Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Siyasî hava, son 10 yıldakinden çok farklı… Rüzgâr çok değişik yönlerden esiyor… Eminim ki “demokrasi kültürü ve birikimi”, “demokratik hassasiyet”, 10 sene öncekinden çok daha yükseklere çıktı.
Vatandaşın bu seçimlerde, alışkanlıklarından ziyade; “aşını”, “işini”, “ülkenin gidişini”, “bireysel özgürlüklerini” de hesaba katarak oy kullanacağını tahmin ediyorum.
“Partiiçi demokrasi”yi hayata geçirenleri görmezden gelmeyeceğini, “önseçim” yapanları “ödüllendireceğini” bekliyorum.
CHP’nin “geniş bir şekilde” yaptığı “önseçim”, son 35 yıllık “antidemokratik”, “karanlık” siyasî hayatımıza bir güneş gibi doğdu. Yüzleri güldürdü. Bu o kadar önemli ki, bunu CHP muhalifleri bile takdir ediyor, memnuniyetlerini ortaya koyuyorlar.
“Lider sultası” uygulamalarının, “tek adam” tavırlarının yandaşları bile bıktırdığını görüyorum. “Yandaş”tan kastım, her partinin yandaşlarıdır.
Artık partilerin en sadık üyeleri, ömürlerini partiye adamış “aksaçlıları” bile “tepeden inme” kararlardan yaka silikiyor. Partililer, “kararlarda” katkılarının olmasını isitiyor.
Meclisteki dört partiden bunu yapabilen sadece CHP olduğu için puanları bu parti topluyor. CHP’nin, yaptığı önseçim çok geniş çevrelerin, hatta iktidar yanlılarının bile sempatisini kazanıyor.
Misal, Fehmi Koru, “Duayla, yeminle…” başlıklı yazısında “1980 öncesinde partilerin hepsi adaylarını önseçimle belirlerdi. Önseçimde beklediği başarıyı gösteremeyen aday, bir dahaki seçime kadar parti tabanında çalışma sürdürmesi gerektiğini bilirdi.
Şimdi CHP dışındaki partilerde durum farklı. Gönlünün hoş edilmesi gerekenlerin sayısı çok kısıtlı.” diyerek, CHP’nin diğerlerinden “olumlu” ayrıştığını kabul ediyor.
Yazı şu sözlerle bitiyor: “Acaba seçmen bu defa da listede yer alan adaylara takılmadan parti kimliğine ve lidere bakarak mı oyunu kullanacak? Öyle kullanacaksa mesele yok, ama ya daha önce göstermediği hassasiyeti bu seçimin özelliği yüzünden şimdi mesele ederse? öyle bir gelişme yaşanırsa, belki ilk seçimde her parti örgütün ve tabanın sesine kulak verme ihtiyacı duyar.” (10/04, Habertürk)
Ben, bu sözlerden, Koru’nun, seçmenin hassasiyet göstereceğini beklediğini anlıyorum.
Aynı gazetenin deneyimli siyaset yazarı, Muharrem Sarıkaya da, aynı tarihli, “Politikanın sessizliği” başlıklı yazısında, “listelerden kaynaklı gürültü çıkmadı… Bunun iki nedeni olabilir, ya partililer listeleri beğenmişlerdir ya da bunun acısını sandıkta çıkaracaklardır” diyor.
Sarıkaya, yazısına geçmiş seçimlerden örnekler vererek, partililerin, çeşitli sebeplerle ANAP’ı, CHP’yi, MHP’yi, DYP’yi, DSP’yi sandıkta cezalandırdıklarını hatırlatıyor.
Dolayısıyla, 7 Haziran’da da benzer bir tablonun karşımıza çıkabileceği ihtimalini dile getiriyor.
2015’in siyasî iklimi öncekilerden çok farklı! Sanki “küresel iklim değişikliği”nin yerel çeşitlemesi…
Nisan’da “zemheri”yi yaşadığımız gibi, Haziran da kimileri için “tufan”, kimileri için “tipi-bora” olabilir!
Seçmen sessizce bekliyor!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, HABERTÜRK’ten…