Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
“Ölüm öyle sessiz, öyle kaçınılmaz biçimde gelir ki
duymazsınız bile!”
Muhammed Yunus (Bangladeşli Profesör)
Dünyada hiç savaş, iç savaş ve terör eylemi olmasa,
Deprem-sel felaketleri gibi doğal afetler hiç yaşanmasa,
Kazalar, yangınlar, suda boğulmalar olmasa bile saatte 1.800, günde 40 bin insan açlık ve susuzluktan ölmekte…
Şu yazıyı okuduğunuz 5 dakika içinde, dünyada 150 kişi açlığın sebep olduğu “zayıflık” ve “hastalıklar”dan dolayı hayatını kaybetmiş olacak.
“Açlık”, kitleler halinde ölüme sebebiyet verirken…
“Açlık” âdeta katliam yaparken, her gün on binlerce kişiyi biçerken, bu kadar önemli bir hadisenin “haber değeri” bulunmamaktadır.
Nitekim yoktur! Çünkü eğer, açlıktan kitlesel ölümlerin haber değeri olsaydı; gazetelerin her sabah, “Dünyada dün 40 bin kişi açlıktan öldü” manşetiyle çıkması, televizyonların her saat başı haber bültenlerine, “Bugün yine açlıktan 40 bin kişi öldü” diye başlamaları lâzımdı…
Zaten açlıktan ölümlerin bir haber değeri olsaydı, bu kadar önemli bir haberi ve ayrıntılarını vermekten, diğer haberlere çok az bir yer kalırdı…
Haddizatında, açlıktan ölümler dünya kamuoyu için en önemli vaka olarak kabul edilseydi;
Savaşlar-iç savaşlar,
Silahlanma-terör,
Hatta boş siyasî çekişmeler şıp diye kesilir, her şeyden evvel ve en acil bir şekilde “açlığa çare” aranırdı!
Çare bulunur muydu?
Hiç şüphesiz!
Çünkü dünyada “toplam” olarak bir gıda sıkıntısı yok. Mesele; “herkese yetebilecek miktardan çok daha fazla yiyecek üretildiği” halde, nüfusun yarısının “doyacak” miktarda yiyeceğe ulaşamamasıdır.
Nüfusun diğer yarısı ise, “aşırı tüketerek” “obezite” belasıyla karşı karşıya, öte yandan, bundan daha vahimi, “aşırı israf” la kaynakları tüketmekte, ziyan etmektedir.
Ekmekisrafetme.com adlı sitedeki verilere göre, dünyada yıllık 1.3 milyar ton gıda israf edilmektedir. Bu israfın ekonomik değer; 1 trilyon dolara karşılık gelmektedir. Bu, Türkiye’nin yıllık bütçesinin 4 katından fazlası demektir. Dünya Gıda Örgütü’nün verilerine göre, israf edilen miktar, dünya gıda üretimin üçte birini oluşturmaktadır. Eğer bu israfın dörtte biri bile önlenebilirse, yetersiz beslenen 800 milyon insanın gıda ihtiyacı karşılanabilecektir.
Yer bitti, yarın, açlık nerede, ne yapmalı ve Türkiye’nin durumu!
x x x
PEKİ, AÇLIKTAN ÖLENLER NEREDE?
Yukarıdaki rakamlar, aslında, kupkuru istatistikler… Hislerimize, yüreğimize hiç dokunmuyor!
Açlık çekenler, açlıktan ölenler nerede? Kim bunlar?
Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’de bile 25 milyon insan açlığın pençesinde…
Fakat asıl açlık Asya’da ve Afrika’da…
Sadece bir devletteki, Bangladeş’teki açlığın boyutlarını hatırlatalım:
175 milyonluk bu ülke insanı günde, en fazla 2 öğün yemek yiyebiliyor…
Bangladeşli bir çocuk öğle yemeğini yemişse akşam yemek yemeden yatağa giriyor… Akşam yiyorsa, ertesi gün öğle yemeğini yiyemiyor… Bangladeş vatandaşı ya gün boyunca aç gezmek zorunda veya gece yatağa aç girmek zorunda! Sonuçta, her hâlükarda açlığın, yetersiz beslenmenin kıskacındadır…
Ne yazık ki, Afganistan’da, Pakistan’da, Hindistan’da, Çin’de ve daha adını sayamayacağımız pek çok ülkede ve Afrika kıt’asında da durum bundan farklı değildir!
x x x
TÜRKİYE’DE AÇLIK VAR MI?
Her ay “açlık” ve “yoksulluk” sınırları açıklanıyor…
Kasım ayında açıklanan “açlık sınırı”, 1.225 TL. Dört kişilik bir ailenin aylık geliri 1.225 liranın altındaysa, bu aile açlık çekiyor demektir.
Peki, Türkiye’de aylık geliri bunun altında olan aileler var mı?
Ne yazık ki var, siyasiforum.net’teki bilgilere göre, 13 milyon vatandaşımız yeterli gıdaya ulaşamıyor.
Öte yandan, Türkiye’nin sadece ekmek israfı ne kadardır, dersiniz?
Günde 6 milyon!
Hayır, yanlış okumadınız!
Türkiye’de, her Allah’ın günü 6 milyon ekmek çöpe atılıyor ve başka bir şekilde israf ediliyor.
Peki, Türkiye’de açlıktan ölüm(ler) var mıdır?
Bilmiyoruz! Açlıktan (ve soğuktan) en son ölüm haberini bir yıl kadar evvel okuduk. Çanakkale’nin bir köyünde bir bebeğin ölüm haberiydi.
x x x
YÜKSEK BİR İNSANLIK İDEALİNE İHTİYAÇ VAR!
Görüldüğü gibi, dünyanın gıda üretimi gayet iyiyken, gıda israfı, bilhassa açlık tablosu vahim!
Fakat bu vahim tablo nasıl fark edilecek?
Dünyanın büyük ülkeleri, onların büyük liderleri bu meseleye nasıl, ne zaman eğilecek?
“İnsanlığın” geliştiğini, medeniyetin yayıldığını, toplumların ve ülkelerin “medenileştiğini” iddia ediyoruz. Lâkin bu “medeni dünya” açlıktan her gün 40 bin kişinin ölümüne duyarsız!
Bir bütün olduğumuzu fark ettirecek, insanlığın büyük bir aile olduğunu hissettirecek, açlık çeken ve açlıktan ölenlerin, hepimizin evlatları olduğunu öğretecek bir ideale ihtiyacımız var: “Yüksek bir insanlık ideali”ne!
Bu hâl, bu gidiş, insanlığımızı inkâr etmekle eş!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, GIRGIR’dan, 17-24 Aralık…