütlenmesini tamamladı ve sendikalarına devam etmiştir.

 O günlerin yönetim kademesini kısaca hatırlamak gerekirse; 13 Mart 1993 tarihinde, Hamdi Mersin, Ahmet Cengiz, Mustafa Yıldız, Seyfullah Dündar, Fevzi Özkan, Zeki Rıdvanyalçınrıdvanağaoğlu ve Çınar Arıkan’dan oluşan kurucular kurulu ile çalışmalarına başlamış, denetleme kuruluna Mustafa Bildircin, Enver Ün ve Sami Arıcı getirilmişti. Günümüzde Türk Eğitim-Sen temsilciliğini Harun Taşdemir başarıyla sürdürmektedir.

Programda Türk Eğitim-Sen Anamur İlçe Temsilcisi Sayın Harun Taşdemir kısa bir konuşma yaptı, katılan davetlilere teşekkür etti. Konuşmasında özetle, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlere getirilmekte olan rotasyona karşı olduklarını; zira planlanan rotasyon hayata geçerse öğretmen bir okulda ancak 8 sene çalışabilecektir.

Bakanlık teşkilat yapısında yapılan başka bir değişiklik ile de okul müdür ve müdür yardımcılarının belli süre görev yapması benimsenmiştir. Bu değişiklik ile çok sayıda okul idarecisi, performans değerlendirmelerinde objektif davranılmadığı, hissi puanlama yapılması sonucu haksızlığa uğramış ve idarecilikleri son bulmuştur. Görevinin uzunca bir süresini okul müdürü veya müdür yardımcısı olarak sürdüren bir kişinin sınıfta öğrenci karşısında ne hallere düşeceğini düşünmenizi isterim.

Son yapılan toplu sözleşmelerle enflasyon farkının memurlara verilmemesi, memurların ekonomik anlamda kayba uğramasına neden olmuştur. Kamusen tarafından yapılan bir çalışmaya göre memurun 2014’deki hak kaybı %12’dir. Ayrıca hâkim, savcı ve akademisyenlere yapılan artışların tüm memurlara ve emeklilere de yapılması gerektiği vurgulanıyor.

Bu yemek vesilesi ile bir araya gelen öğretmenler her ne kadar gülümsemeye ve mutluluk tablosu çizmeye çalışsalar da aslında gelecekten umutsuz ve mutsuzlar. Böyle bir ruh halindeki öğretmenin eğitim ve öğretimdeki başarısını da ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Şayet memnun olmayanlar sadece Türk Eğitim-Sen üyeleri olsa belki sineye çekilebilir. Ancak eğitim iş kolunda kurulmuş daha 32 sendika daha var. Gerçi eğitimcilerin böyle 33 parçaya bölünmüş olması da ayrı bir sıkıntı. 

Ülkemizde sendikacılık zordur. İster memur sendikası, ister işçi sendikası olsun, yola çıktığınız zaman sizi çok zorlu engeller bekliyor olacaktır. Ne kamu kesiminde ne özel sektörde işveren çalışanlarının bir güç olarak, hele sendikalı bir topluluğu karşısında görmek istemez. Bu bakımdan ülkemizde gerçek anlamda bir sendikacılıktan söz etmek mümkün değildir. Mevcut sendikalar, özellikle yetki sahibi olan sendikalar ya uydu sendika, ya da sarı sendika dediğimiz yapay kuruluşlardır.

            Biraz gerilere gidilirse, ülkemizdeki çalışma hayatı ve sendikal faaliyetlerin günümüzden çok daha ileri düzeyde olduğunu görebiliyoruz. Öyle ki 1980 askeri darbe öncesinde, sendikaların bazı faaliyetleri ülke siyasetini bile etkileyebilecek güce sahiptir. Ancak günümüzde sendikalarının böyle bir gücü ve aslında niyeti de yoktur. Sendikaların ve sendika yöneticilerinin yaptığı yapacağı tek şey kendi şahsi çıkarlarını kollayıp gözetmektir. Üyelerin hak ve hukukunu korumak belki üçüncü, dördüncü plandadır.

Bu yazıya başlamadan önce memur sendikalarında son durum nedir bilmek istemiş, kısa bir araştırma yapmıştım. Araştırma sonucunda bazı ilginç bilgilere ulaştım. Onları ikinci bir yazıya bırakalım. Zira yazı uzadıkça kimse okumak istemiyor. Yeri gelmişken kısa bir reklam yapalım bundan sonraki yazımızda memur sendikalarının 2014’deki durumunu ele alacağız.

Tarih: 27.10.2014 Okunma: 778

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Özcan İşler

10.01.2014 - 16:30



Yolsuzluk, kanunsuzluk çok olağan sayılır,
Köşe bucak, kıyı kenar; muhsinlere kıyılır,
Yağdanlıklar dört köşe, dalkavukluk yayılır,
Başımıza taş yağsa; rahmet denilen zaman;
Meydanları doldurdu erdemsizlik el aman!

Özcan İşler

10.01.2014 - 16:30



Yolsuzluk, kanunsuzluk çok olağan sayılır,
Köşe bucak, kıyı kenar; muhsinlere kıyılır,
Yağdanlıklar dört köşe, dalkavukluk yayılır,
Başımıza taş yağsa; rahmet denilen zaman;
Meydanları doldurdu erdemsizlik el aman!