Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Dün (10 Kasım), Bayraklı’da, yan yana iki noktada lokma döküldüğünü gördüm…
Şöyle etrafa baktım, küçük bir ilân tahtasına yapıştırılmış birkaç Atatürk resmi, yine küçük bir kara tahtaya, tebeşirle, “Ruhun şad olsun Atam” yazısı…
Lokma ustasına sordum; “Lokmayı belediye mi döktürüyor?”
“Hayır, esnaflar…” dedi!
Çevreyi gezdim, Türk bayrağını ve Atatürk’ün büyük posterini, onların altında da “Anıt Kavşağı esnafları” ibaresini gördüm.
Ayrıca, “katkıda bulunanlar”ın isim listesi asılmış… Tam dört dosya kâğıdı dolusu… Herhalde 200 kadar kişinin adları vardı.
Hâlbuki o kavşakta, taş çatlasa 8-10 esnaf görebilir, sayabilirsiniz… Demek ki daha büyük bir işbirliği yapılmış, günler öncesinden hazırlık yapılmış ve geniş bir katılım sağlanmış.
Ata’yı anma gününde, Ata için dökülen mütevazı lokma,
Esnafın ince düşüncesi, vefası, günler sürdüğü belli olan hazırlıkları insanı ziyade duygulandırıyor… Heyecanlandırıyor…
Ve düşündürüyor…
Bu manzara, milletin Ata’sına gittikçe artan bir sevgiyle sahip çıktığının bir göstergesi…
Atatürk’e şuurlu bir bağlılık, içten bir sevgi ve sadakat olduğunu görüyorum.
Ülkenin her yerindeki bu ilgide, belki, bazı endişelerin de payı var:
Emperyalist güçlerin ülkeyi kıskaca alma, karıştırma, bölme-parçalama girişimlerinin,
İslam âlemi ve Doğu dünyasının içinde bulunduğu perişan durumun,
Ortadoğu’daki karmaşa ve onun Türkiye’ye yansımaları ve etkilerinin,
İslam’ın yanlış anlaşılması ve algılanmasının, din tüccarlığının verdiği zararların her geçen gün biraz daha gün yüzüne çıkmasının,
Bayrağa, huzura, birliğe, dirliğe, çağdaşlığa saldırıların memleketi zor bir duruma, yeniden bir “İstiklal marşı” yazmayı gerektirecek bir ortama sürükleyebileceği endişeleri!
Elbette bu endişeler sezgi ve şuuru keskinleştiriyor… İdraki kanatlandırıyor, ruhlarda ve zihinlerde bir hassasiyet yaratıyor…
Millet hissediyor ve biliyor ki; şu huzurumuzu, Doğu âleminden şu “müspet farkımız”ı, gelişmişliğimizi “Atatürk Devrimleri”ne, “Cumhuriyet Aydınlanması”na borçluyuz…
Bunları kaybetme tehlikesi millette bir irade meydana getirdi… Toplumsal bir irade…
Geldiğimiz noktadan asla geri adım atmama, geriye gidişe taviz vermeme,
Modernleşmeye sahip çıkma ve onu sürdürme,
Özgürlüklere ve bağımsızlığa sahip çıkma iradesi!
Dün, 10 Kasım’da bu irade, ülkenin her yerinde, zihinlerden ve ruhlardan taşmış, ete-kemiğe bürünmüştü…
Ata’ya dualarımızla…
x x x
GÜNÜN FOTOĞRAFI, OBJEKTİFİMDEN...