Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bilindiği gibi, 5 ay sonra sandık başına gideceğiz.
İl, ilçe ve beldelerimizi, tam 5 sene boyunca
yönetecek belediye başkanlarını ve yerel meclis üyelerini belirlemek üzere!
Ankara’daki pazarlıkları, hesapları takip ediyorsunuzdur.
“Ankara’daki”
diyorum ama aslında ülkenin her yerindeki yerel yöneticilerin tayini Ankara’dan
yapılıyor.
Kim tayin ediyor?
Parti genel başkanları!
Her birisi; öncelikle, bizzat kendisine tam itaat ve
biat edecek olanı bulmaya çalışıyor.
Demokrasiden ne anladıklarını da bütün millete ve
dünyaya gösteriyorlar!
* * *
Herhangi bir partide; “Bizim adaylarımızı parti üyeleri belirler, bizde önseçimler yapılır,
karar üyelerindir” fikrinin öne çıkarıldığına şahit oldunuz mu?
Hele herhangi bir genel başkanın; “Adayları belirlemek her yörenin kendi işidir. Adaylar üyelerin
oylarıyla belirlenir. Bizim partide, parti içi demokrasi vardır.” gibi mucizevî
sözler söylediğini duyan var mı?
* * *
Her aşama, her adım gösteriyor ki; en başta ve en
önce, demokrasinin olmazsa olmaz unsurları olan siyasî partilerde demokratik
işleyiş yok. Liderlerde demokratik
anlayış hiç yok. Demokrasiyi benimsemiyorlar. Demokrasi umurlarında bile değil. Onları ilgilendiren en önemli
husus kendi kişisel güçlerini gerek partide ve gerekse ülkede tartışmasız bir
hale getirmek… Güçlerini sürekli artırmak ve “başkanlık koltuğunu” ömür boyu kimseye kaptırmamak…
İşte, yerel seçimler(!) bile onların bu ihtiraslarına
hizmet etmek için kullanılır!
Halihazırda, kudretleri tartışılmaz olduğundan,
partilerinde, en yetkili gözükenler bile, onların bu yaptığına itiraz
edebilecek gücü bulamaz. Kaldı ki, bütün çevre
zaten liderin lütfuyla onun
“çevresindedir.” İtiraz etmek kimin, ne haddine!
* * *
Neticede…
Parti genel başkanlarının bizim için uygun görüp, “Alın bunu beldenize başkan, bunları da
yerel meclis üyesi yapın” dediklerinden birine ve birilerine onay
veriyoruz.
Yani, sayın parti genel başkanları, yerel yöneticileri
tayin ediyor, biz de siyasî görüşümüze uygun olana oyumuzu verip, yasal süreci
tamamlıyoruz.
Böylece, “demokrasi
adlı oyunun” bir perdesi daha açılıp kapanmış oluyor.
* * *
Oyun sonunda, halkın önüne koyduklarından çoğuna onay almışsa,
lider partide ve ülkede gücüne biraz daha güç katıyor. Başkanlığını biraz daha
perçinlemiş oluyor.
Halk yeterli desteği vermemişse, lider açısından yine
fazla bir şey değişmiyor. Çünkü parti içinde başarısızlığı sorgulayabilecek bir
mekanizma yok. Lider, kendi kurallarını
kendisi koyuyor ve partisinde –ki babasının değil, bizzat kendi çiftliğidir-
ömür boyu başkan olarak varlığını sürdürüyor.
* * *
Üstatlardan
Geniş halk tabakalarıyla şehir aydınları kopmuştur.
Yarı mistik, yarı okumuş kuvvetli bir liderin, modern bir Said-i Nursî’nin
çıkması kâfidir. Tehlikeli.
Cemil Meriç,
“İslamiyet ve Sosyalizm”, 7 Mart 1968
* * *
UYAN
Gör
ne haldedir cihan,
Uyan derin uykudan.
Her
tarafta bin figan,
Ufuklara
kanatlan,
Bir
hayat göster, canlan…
Derin
uykudan uyan.
Muhammed
İkbal
Önceki Yazılar