Ankara’da hâkimler var diyebilecek miyiz?

Hüseyin ŞİNASİ - 14.01.2015

                   Adalet denilince ilk akla gelenlerden biri Hz. Ömer’dir. Halife Ömer, Fırat kıyısında otlarken kaybolan kuzudan kendini sorumlu tutar. Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşanmış bir olaydan söz edilir. Davacı bir Rum usta, davalı Osmanlı Devletinin Padişahı Fatih sulan Mehmet ve mahkemenin kadısı Hızır Beğ’dir.  Ve Kadı Hızır Beğ verdiği karar  Osmanlı tarihi boyunca hep anılır. Bunlara bir de gelişmiş ülkelerin hukuk fakültelerinde sıkça anlatılan “Berlin’de hâkimler var.” hikâyesi ile katkıda bulunalım.

Alman Kralı II. Frederick 1750 yılında Potsdam kentinden geçiyormuş. Burasını çok beğenmiş. Ve maiyetindekilere “'bana buraya bir saray yapın" demiş. Ertesi gün kralın adamları, söylenen yere gidip bakıyorlar. Kralın beğendiği yerde bir değirmen var. Adamlar kapıyı çalıyor ve karşılarına yaşlı bir adam çıkıyor.

Değirmenci, buyurun ne istemiştiniz, diyor.

Kralın adamları, bizi kral gönderdi. Burayı görüp çok beğenmiş, satın almak istiyor. Kaç para?

Değirmenci, satmıyorum ki, ne parası?

Adamlar, Saçmalama, kral böyle istiyor, diyorlar.

Değirmenci, bana ne kralınızdan, ben satmadıktan sonra kimse alamaz burayı diyor.

Kralın adamları çaresiz geri dönüyorlar. Ve krala diyorlar ki, efendim beğendiğiniz yerdeki değirmenci tam bir deli, satmıyorum dedi” diyorlar.

Kral, çağırın bakalım bana şu adamı.” diyor.

Ertesi gün, değirmenci gelip, kral'ın karşısında duruyor.

Kral  II. Frederick, “yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben orayı satın almak istiyorum, ne kadar?”

Değrimenci, “yoo yanlış anlamadım, adamların da dün böyle söyledi. Ama ben satmıyorum!”

Kral alttan alıyor, “beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim.”

Değirmenci, “sen koskoca kralsın, paran çok. git Almanya'nın her yerine sarayını yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Satmıyorum!”

Kral II. Frederick ayağa kalkıyor ve kızarak, “unutma ki ben bir kralım!”
Değirmenci şöyle bir bakıyor ve diyor ki; “asıl sen unutma ki, Berlin'de hâkimler var!” Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz. Orada oturamaz.”

Bugün, bütün gelişmiş ülkelerin hukuk fakültelerinde bu olay anlatılır. Evet, "Berlin'de hâkimler var!"

Potsdam'da muhteşem bir Sansosi Sarayı ve bir değirmen yan yana. Kral II. Frederick ve değirmenci, adaletle komşu oluyorlar

Sabahları Kral II. Frederick arka bahçeye çıktığında, değirmenci sesleniyor; hey Frederick, taze sıcacık ekmek yaptım göndereyim mi?

Kral II. Frederick diyor ki; adalet her sabah bana, sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi.

Tarih 31 Aralık 1917. Berlin'de bir otelde yılbaşı kutlamaları yapılacak, Osmanlı heyeti orada. Heyettekilerden biri bu öyküyü anlatıyor.

Ve hadi Potsdam çok yakın. Gidip adaletin simgesi olan o değirmen ve sarayı yan yana birlikte görelim, diyor.

Kimse sarayı ve değirmeni görmeye gitmiyor ve o öyküyü anlatan tek kişi kalkıp gidiyor. Herkes yılbaşı kutlamalarına dalmışken, o gidip adaletin simgesini izliyor uzun uzun.

Evet, adalet soğuk kış günleri içimizi ısıtıveren sıcak bir çorba, fırından yeni çıkmış bir ekmek, kavurucu yaz sıcaklarında koyu bir kaya gölgesi, büyükçe bir ağaç, susadığımızda uzanıp içivereceğimiz bir kaynak suyu, bitkilerimize verebileceğimiz bir can suyu gibidir adalet. Adalet herkese, ama herkese bir gün mutlaka lazım. Acaba diyorum, acaba bizler de, bir zamanlar Almanların “Berlin’de hâkimler var.” dediği gibi, “Ankara’da hâkimler var.” Ankara’da adalet var” diyebilecek miyiz? Ha ne dersiniz?

 

Tarih: 14.01.2015 Okunma: 760

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?